Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı, davalılara ait .. parsel sayılı taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını, kıyıların devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerden olup özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek bu kısmın tapusunun iptaline karar verilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar, taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, yapılan keşif sonucunda taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının belirlendiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, bir kısım davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava ve birleşen dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan kısmının sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup, taşınmazın kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur.
Ancak, temyiz aşamasında 19.1.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 Sayılı Yasanın 16.maddesiyle 3402 Sayılı Yasanın 36/A maddesinde;”... Avukatlık ücreti ve yargılama giderlerinin davalıya yükletilemeyeceği, 17.maddesiyle de davalı tarafın sorumlu tutulmaması süreci uzatılarak infaz edilmemiş karar için de geçerli olduğu” hükmü öngörülmüştür.
O halde, anılan yasal düzenleme gözetilerek, davalı tarafın yargılama giderlerinden ve 29.5.1957 tarih 4/16 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince yargılama giderlerinden sayılan avukatlık ücretinden sorumlu tutulup tutulmayacağı irdelenip, değerlendirilmesi için karar bozulmalıdır.
Bir kısım davalıların temyiz itirazın kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.