Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalı Z.. adına tapuda kayıtlı olan .. nolu parselin bir bölümünün kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığını, anılan parselin kıyı kenar çizgisi içerisinde kalan bir bölümüne davalı S.."ın yapı inşa ettiğini, bu yapının aynı zamanda devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerde de kaldığını ileri sürerek, tapu iptal, elatmanın önlenmesi ve davalı S. tarafından yapılan yapının yıkımı isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, Dairece; “yapılan araştırmanın yetersiz olduğu” gerekçesiyle bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak tapu iptal ve elatmanın önlenmesi davasının kabulüne; davalı S.. yönünden verilen karar kesinleştiğinden bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Karar, bir kısım davalılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 24.01.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat H.. İ. K. ile temyiz edilen vekili Avukat G..T. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden davacı gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava; tapu iptal, kayıt terkini, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Hükmüne uyulan bozma kararı uyarınca yapılan araştırma ve inceleme sonucunda çekişme konusu 2569 parsel sayılı taşınmazın kısmen 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararında belirtildiği anlamda kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı saptandığına göre bu olgu benimsenmek suretiyle tapu iptal ve elatmanın önlenmesi davasının kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davalıların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16.maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36.maddesi hükmüne bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulup tutulamayacağı hususunun değerlendirilmesi için karar bozulmalıdır. Davalıların, bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 24.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.