Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, kayden malik oldukları dava konusu 156 ada, 52 parsel sayılı taşınmazda yer alan 16 ve 17 nolu bağımsız bölümleri, davalının haklı ve geçerli bir neden olmaksızın dükkân olarak kullandığı ileri sürerek elatmanın önlenmesine ve ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, çekişme konusu taşınmazları yükleniciden kiraladığını, kira bedellerini de ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Katılan, arsa malikleri ile yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca çekişme konusu dükkânların yüklenici sıfatı ile kendisine isabet ettiğini, arsa maliklerinden dava dışı A.. A.’ın kendisine ait olmayan dükkanları muvazaalı olarak davacılara satış yoluyla temlik ettiğini, tapu kaydının iptali istemi ile açtığı davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı ve katılan tarafından süresinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla; duruşma talebinin dava değeri yönünden reddiyle, Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava; bağımsız bölümlere elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece; iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne var ki, davacının dava dilekçesinde; taşınmazla ilgili olarak bir değer belirtmediği, yargılama sırasında da taşınmazın değeri konusunda bir açıklama yaptırılmadığı, keşfen değerin saptanmadığı ve harç tamamlatılmadan yargılamaya devam edildiği, hükümde de karar ve ilam harcının ecrimisil miktarı üzerinden belirlendiği görülmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki; iddianın içeriği ve ileri sürülüş biçiminden davanın taşınmaz malın aynına ilişkin olduğu ve konusunu oluşturan hakkın para ile değerlendirilmesinin mümkün bulunduğu açıktır. Bu tür davalarda, HUMK.’nun 413 ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 16. maddesi uyarınca; dava değerinin ve buna göre alınacak harcın çekişme konusu taşınmazın ve üzerindeki muhdesatın değerinin toplamından ibaret olacağı kuşkusuzdur. (4.3.1953 tarih 10/2 Sayılı İ.B.K.)
Bilindiği üzere; 492 Sayılı Harçlar Yasası, harcın alınmasını veya tamamlanmasını yanların isteklerine bırakmamış; değinilen yönün mahkemece kendiliğinden (re"sen) gözetilmesini hükme bağlamıştır. Anılan Yasasının 30. ve 32. maddelerinde ise yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı vurgulanmıştır.
Hal böyle olunca; öncelikle davada ecrimisil ile birlikte ileri sürülen elatmanın önlenmesi isteği bakımından bir değer belirtilmediği gözetilerek, davacıya çekişme konusu taşınmaz malın değerinin sorularak açıklattırılması, değere itiraz edilmesi halinde keşfen değerin saptanması, belirlenecek değer üzerinden nispi tarifeye göre peşin harcın tamamlatılması, bu koşul yerine getirildiği taktirde davaya devam edilmesi gerekirken anılan husus gözardı edilerek işin esası bakımandan hüküm kurulması doğru değildir.
Davalı yanın temyiz itirazları bu yönüyle yerindedir. Kabulü ile hükmün öncelikle açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollamasıyla) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.01 .2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.