Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakan S. K."ın mirasçıdan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak 164 ve .. parsel sayılı taşınmazlarını görünürde satış gerçekte bağış olarak davalı yeğenine devrettiğini ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, murisin ihtiyacı nedeniyle taşınmazlarını bedeli karşılığında tapuda, resmi memur huzurunda sattığını, satış tarihi itibariyle murisin evine esaslı tamirat yapmak için paraya ihtiyacı olduğunu, satın aldıktan sonra taşınmazları imar ihya ettiğini, alım gücü bulunduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, dairece; dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan S. K."ın 164 ve .. parsel sayılı taşınmazlarını 18.2.1986 tarihli akitle ve satış yoluyla davalıya temlik ettiği görülmektedir. Davacılar, davalıya yapılan temliki işlemin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmışlardır. İsteğin ileri sürülüş biçimi ve sonuç bölümü itibariyle terekenin elbirliği mülkiyetine tabi olduğu gözetildiğinde davada tüm mirasçıların yer almasının ya da terekenin davada temsil edilmesinin gerekeceği kuşkusuzdur. Somut olayda, elbirliği ( iştirak) halinde mülkiyet söz konusu olup, dava dışı ortaklar bulunmaktadır. Hal böyle olunca, davaya katılmayan ortakların olurlarının alınması yada miras şirketine M.K.nun 640. mad. uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile davanın sürdürülmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu göz ardı edilerek yazılı olduğu üzere davanın esası hakkında hüküm kurulması doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılarak miras bırakanın çekişme konusu taşınmazları davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu belirlenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Davalının öteki temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.
Ancak, Türk Medeni Yasasının 28. maddesi uyarınca, ölümle şahsiyet son bulacağına göre davacı O.. K.. ve mirasçı A.. K..’nin yargılama sırasında ölmüş oldukları gözetilerek anılan kişilerin mirasçılarının miras payları oranında adlarına tescile karar verilmesi gerekirken ölü kişi O.. K.. ve A.. K.. adına tescil hükmü kurulmuş olması doğru değildir. Davalının bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 26.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.