Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu ..parsel sayılı taşınmazın bir kısmına davalıların tel çit ve duvarla çevirmek suretiyle müdahale ettiklerini, kadastroda sınırın hatalı belirlendiğini, Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi uyarınca yaptığı başvuru üzerine çekişmeli yerin 18 parsel sınırları içerisinde kaldığının saptandığını, davalının bu düzeltme işlemine karşı açtığı davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini, böylelikle düzeltme işleminin kesinleştiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve muhdesatın yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, düzeltme işleminin kaldırılması istemi ile Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan davanın kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece; 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme sonrası hazırlanan paftanın uygulanması sonucunda; davalıların davacıya ait .. parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişinin 13/05/2009 havaleli krokili raporunda (A) ile gösterilen 106.51 m2’lik kısmına müdahale ettiklerinin sabit olduğu gerekçesiyle elatmanın önlenmesine, tel çit ve duvarın yıkımına karar verilmiştir.
Karar, davalı H.. N.. K.. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tüm dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının .. parselde, davalının ise komşu 15 parselde kayıt maliki oldukları , keşfen elde edilen 13/05/2009 havale tarihli bilirkişi raporuna ekli krokide sarı ile işaretli “A” ile gösterilen, 106.51 m2’lik bölüm yönünden tersimat hatası bulunduğu ve anılan bu bölümün davacıya ait .. parsel içerisinde kalmasına karşın hatalı tersimat ile .. parselde gösterildiği, bu nedenle Tapu Sicil Müdürlüğünce hatanın giderildiği, kadastral sınırın idarece düzeltilmesi işleminin kaldırılması istemli davalı tarafından açılan davanın takipsiz bırakılması nedeniyle açılmamış sayılmasına karar verildiği ve kararın derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki; 4721 sayılı TMK’nun gerek 1022. maddesi gerekse 705. maddesindeki düzenlemelerde; ayni hakların ve ayni haklardan olan mülkiyet hakkının kütüğe tescille doğacağı hükmüne yer vermekle birlikte, 705. maddede tescilinden önce mülkiyet hakkının doğduğu haller sayılmıştır.
Somut olayda; tersimat hatası idarece düzeltildiği halde eksiğin tamamlatılması yoluyla getirtilen belgelerden anılan bu hususun sicile yansıtılmadığı görülmektedir.
O halde; davacı mülkiyet hakkına dayandığına göre eldeki davanın işin esası bakımından karara bağlanabilmesi için tapu sicilinde gerekli düzeltme işleminin yapılmasının zorunlu olduğu tartışmasızdır.
Hal böyle olunca; davacıya düzeltme işleminin sicile yansıtılması bakımından olanak tanınması, düzeltildiği takdirde işin esası yönünden bir karar verilmesi gerekirken anılan bu husus gözardı edilerek yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.
Davalı H.. N.. K..’nin bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 30.1.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.