Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu .. ada . parsel sayılı taşınmazda kat irtifakı tesisli 1 nolu bağımsız bölümüne davalı J.."nin, 7 bağımsız bölüm numaralı meskenine ise diğer davalıların yerleşmek suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerinde bulunmuş;16.02.2010 tarihli dilekçesiyle davalı Jette"nin 7 nolu bağımsız bölümü, diğer davalıların 1 nolu meskeni işgal ettiklerini ve davalı Jette ile davalı T.."un isimlerini cevap dilekçesine göre düzelttiğini, diğer davalı hakkındaki davayı geri aldığını bildirmiştir.
Davalılar J.. ve S..; çekişmeli bağımsız bölümleri davacı arsa sahibinin dava dışı yükleniciyle yapmış olduğu inşaat sözleşmesi ve vermiş olduğu vekaletnamelere istinaden emlakçıdan haricen satın aldıklarını, bu nedenle tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat istekli dava açtıklarını, anılan dairelerde 2007 yılından itibaren oturduklarını, davacının bildiğini belirterek, davanın reddini savunmuşlar; ayrıca davacının daire numaraları ve davalı isimlerinde düzeltme talebinin usulen mümkün olmadığını, davalı olarak gösterilen kişilerin değiştirildiğini beyan etmişlerdir.
Mahkemece, dava konusu 1 ve 7 nolu bağımsız bölümlerin kayden davacıya ait olduğu, davalı J.."nin haklı bir nedeni bulunmaksızın 7 nolu meskeni işgal ettiği, davalı S.. D.. aleyhine açılan davanın atiye terk edildiği, diğer davalı bakımından ıslah yoluyla davalının değiştirilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı S.. D.. dışındaki taraf vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; dava dilekçesinde ecrimisil istemi yönünden dava değeri gösterilmiş, elatmanın önlenmesi istemi bakımından ise herhangi bir değer belirtilmemiş ve yargılama sırasında da çekişmeli taşınmazın dava tarihi itibariyle harca esas değeri tespit edilerek harçlandırılmamıştır.
Oysa, iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür bir davada, HUMK"nun 413 ve 492 Sayılı Harçlar Kanununun 16.maddesi uyarınca dava değerinin ve buna göre alınacak harcın elatılan yerin değeri ile talep edilen ecrimisil toplamından elatmanın önlenmesi isteğinin yanında yıkım isteği de varsa dava değeri elatılan yerin değeri ile yıkımı istenilen yapı değerinin toplamından (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.) ibaret olacağı kuşkusuzdur. Başka bir ifade ile, elatmanın önlenmesi davaları Harçlar Yasasının 16. maddesi uyarınca nispi harca tabi olup, harç ikmali yapılmadan davanın sürdürülmesi olanaksızdır.
Öte yandan, Harçlar Kanunu harç alınması veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış, değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini ve harcın yatırılmaması halinde de ne gibi bir mukteza tayin edileceğini 30.ve 32.maddelerinde hükme bağlamıştır. Hal böyle olunca, elatmanın önlenmesi isteği bakımından dava değeri belirlenerek harç ikmalinin sağlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir hüküm kurulması gerekirken, anılan husus göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı Sundsgaard dışındaki tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 02.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.