Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 3 parsel sayılı taşınmazın satışı hususunda davalı A.. ile anlaştıklarını, satış bedelinin diğer davalı bankadan alınacak olan konut kredisi ile ödeneceğinin kararlaştırıldığını, resmi akit düzenlendikten sonra paranın hesabına geçmemesi üzerine yaptığı araştırmada alınan kredi bedelinin davalı B.."a verildiğini öğrendiğini, davalılara ihtarname keşide ettiği halde satış bedelini tahsil edemediğini ileri sürerek, tapu iptal ve tescil, olmazsa bedelin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı banka yönünden pasif husumet ehliyeti bulunmadığı gerekçesi ile, diğer davalılar yönünden ise iddiaların ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tazmini isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Bilindiği üzere; HUMK’nun 13/1.maddesi gereğince taşınmazın aynı ile ilgili davaların, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde çözüme kavuşturulması gerekeceği, öte yandan, çekişmenin birden fazla taşınmazla ilgili olması halinde aynı yasanın 13/2.maddesi hükmü uyarınca taşınmazlardan, herhangi birinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olacağı tartışmasızdır. Taşınmazın bulunduğu yerden maksat ise tapuda kayıtlı olduğu yer değil, fiilen içinde bulunduğu mülki sınırdır. Hemen belirtilmelidir ki, anılan yetki kuralı kesin ve kamu düzeniyle ilgili olup, davanın her aşamasında mahkemece re’sen (kendiliğinden) gözetilmesi gerekir. Aynı düzenleme 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın 12. maddesinde de korunmuştur.
Somut olaya gelince; dosya arasında yeralan tapu kaydına göre çekişme konusu taşınmazın, A.. İli, Didim İlçesinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın taşınmazın aynına yönelik olduğu dikkate alınarak yetkisizlik kararı verilmesi gerekirken değinilen husus gözardı edilerek işin esası bakımından yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin belirtilen sebeple temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yerolmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.