Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, .. ada ..ve .. parsel sayılı taşınmazların 3/72’şer pay malikleri A. A., A. N.. ve E. M.’ın ve 1175 ada . parselin 31300/4262400 pay maliki A... A... gaip olduğundan 1989 yılında davalının kayyım tayin edildiğini, kayyımla idare süresinin 10 yılı aştığını ileri sürerek Türk Medeni Yasasının 588.maddesi gereğince anılan kayıt maliklerinin gaipliğine, taşınmaz paylarının hazine adına tesciline karar verilmesini istemiş; 23.03.2010’da ıslah suretiyle, E.. M.. hakkında kayyımlık kararının kaldırılarak .. ada .. parseldeki payın bedele dönüşerek hazineye irat kaydedildiğini, .. ada 69 ve .. parsellerin ise 1995 yılında imar uygulaması ile payların bedele dönüştürülmesine rağmen bedelin ödenmediğini ileri sürerek, A.. A.. ile A.. N..’nun gaipliğine, paylara isabet eden bedelin hazineye devrine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, takdirin mahkemeye ait olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların pay malikleri olan A.. A.., A.. N.. ve E. M.’ın gaip oldukları, gaiplerin adına kayıtlı taşınmazların hazine adına tescili gerektiği, yine şuyulandırma sonucu bedele dönüşen hissenin de hazineye aktarılması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, Türk Medeni Yasasının 588. maddesi hükmü uyarınca gaiplik, tapu iptali ve tescil isteklerine ilişkin olup, yargılama sırasında çekişmeye konu edilen taşınmazların imar uygulamasına tabi tutularak yeni imar parsellerinin oluştuğu, gaip kişilerin paylarının bedele dönüştüğünden ıslah suretiyle bedel istendiği görülmektedir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacı tarafın 23.03.2010 tarihinde yapmış olduğu ıslahın yasal olduğu ve mahkemece gözetilmesi gerekeceğinde kuşku yoktur.
Ne var ki, davada gaiplik isteğinde de bulunulduğu halde Borçlar Kanununun 32. ve devam eden maddelerinde öngörüldüğü şekilde gerekli araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
O halde, dava konusu taşınmazların tedavüllerini gösteren ve kayıtlar arasında ilgi kurulacak şekilde çap (tapu) kayıtlarının merciinden getirtilmesi, çekişmeli taşınmazların mutasarrıflarının gaip olup olmadıkları bakımından gerekli araştırma ve soruşturmanın yapılması, zabıta araştırmasının yapılarak nüfus kayıtlarının temini ile hasıl olacak sonuç çerçevesinde gaiplik kararı verildikten sonra mahkemece bir hüküm tesisi gerekirken ıslah da gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
Tarafların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.