Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/28629 Esas 2016/4398 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2013/28629
Karar No: 2016/4398
Karar Tarihi: 04.05.2016

Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/28629 Esas 2016/4398 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, nitelikli dolandırıcılık suçundan yargılanan sanıkların beraatine karar vermiştir. Sanıklar muhasebe bürosu işletmekteydi ve diğer sanıkların emekliliklerini sağlamak için haksız yere prim ödemesi yapılmıştı. Ancak mahkeme, sanıkların suç kasıtları olmadığını ve kuruma zarar vermediklerini belirtmiştir. Sanıkların yasal düzenleme olan 5510 sayılı yasa doğrultusunda isteğe bağlı sigortalı olarak değerlendirildiği ve anayasada düzenlenen sosyal güvence haklarının tanınması gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle, sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerine dair yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle beraat hükmü verilmiştir. Kararda geçen kanun maddeleri ise 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Anayasa'da düzenlenen sosyal güvence haklarıdır.
15. Ceza Dairesi         2013/28629 E.  ,  2016/4398 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
    HÜKÜM : Beraat

    Nitelikli Dolandırıcılık suçundan sanıkların beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Sanık ... ve ... birlikte muhasebe bürosu işlettikleri, sanık ..."in de bu muhasebe bürosunda defter tutma işlemlerini gerçekleştirdiği, diğer sanıkların ise herhangi bir işyerinde çalışmamalarına rağmen sanık ... ile irtibat kurarak kendilerini herhangi bir yerde sigortalı olarak çalışıyor gösterilmelerini ve emekliliklerinin sağlanmasını talep ettikleri, muhasebeci sanıkların diğer sanıkları sanık ..."in pimapen işi yaptığı işyerinde işçi olarak göstermek suretiyle onun üzerinden sigorta primlerini yatırarak emekliliklerini sağladıkları, diğer sanıkların emeklilik işlemleri iptal edilene kadar haksız olarak katılan kurumdan menfaat temin ettikleri, böylece kamu kurumu zararına dolandırıcılık suçunu işledikleri iddia edilen olayda, sanıkların suç kasıtları olmadığı, sanıkların fiilen çalışıp çalışmadıklarının işçi ile işveren arasındaki bir hukuki münasebet olduğu, sanıkların kuruma karşı yüklendikleri bildirim ve bunun sonucu ödenecek prim noktasında herhangi bir hile kullanmadıkları gibi primleri düzenli ödeyerek sorumluluklarını yerine getirdikleri, ödenen prim miktarı, buna karşılık yapılan sağlık harcamaları gibi hususlar dikkate alındığında kurumun gerçek bir zararının söz
    konusu olmadığı, somut olayda sanıkların yasal düzenleme olan 5510 sayılı yasada düzenlenen isteğe bağlı sigortalı olarak değerlendirildiği, devletin sigorta kapsamında olmayan vatandaşları sigorta kapsamına dahil etmesinin anayasal bir zorunluluk olduğu, yasal bir değişiklik gerektirmeksizin 5510 sayılı yasanın mevcut hükümleri doğrultusunda bir genelge ile bunun düzenlendiği, somut olayda da yasal bir değişiklik gerektirmeden sanıkların anayasada düzenlenen sosyal güvence haklarının tanınması gerektiği, sanıkların eylemlerinde hukuka aykırılık ve zarar unsurunun oluşmadığı, sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediklerine dair yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesine dayanan Mahkemenin beraat hükmünde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
    Yapılan yargılama sonunda, sanıkların mahkumiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin beraat kararının kanuna aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 04/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.









    Hemen Ara