Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, Muş Valiliğinin 15.07.1954 tarih ve 106 sayılı kararı ile Muş-Başhan yolunun 0-220 km"leri arasında ve 50 m"lik kamulaştırma sınırı dahilinde kalan taşınmazların karayolu yapımı nedeniyle kamulaştırılmasına karar verildiğini, .. ada 2/B parsel sayılı taşınmaz üzerinde kamulaştırma işlemlerinin yapıldığını davalıya ait ATM cihazının karayoluna taştığını ve kamulaştırma sınırını ihlal ettiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminde bulunmuştur.
Davalı, İl Özel İdaresi ile yapılan protokol sonucu kendilerine gösterilen yere cihazın kurulduğunu, haksız müdahalenin bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, müdahale olgusunun sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, Karayolları Genel Müdürlüğünce açılan elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 26 ada 2 parsel sayılı taşınmazın dava dışı İl Özel İdaresi adına kayıtlı olduğu, 19.06.2009 tarihli bilirkişi raporu ve ekli krokide davalı Vakıflar Bankasına ait ATM cihazının bulunduğu bölümün 2 parsel sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 2942 sayılı Kamulaştırma Yasanın 25. maddesi hükmü uyarınca, kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması ile mülkiyetin kamulaştıran idareye geçeceği öngörülmüş iken, anılan maddeyi değiştiren ve 24.04.2001 tarihinde yürürlüğe giren 4650 sayılı yasanın 14. maddesi ile, mülkiyetin kamulaştıran idareye intikali tescil koşuluna bağlanmıştır.
Öte yandan; 743 sayılı Medeni Yasanın 633. ve 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 705. maddelerinde de, kamulaştırma işlemi ile ilgili mülkiyetin tescilden önce kazanılacağını bildirmekle beraber, tasarruf işlemlerinin yapılabilmesini mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlamıştır. Türk Medeni Yasasının 999. maddesi de (eski 912. madde), “özel mülkiyete tabi olmayan ve kamunun yararlanmasına ayrılan (somut olayda, Muş-Bitlis karayolu) taşınmazlar, bunlara ilişkin tescili gerekli bir ayni hakkın kurulması söz konusu olmadıkça kütüğe kaydolunmaz. Tapuya kayıtlı bir taşınmaz, kayda tabi olmayan bir taşınmaza dönüşürse, tapu sicilinden çıkarılır” hükmüne amirdir.
Eldeki davada, söz konusu yerle ilgili sicil halen dava dışı İl Özel İdaresi adına kayıtlı olup, bu kayıt yolsuz dahi olsa, hukuksal varlığını henüz korumaktadır ve iptale kadar geçerli sayılır.
Yargıtay HGK.nun 2005/8-22 esas, 2005/64 karar sayılı ilamında da bildirildiği üzere, dava açmak da tasarrufi bir işlem kabul edildiğine göre, uyuşmazlığın sağlıklı bir sonuca ulaştırılabilmesi ve davanın görülebilir bir nitelik kazanması bakımından anılan idare adına var olan kaydın yolsuz olup olmadığının, bu anlamda kamulaştırma işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığının açıklığa kavuşturulması, bunun sonucu olarak idareye söz konusu kaydın kütükten terkini imkanının tanınması, diğer bir deyişle bu konuda dava açması için önel verilmesi, açıldığı taktirde mahkemece terkin isteğinin kabulü ya da reddi yönünde verilecek karar doğrultusunda eldeki davanın hükme bağlanması gerekeceği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan şekilde bir araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın .. ada 2 parselin mülkiyet alanında kalan ve 19.06.2009 tarihli bilirkişi raporu ile ekli krokide 12.13 m2 olarak gösterilen bölüm bakımından yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi, kabule görede ATM cihazı İl Özel İdaresine ait parselde kalmakta olup, davada yer almayan idarenin taraf olmadığı bir davada yıkım kararı verilmeside isabetli değildir.
Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 25.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.