Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, miras bırakan eşi M.. A.."dan intikal eden 1141 ada 1 parseldeki 16 nolu bağımsız bölümdeki miras payını davalıya intikal etmek, karşılığında da Alanya"da bulunan ve mirastan intikal eden 686 ada 1 parseldeki davalı payının kendisine intikali konusunda anlaşma yapıldığını, kendisinin edimini yerine getirdiğini, davalının ise hileli işlemler ile edimini yerine getirmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, yanıt vermemiştir.
Mahkemece, davacının taşınmazın tamamının adına temlikini istemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 17.01.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edilen E.. A. vekili Avukat Z.. B. geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz eden vekili Avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekilin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece davanın reddine kadar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden ; dava konusu .. ada . parsel sayılı taşınmazdaki ..nolu bağımsız bölümün tarafların miras bırakanı M. A.."a ait iken 30/4/ 2009 tarihinde mirasçıları adına intikalinin yaptırıldığı ve 30/7/ 2009 tarihinde davacıya ait payın satış suretiyle davalıya temlik edildiği, davacının, çekişme konusu taşınmazdaki payını miras bırakandan intikal eden .. ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki davalı payının kendisine devri konusunda yapılan anlaşma uyarınca bedelsiz devrettiğini, davalının edimlerini yerine getirmediğini, iradesinin hileli yollarla sakatlandığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak, veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hata da yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K"nun 28/l maddesinde açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable Şamil) olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir.
Öte yandan, hile her türlü delille ispat edilebileceği gibi iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.
Somut olaya gelince; hile olgusunun tespiti yönünden taraf delileri değerlendirilmeden, olayda uygulama yeri olmayan gizli bağıştan bahsedilerek davacının murisin eşinden intikal eden tapunun kendi adına tescilini isteyemeyeceği gerekçeleriyle davanın reddi cihetine gidildiği görülmüştür Bu durumda hükme yeterli bir inceleme ve araştırma yapıldığını söyleye bilme olanağı bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca, hile iddiası yönünden taraf delillerinin eksiksiz saptanması, toplanan ve toplanacak deliller bir arada değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.