Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10359 Esas 2012/214 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/10359
Karar No: 2012/214
Karar Tarihi: 17.01.2012

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10359 Esas 2012/214 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/10359 E.  ,  2012/214 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : HONAZ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 30/12/2010
    NUMARASI : 2008/152-2010/263

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, maliki olduğu .. parsel sayılı taşınmazı sıkıntılı olduğu dönemde vekaletname verdiği inancı ile hileli yollarla davalı K.."e satış suretiyle devrinin sağlandığını, K."in de diğer davalı İ.."e temlik ettiğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescil isteğinde bulmuş, yargılama aşamasında taşınmazın satılması üzerine HUMK. 186. maddesi uyarınca dava yeni malike yöneltilmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, davacının iradesine aykırı olarak taşınmazın devrinin sağlandığı, son kayıt malikinin iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davalı F. yönünden davanın kabulüne diğer davalılar yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davalı F.. ve davalı İbrahim vekilleri tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.01.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı F.. Ç. vekili Avukat M.. H. Y. ile diğer temyiz eden davalı İ. N. vekili Avukat U. A., ile temyiz edilen asil ve vekili Avukat M. M. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi .. tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Dava tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; ifraz sonucu 553 ve .. parsellere giden çekişmeye konu .. parsel sayılı taşınmaz davacı adına kayıtlı iken 04/11/1997 tarihli akit ile davalı K..’e satıldığı, K.’inde taşınmazı 05/11/1997 tarihli akit ile davalı İ..’e devrettiği, davacının taşınmazın hileli yollarla devrinin sağlandığını ileri sürülerek, eldeki davanın açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucu hileli yollarla taşınmazın devri sağlanmış olsa bile davalı İ..’in kötü niyetli olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, karardan sonra temyiz aşamasında taşınmazın davalı İ.. tarafından 19.01.2007 tarihinde F.’e temlik edildiğinin anlaşılması üzerine dairece HMUK 186. maddesinin uygulanması gerekçesiyle kararın bozulduğu, bozma doğrultusunda davacının davasını yeni malik F.’e yönelttiği, bu kez mahkemece yapılan tahkikat neticesi, davacının iradesine aykırı olarak taşınmazın devrinin sağlandığı, son kayıt maliki F..’inde durumu bilen veya bilebilecek konumda olduğu bu nedenle de iyiniyetten yararlanamayacağı gerekçeleriyle davanın F.. yönünden kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Ne varki, davacı asilin 18/02/2010 tarihli duruşmadaki beyanında, davalı K..’in çocukluk arkadaşı olduğunu, birtakım borçlarından bahsettiğini, o dönemde bunalımda olduğunu, yardım amacıyla çekişmeli taşınmazını ona verdiğini, geri istediğin de iade edeceğini söylediği halde İ..’e devrettiğini, İ..’in de taşınmazda hakkı olduğunu söyleyerek geri vermeye yanaşmadığını, davalı F.’i tanımadığını kötü niyetli olup olmadığını bilmediğini belirttiği, ayrıca davalı K..’inde 18/12/2008 tarihli celsede çekişmeli taşınmazı davacıdan bedelsiz olarak devraldığını, İ..’den aldığı borcun teminatı olarak taşınmazı bu kişiye devrettiğini, borcunu ödeyemediğini, sonradan ödemek için gittiğinde de bedel konusunda anlaşamadıklarını, davalı İ..’in de taşınmazı bedelsiz olarak devraldığını bildirdiği görülmüştür. Bu beyanlar dikkate alındığında davacının iradesinin hileli yollarla yanıltılmadığı, davacının inançlı temlike (taraf muvazaasına) dayalı olarak taşınmazı davalı K..’e devrettiği sonucuna varılmaktadır.
    Hal böyle olunca, inançlı temlik veya taraf muvazaasına dayanılarak açılmış bir dava bulunmadığına göre, davacının hile iddiasına dayanarak açmış olduğu davanın reddi yönünde karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Temyiz eden davalıların, bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekilleri için 900.00."er-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 17.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara