Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/12729 Esas 2013/18532 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/12729
Karar No: 2013/18532
Karar Tarihi: 26.12.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/12729 Esas 2013/18532 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, miras bırakanın yapmış olduğu temlikten kaynaklanan pay oranında tazminat isteğine ilişkindir. Mahkeme, davayı kabul etmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakanın maliki olduğu taşınmazın payını oğullarına satış suretiyle temlik ettiği, daha sonra taşınmazların dava dışı kişiye satılarak sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır. Davacılar, miras bırakanlarının davalılara yaptığı temlikin muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Mahkemece yapılacak iş, miras bırakanın davalılara yapmış olduğu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının araştırılmasıdır. Muvazaada miras bırakan esas amacını gizleyerek sözleşme yapmak istediği tapulu taşınmazı, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazının kabulü ile, hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Kanun maddeleri; Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddeleridir.
1. Hukuk Dairesi         2013/12729 E.  ,  2013/18532 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT


    Yanlar arasında birleştirilerek görülen tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;


    -KARAR-

    Dava, miras bırakanın yapmış olduğu temlikten kaynaklanan pay oranında tazminat isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden, miras bırakan İsmail’in maliki olduğu 2382 parsel sayılı taşınmazdaki payını 21.07.1981 ve 07.05.1987 tarihlerinde davalı oğullarına satış suretiyle temlik ettiği,2381 parseli ise yine 21.07.1981 tarihinde davalı oğulları ....."e ¼ er pay vermek suretiyle satış akdi ile intikalini sağladığı,taşınmazların daha sonra dava dışı kişiye satılarak sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.
    Davacılar, miras bırakanlarının davalılara yaptığı temlikin, mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Dava dilekçesinin içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre, muris muvazaası hukuksal nedeninden kaynaklandığı ve tazminat isteğine ilişkin olduğu tartışmasızdır.
    Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Öte yandan, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak tapu iptal ve tescil istenebileceği gibi, tazminat istenebileceğinde de kuşku yoktur. Davacılar, somut olayda tazminat isteğini tercih etmişlerdir.
    Öyleyse mahkemece yapılacak iş, miras bırakanın davalılara yapmış olduğu temlikin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığının araştırılması, bir başka ifadeyle miras bırakanın 1.4.1974 tarih ve ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde iradesinin tartışmaya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve muvazaa ile illetli olduğunun anlaşılması halinde davacıların isteği doğrultusunda tazminat isteği yönünden bir araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile tenkis hükümleri uygulanıp,yapılan tenkis hesabı dikkate alınarak yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
    Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine,26.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






    Hemen Ara