Esas No: 2011/12918
Karar No: 2012/813
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/12918 Esas 2012/813 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/06/2011
NUMARASI : 2010/1925-2011/434
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı Hazine, dava konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptaline, davalının müdahalesinin men"ine ve taşınmaz üzerindeki yapının kal"ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen mahkeme kararı, Dairece; 5841 sayılı Yasa ile değişik 3402 sayılı Yasanın 12/3.maddesi uyarınca davanın hak düşürücü süreden reddi gerektiğine değinilerek bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı Hazine tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; tapu iptali ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece, 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın hak düşürücü süreden reddine; 6099 sayılı Yasa uyarınca da yargılama masraflarının davacı üzerinde bırakılmasına ve davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir.
Gerçekten de, 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde karara bağlanan davada hük düşürücü sürenin değerlendirilmiş olması doğrudur. Ne var ki, anılan Yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 esas 2011/77 karar sayılı kararı ile iptal edilmiş ve kararın resmi gazetede yayımlanmasıyla iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında, 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin mahkeme kararının, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse ve ayrıca Anayasanın 153.maddesine göre iptal kararı geriye yürümese de, 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçe bölümünde belirtildiği üzere, iptalin kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyeceği, ancak henüz devam eden uyuşmazlıkların iptal kapsamında bulunacağı açıktır.
O halde, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin verilen kararın doğruluğundan söz edilemez. Zira, kamu düzeniyle ilgili bütün haller istisnanın kapsamına girer.
Hal böyle olunca; işin esası hakkında 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı doğrultusunda değerlendirme yapılmak suretiyle uyuşmazlığın çözüme kavuşturulması için karar bozulmalıdır.
Hazinenin temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 06.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.