Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10709 Esas 2012/212 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/10709
Karar No: 2012/212
Karar Tarihi: 17.01.2012

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/10709 Esas 2012/212 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, miras bırakan babasından intikal eden parseldeki bağımsız bölümün, davalı halası H.'ye verdiği vekaletname ile bilgisi dışında diğer davalı eşine satış suretiyle muvazaalı devredildiğini iddia ederek satışın iptali istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, muvazaa nedeniyle satışın iptali isteği yerinde görülmeyerek asıl davanın reddine, karşı dava yönünden hüküm kurulmasına karar verilmiştir. Ancak tapu kaydına dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu sebeple mahkemece davacıya ayrıca tescil davası açması için imkân tanınması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle davacı-karşı davalının temyiz itirazları yerinde görülmüştür ve hüküm bozulmuştur.
Kanun Maddeleri: 1086 sayılı HUMK'nın 428. maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2011/10709 E.  ,  2012/212 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ: GAZİANTEP 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 30/06/2011
    NUMARASI : 2009/440-2011/408

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, miras bırakan babasından intikal eden..parseldeki .. nolu bağımsız bölümün, miras bırakanlarından kalan taşınmazların intikal ve işlemleri amacıyla davalı halası H.."ye verdiği vekaletname ile bilgisi dışında diğer davalı eşine satış suretiyle muvazaalı devredildiğini ileri sürerek, satışın iptali isteğinde bulunmuştur.
    Davalılar, iddiaların yersiz olduğunu, davacının babasına verdikleri paraların karşılığı olarak taşınmazın devredildiğini bildirip, davanın reddini savunmuşlardır, karşı dava ile taşınmazın satışının iptali durumunda ödedikleri paraların tazmini isteğinde bulunmuşlardır.
    Mahkemece, muvazaa nedeniyle satışın iptali isteği yerinde görülmeyerek asıl davanın reddine, karşı dava yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
    Karar, davacı karşı davalı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.01.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat O. S. ile temyiz edilen vekili Avukat N.. K.. geldiler duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    Asıl dava vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı satışın ve tasarrufun iptali, karşı dava tazminat isteğine ilişkindir.
    Mahkemece asıl davanın reddine, karşı dava yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Hemen belirtmek gerekir ki, tapu kaydına dayanılarak açılan bir iptal davasında, ayrıca tescil isteğinde bulunulmamış olması iptal davasının reddi için başlı başına bir sebep teşkil etmez. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, iptal isteminin tescili kapsamadığı gözetilerek davacıya, ayrıca tescil davası açması için imkân tanımak ve dava açılması halinde her iki dava birleştirilerek karara bağlanmaktan ibarettir. Değişik anlatımla sadece iptal davasının kabulüne ve tapunun iptaline karar verilmesi, tapulu bir taşınmazın sicil dışı (kayıtsız) kalması sonucunu doğurur ki, böyle bir uygulama, devletin bütün taşınmazların hukuki ve geometrik durumlarını belirleyerek sicile bağlama yolunda benimsediği-dolu pafta sistemi –genel ilke ile bağdaşmaz. Ne var ki, davacı iptal değil, sadece tescil isteğinde bulunmuş ise Yargıtay’ın yerleşmiş ve kurallaşmış uygulamalarına göre, tescil isteği tapu sicilinde mevcut eski kaydın iptali isteğini de kapsadığı gözetilerek davacının ayrıca tapu kaydının iptalini de dava etmesine gerek yoktur. (YHGK 11.11.1983 Tarih, 981/8–80 Esas, 983/1162 Sayılı Kararı.)
    Hal böyle olunca, davacıya tescil davası açması için önel verilmesi, açıldığı takdirde eldeki dava ile birleştirilmesi ondan sonra esası hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacı-karşı davalının, temyiz itirazları değinilen yönler itibariyle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 17.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

     

    Hemen Ara