Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, maliki olduğu 441 parsel sayılı taşınmazın 221.70 m2’lik bölümünü sınır komşusu 436 parsel maliki davalıların duvarla çevirmek ve taşkın yapılaşmak suretiyle işgal ettiklerini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, 436 sayılı parseli kadastral sınırlar içinde kullandıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece; davalıların kayden davacıya ait çaplı taşınmazın 221.70 m2’lik kısmına taşkın yapılaşmak ve duvarla çevirmek suretiyle elattıklarının keşfen sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; çekişme konusu 441 parsel sayılı taşınmazın davacı adına, komşu 436 parselin ise davalı adına kayıtlı olduğu görülmektedir.
Davacı, davalının taşınmaza taşkın yapılaşmak ve bahçe olarak kullanmak suretiyle elattığını ileri sürerek eldeki davayı açmış, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Ne varki, yapılan keşif ve bilirkişi raporları hükme yeterli olmadığı gibi, hükmün infazını sağlamaya elverişli olduğunu söyleyebilme olanağı da yoktur. Şöyle ki, yapılan keşif sonucu fen bilirkişisi tarafından düzenlenen krokide çekişmeli taşınmaza taşkın yapı olup olmadığı, bahçe olarak kullanılan yerin miktarı, gerek yapının gerekse bahçe duvarının dava konusu taşınmaz içerisinde kalıp kalmadığı açıkça saptanmadığı, tecavüzlü olduğu ileri sürülen kısımda binanın ne kadarlık yer kapsadığının krokide ve ekindeki raporda gösterilmeyip28/08/2003 tarihli aplikasyon krokisinin değerlendirilmesi ile yetinildiği görülmektedir.
Bilindiği üzere; çaplı taşınmaza elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikçe çap kaydı yada kayıtları getirtilerek tarafların tüm delilleri toplanılmalı, dosya keşife hazır hale geldikten sonra yapılacak uygulamada çekişmeli yer ile yanların ellerinde bulunan kısımların sınırları tarafların ortak beyanlarına göre açıklığa kavuşturulmalı, gerektiğinde bu yön taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişi ve tanık sözleri ile kuşkuya yer bırakmayacak biçimde saptanmalıdır.Daha sonra belirlenen bu durum gözönünde tutularak hazır bulundurulan kadastro fen memuru veya mühendisi sıfat ve yeteneğini taşıyan uzman bilirkişi veya bilirkişilere kadastro sırasında konan nirengi noktalarından, bunlar yoksa hem paftada hem arazide mevcut sabit noktalardan yararlanılarak takometrik alatlerle kadastral yöntemlere uygun biçimde ölçüm yaptırılmalı; bilirkişilerden uygulamayı yansıtan, infazı sağlamaya yeterli ve özellikle davacı tarafın taşınmazına bir tecavüzünün bulunup bulunmadığını varsa miktarını açıkca gösteren kroki ve ropor alınmalıdır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan ilkeler gözetilmek suretiyle, mahallinde uzman bilirkişiler aracılığıyla keşif yapılarak infaza elverişli rapor ve kroki alınması, varsa tecavüzlü bölümler saptanarak ölçekli krokiye yansıtılması, keşif sonucu düzenlenecek rapor ve buna bağlı krokininin ilamın eki niteliğinde olduğu hususunun dikkate alınması, elde edilen bütün bu bilgiler değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yetinilerek infazda tereddüt yaratacak biçimde yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.01.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.