Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, muris A.."nin davalıların murisi olanS.."ye yaptığı pay temlikinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, işlemlerde muvazaa bulunmadığını, payların toplanması amacıyla hareket edildiğini, murisin sağlığının yerinde olduğunu, bu konuda Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın da reddedildiğini belirtip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı, iptal ile yeniden miras bırakan adına tescil isteğiyle açılmış yargılama sırasında davacı istemini pay oranında iptal ve tescile dönüştürmüştür.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 13835 ada 23 parselde kayıtlı bağımsız bölümlerin öncesinde miras bırakan D.. C.."a ait iken ölümüyle mirasçılarına kaldığı daha sonra D.. eşi A.."nin diğer bazı mirasçılarla birlikte miras payını vekil aracılığıyla davalıların murisi S.."ye 10.08.1998 tarihli akitle temlik ettikleri,A.."nin 17.10.2005 tarihinde öldüğü, davanın A.."nin yaptığı temlikten dolayı S.. mirasçıları aleyhine açıldığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Ne varki, mahkemece, tarafların gösterdiği tanıklar dinlenmiş ise de temlik konusu payın işlem tarihindeki gerçek değeri saptanmadığı gibi mahkemece muris muvazaası açısından da hiçbir değerlendirme yapılmamış ve miras ortaklığında mirasçıların hisslerini diğer bir mirasçıya satması veya devretmesinin mümkün olduğu biçiminde soyut bir gerekçeye dayanılmıştır.
Hal böyle olunca, dava konusu payın temlik tarihindeki gerçek değerinin keşfen saptanması ve yukarıda özetlenen ilkeler doğrultusunda delillerin değerlendirilmesi hasıl olunacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken olaya ve iddiaya uygun düşmeyen gerekçelerle davanın reddedilmesi doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 23.1.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.