Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, yaşlı olması ve okuma yazmasının olmaması, babasından miras yoluyla ne kadar yer kaldığını bilmemesinden yararlanan kardeşinin çocukları olan davalıların hileli söz ve davranışlar ile kendisini kandırdıklarını, bu suretle edinilen vekaletnameye dayanılarak dava dışı vekili K.. tarafından 184, 336 ve 368 parsel sayılı taşınmazlarda miras paylarının 06.09.2001 tarihinde satış gösterilerek davalılar S., İ. ve M."e temlik edildiğini, babasından kendisine 9 dönüm yer kalmasına rağmen 900 m² yer kaldığı söylendiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı Veysi, davaya yanıt vermemiş, diğer davalılar ise, davalılardan A., A.ve Mahmut"un 6.9.2001 tarihli akdin tarafı olmadığından haklarında açılan davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, 1 yıllık dava açma süresinin de geçtiğini, esasen hile iddiasının doğru olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, dava konusu taşınmazların kaydında 3083 sayılı Kanunun 13.maddesi gereğince kısıtlı olduğuna dair şerh bulunması nedeniyle, aynı maddenin son fıkrası uyarınca kısıtlama süresi içerisinde devir ve temliki gerektiren bir karar verilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, “dava konusu taşınmazların tapu kaydında mevcut şerh nedeniyle, 3083 Sayılı Yasanın 13/son maddesi uyarınca kısıtlama süresi içerisinde devir ve temliki gerektiren bir karar verilemeyeceği” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 184, 366 ve 368 parsel sayılı taşınmazların çap kayıtlarında beyanlar hanesinde “3083 Sayılı Yasanın 13. maddesi gereğince kısıtlıdır” şerhinin bulunduğu görülmektedir.
Bilindiği üzere; 3083 sayılı Sulama Alanlarında Arazi Düzenlenmesine Dair Tarım Reformu Kanunu’nun 13.maddesi “(Değişik birinci fıkra 13/2/2001 - 4626/2 md.) Uygulama alanlarında Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazete"de yayımı tarihinden itibaren, kamulaştırma, toplulaştırma, arazi değiştirilmesi ve dağıtım işlemlerinin tamamlanması veya tapuya tescili sonuçlandırılıncaya kadar, gerçek kişilerle özel hukuk tüzelkişilerine ait arazinin mülkiyet ve zilyetliği devir ve temlik edilemez. Bu araziler ipotek edilemez ve satış vaadine konu olamaz. Ancak, bu kısıtlama süresi beş yılı aşamaz. Sulama şebekesi tamamlanıp sulamaya geçinceye kadar da aynı işlemler yapılmaz. Bu kısıtlamada ise süre, beş yılı aşamaz. Ancak, sulama alanlarında toplulaştırma çalışmaları kısıtlama süresi içerisinde sonuçlandırılamadığı takdirde, Tarım Reformu Genel Müdürlüğünün teklifi ile Tarım ve Köyişleri Bakanlığının onayı ile toplulaştırma çalışmalarının sonuçlandırılması amacıyla kısıtlama süresi en fazla beş yıla kadar daha uzatılabilir.
Kısıtlama süresi içerisinde arazisini ve varsa üzerindeki tesisleri satmak isteyen gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerin müracaatları halinde, uygulayıcı kuruluş bu kişilere ait tarım toprağını ve varsa üzerindeki tesisleri, altmış gün içinde bu Kanun hükümlerine göre kamulaştırır veya yönetmelikle tespit edilecek esaslar dahilinde bunların başkalarına satışına izin verir.
(Değişik üçüncü fıkra : 23/2/2011-6171/3 md.) Yukarıda belirtilen süre içinde, bu gibi arazi Tarım Kredi Kooperatifleri ve bankalara ipotek edilebilir.
(Değişik dördüncü fıkra: 23/2/2011-6171/3 md.) Bu kısıtlama süresi içerisinde ipoteğin paraya çevrilmesi gerektiğinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takipte düzenlenecek kıymet takdir raporu uygulayıcı kuruluşa tebliğ edilir. Uygulayıcı kuruluşun bu rapora itiraz ve dava hakkı vardır. Kesinleşen kıymet takdir raporuna göre tespit edilmiş bedeli, bu Kanun hükümlerine göre uygulayıcı kuruluş tarafından uygun görülmesi halinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip dosyasına ödenerek arazinin Hazine mülkiyetine geçirilmesi sağlanır. Ancak uygulayıcı kuruluş tarafından ihtiyaç duyulmaması halinde, arazinin satışına izin verilebilir. Buna ilişkin esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Birinci fıkrada belirtilen süreler içinde mahkemeler veya icra iflas daireleri tarafından bu arazi hakkında devir ve temliki gerektiren bir karar verilemez. Miras yoluyla intikaller, bu hükmün kapsamı dışındadır. Ayrıca mahkemeler satış suretiyle miras ortaklığının giderilmesine karar veremezler” şeklinde düzenleme getirmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, çekişmeli taşınmazların tapu kayıtlarında mevcut “3083 Sayılı Yasanın 13. maddesi gereğince kısıtlıdır” şerhinin Hazinenin açtığı davada önem ifade edeceği kuşkusuzdur.
Oysa eldeki davada davacı, kandırıldığını ve hile suretiyle alınan vekaletnameyle çekişmeli taşınmazlardaki miras paylarının temlik edildiğini ileri sürmüştür.
Hal böyle olunca, işin esasının incelenmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacı vekilinin, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 19.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.