Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/11378 Esas 2012/647 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/11378
Karar No: 2012/647

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/11378 Esas 2012/647 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, miras bırakanlarının taşınmazını muvazaalı satış yoluyla davalının murisi oğlu N.. E..'a devrettiği gerekçesiyle payları oranında iptal ve tescil istemişlerdir. Mahkeme, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davayı kabul etmiştir. Ancak asli müdahale yönünden bir hüküm vazedilmemiştir. Davacılardan G.. G.., ölümü nedeniyle H.. O.. adına davada yer almıştır. Mahkeme kararı ise yanlış ve eksik olduğu için bozulmuştur.
Kanun Maddeleri:
- 1086 Sayılı HUMK, 53. ve devamı maddeleri
- 6100 Sayılı HMK, 65. madde
1. Hukuk Dairesi         2011/11378 E.  ,  2012/647 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: FETHİYE 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 22/03/2011
    NUMARASI : 2009/201-2011/482
     
    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacılar, miras bırakanları A..A.."nin 107 ada 4 parsel sayılı taşınmazını  mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalının murisi oğlu N.. E.."a satış suretiyle devrettiğini ileri sürerek, payları oranında iptal ve tescil istemişler, müdahil H.. O.., taşınmazın öncesinde kendisine ait olup bedelsiz olarak murise devrettiğini,  murisin bu taşınmaz üzerine ev inşa ettiğini, davalının murisine yapılan satışın muvazaalı olduğunu, davacılar yanında davaya katılmak istediğini bildirmiştir.
    Davalı, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, muvazaa olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.                                                                                
    Karar, davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 31.01.2012 Salı günü saat:09.45"te daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali, tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar  verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu .. ada .. parsel sayılı taşınmazın miras bırakan A... K.. tarafından 23.03.2001 tarihli akitle N.. E.. K.."a satış yoluyla devredildiği  anlaşılmaktadır.
    Davacılar tarafından, miras bırakanın yapmış olduğu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu ileri sürülmek suretiyle eldeki davanın açıldığı, yargılama sırasında davacılardan G.. G.."nin öldüğü ve mirasçılarının davada yer aldıkları görülmektedir.
     Mahkemece, yapılan araştırma ve soruşturma sonucunda miras bırakan tarafından davalının murisine yapılan temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması kural olarak doğrudur.
    Ancak, davacılar G.. G.. ve M.. S.. davayı kendi payları oranında açmışlardır. Davaya sonradan müdahale talep eden ve mahkemece de asli müdahilliğine karar verilen H.. O.. da miras bırakan A.. A.."den gelen miras payı yönünden müdahale talep ederek kendi payı oranında iptal ve tescil istemiştir.
    Hemen belirtilmelidir ki, karar verildiği tarihte yürürlükte bulunan 1086 Sayılı HUMK"nun 53 ve devamı maddelerinde fer"i müdahaleye yer verilmişse de asli müdahale yönünden bir hüküm vazedilmemiştir. Ne varki, yargı uygulamaları ile asli müdahale kabul edilmiş ve öğretide de bu husus benimsenmiştir. Buna göre önceden açılan ve dava konusu edilen hak üzerinde müstakilen hakkı olduğunu ileri sürerek başka bir ifade ile bağımsız hakkını ileri sürerek istekte bulunan kişinin asli müdahilliği söz konusudur. Yoksa dava konusunu dışında kalan bir hakkın asli müdahale yolu ile dava konusu edilmesine yasal açıdan imkan yoktur. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK"nun asli müdahaleyi düzenleyen 65.maddesinde de "bir yargılamanın konusu olan hak veya şey üzerinde kısmen yada tamamen hak iddia eden 3. Kişinin" davaya müdahil olabileceği öngörülmüştür.
    Somut olayda da; davacılar G.. G.. ile M.. S.. kendi payları bakımından dava açmışlar, oysa asli müdahil H...O. bu paylar dışındaki, dava konusu edilmeyen kendi payı bakımından asli müdahale talebinde bulunmuştur. Buna göre H..O.."ın asli müdahale talebinde bulunması olanaksız olduğu gibi, bu sıfatla davaya asli müdahilliğine  karar verilmesi de isabetsizdir.
    Ne varki, davacılardan G.. G.., H.. O.."ın annesi olup, yargılama sırasında öldüğü için H.. O.."ın G.. G.."nin mirasçısı sıfatıyla davada yer aldığının kabulü ve G.."ün dava konusu ettiği 1/4 payından kendi payı (H.."in payı)  oranında H.. O.. adına tescil kararı verilmesi gerekirken; yazılı olduğu üzere  "davacıların payı oranında" iptal ve tescil kararı verilmesi doğru olmadığı gibi,  dava sırasında ölümü ile hukuki kişiliği son bulan ölü kişi (G.. G..) adına tescil kararı verilmiş olması da TMK"nun 28. Maddesi hükmü uyarınca doğru değildir. Öte yandan, adına tescil kararı verilen diğer davacı M.. S.."ın karar başlığında gösterilmemiş olması da isabetsizdir.
    Davalının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,  31.01.2012  tarihinde oybirliğiyle karar  verildi.

     

    Hemen Ara