Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/11370 Esas 2022/2720 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/11370
Karar No: 2022/2720
Karar Tarihi: 17.05.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/11370 Esas 2022/2720 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2022/11370 E.  ,  2022/2720 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ağır Ceza Mahkemesi
    Suç : Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme
    Hüküm : 5237 sayılı TCK'nın 314/3 ve 220/7 maddeleri delaletiyle 314/2, TCK'nın 220/7, 3713 sayılı Kanunun 3-5/1, TCK'nın 62 ve 63, 54, CMUK'un 326/son ve CMK'nın 307/5 maddeleri gereğince mahkumiyet
    Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Yapılan yargılama sürecindeki usuli işlemlerin Kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımın kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü sair nedenler yerinde görülmediğinden temyiz davasının esastan reddine, ancak;
    1-Sanık hakkında kurulan hükümde hapisten çevrilen adli para cezasının taksitlendirilmesi sırasında uygulama maddesi olan TCK'nın 52/4. maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nın 232/6. maddesine aykırı davranılması,
    2-Adli para cezalarının yerine getirilmemesi halinde 6545 sayılı Kanunla değişik 5275 sayılı Kanunun 106/3 maddesi uyarınca infaz aşamasında resen uygulama yapılabileceği nazara alındığında hüküm fıkrasının 5. maddesinde "ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin" şeklinde ihtar yapılması,
    Kanuna aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenlerle BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususların 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükmün 5. maddesine "TCK'nın 52/4. maddesi" ibaresinin eklenmesi, aynı maddede yer alan "taksitlerden birinin zamanında ödememesi hâlinde kalan kısmın muaccel hale geleceğinin ve 5275 sayılı kanun 106/3 maddesi uyarınca infaz edileceğinin bildirilmesine, (ihtarat yapıldı)" ibaresinin çıkartılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 17.05.2022 tarihinde üye ...’ın sanığın eyleminin "terör örgütü propagandası yapmak" suçunu oluşturacağı yönündeki muhalefeti ile oy çokluğuyla karar verildi.
    KARŞI OY:
    Sanık ... hakkında Ardahan Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan 5237 sayılı TCK'nın 314/3 ve 220/7. maddeleri delaletiyle 314/2, TCK'nın 220/7, 3713 sayılı Kanunun 3, 5/1, TCK'nın 62, 63 ve 54, CMUK'un 326/son ve CMK'nın 307/5. maddeleri uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda oy çokluğuyla DÜZELTİLEREK ONANMASINA karar verildiği,
    Sanığın eyleminin terör örgütü propagandası suçunu mu, yoksa terör örgütüne yardım etme suçunu mu oluşturacağı noktasında çoğunlukla aramızda görüş ayrılığı bulunduğu, dosya kapsamı itibariyle sanığın eyleminin kül halinde terör örgütü propagandası suçunu oluşturduğu düşüncesinde olmamız nedeniyle bu muhalefet yazılmıştır.
    1-Dosya üzerinde yapılan incelemede iddianamede "Sanığın sprey boyayla duvara 'Apo, serok apo, KCK, kürdistan, apo, PKK' şeklinde yazılar yazdığı iddiasıyla terör örgütü propagandası yapmak suçundan cezalandırılması" amacıyla kamu davası açıldığı,
    Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi (TMK 10) tarafından yapılan yargılama sonucunda sanığın terör örgütü propagandası yapmak suçundan sanığın 3713 sayılı Kanunun 7/2. maddesi gereğince 10 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği,
    Sanığın temyiz etmesi karşısında 30.04.2013 tarihinde 6459 sayılı Yasanın 8. maddesiyle 3713 sayılı Yasanın 7/2. maddesinde yapılan değişikliğin gözönüne alınıp hukuki durumun değerlendirilmesi görüşüyle karar Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 11.05.2015 tarihli ve 2015/1739 Esas, 2015/1625 Karar sayılı ilamıyla bozulmasına karar verildiği,
    2-Bozma üzerine Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda propaganda suçundan 04.11.2015 tarihli ve 2015/67 Esas, 20115/139 sayılı kararı ile sonuç itibariyle sanığa verilen 10 ay hapis cezasının TCK'nın 50/1-a maddesi gereğince 300 gün adli para cezasına çevrilip sonuçta sanığın 6.000 TL para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği,
    Kararın sanık tarafından temyiz üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17.10.2019 tarihli ve 2019/6477 Esas ve 2019/6216 sayılı kararıyla "Sanığın olay günü kırmızı sprey boyayla duvarlara yazı yazma şeklindeki silahlı terör örgütünü öven maddi nitelikteki hareketlerinin silahlı terör örgütüne yardım suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek propaganda suçunda yazılı şekilde hüküm kurulması" yasaya aykırıdır düşüncesiyle kararı bozduğu,
    3-Bozma üzerine Ardahan Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda 10.03.2020 tarihli ve 2020/20 Esas, 2020/62 sayılı kararıyla sanığın eylemi bu kez silahlı terör örgütüne yardım etme suçu olarak değerlendirilip sonuç olarak 1 yıl 13 ay hapis ve 6.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği,
    Bu kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 17.06.2021 tarihli ve 2020/5181 Esas, 2021/4594 sayılı kararıyla sanığa isnat edilen suç dolayısıyla kendisinin CMK 156, 150/2-3 maddeleri gereğince zorunlu müdafi atanması gerektiği düşüncesi ve sanığın kazanılmış hakları saklı kalmak kaydıyla kararın bozulmasına karar verildiği,
    4-Bozma üzerine Ardahan Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 18.11.2021 tarihli ve 2021/177 Esas, 2021/222 sayılı kararıyla sanığın terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan sonuç olarak 1 yıl 13 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği,
    Ancak;
    Mahkemece verilen ilk hükmün sanık lehine temyiz edilmesi nedeniyle sanığın ceza miktarı itibarı ile kazanılmış hakkı nazara alınarak CMUK'un 326/son ve CMK'nın 307/5. maddeleri gereğince;
    Sanığın, NETİCETEN 6.000,00 TL ADLİ PARA CEZASI İLE CEZALANDIRILMASINA karar verildiği,
    Bu kararın temyiz edilmesi üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda mahkeme kararının çoğunlukla düzeltilerek onanmasına karar verildiği tespit edilmiştir.
    Temyiz sebepleri;
    Terör örgütünün propagandasını yapmak suçu 3713 sayılı Kanunun 7/2. maddesinde düzenlenmiştir. Esas itibariyle propaganda da örgüte yardımın özel bir şeklidir.
    Propaganda, en basit tanımıyla; tanıtmak, yaymak, yani örgütü başkalarına duyurmak, örgütün varlığından başkalarını haberdar etmek, örgütü övmektir.
    TMK'nın 7/2. maddesinde örgüt propagandası suçu özel bir suç tipi olarak düzenlenmiş, bu suçun unsurları da ayrıca tanımlanmıştır. Bu durumda; propaganda suçunu TCK'nın 220/7. maddesinde tanımlanan bilerek ve isteyerek örgüte yardım suçu kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Her ne kadar yardım sadece maddi olmayıp manevi, yani destek veya yol gösterme biçiminde olabilirse de TMK'nın 7/2. maddesi kapsamında ele alınan destek niteliğindeki yardım bir propaganda biçimi olarak bu hükümlerde özel suç tipi olarak düzenlendiğinden bilerek ve isteyerek yardım kapsamında değerlendirilemeyecektir.
    TMK'nın 7/2. maddesinde düzenlenen propaganda suçu farklı biçimlerde gerçekleştirilebilir. Bu bakımdan propaganda örneğin sözlü konuşmalar, sloganlar, sinema ve tiyatro gösterimleri, televizyon ya da radyo yayınları, konserler veya sergilerin yapılması ile tezahür edebileceği gibi, yazılar yazılması, dergilerin yayımı ve satışı, afiş, resim veya pankart asılması ya da bunlarla yürünmesi, bildiri dağıtılması veya duvarlara yazı yazılması şeklinde ortaya çıkabilir.
    Nitekim; Dairemizin kabulünün aksine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 28.03.2013 tarihli ve 2011/2773 E, 2013/4763 sayılı kararında:
    "Silahlı terör örgütünün propagandasının yapıldığı ve toplatma kararı bulunan dergilerin bulunduğu koliyi, dergileri satmak amacıyla kargodan teslim aldıktan sonra yakalanan sanığın, yaptığı iş de nazara alındığında dergilerin içeriğinden haberdar olmamasının düşünülemeyeceği ve eylemin 3713 sayılı Kanunun 7/2. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütünün propagandasını yapma suçunu oluşturacağı, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği düşünülmeden delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı gerekçe ile beraat kararı verilmesi, bozmayı gerektirmiş ... olduğundan, hükmün bozulmasına ... oybirliğiyle karar verildi."
    Propaganda suçunun konusu terör örgütüdür, terör örgütünün faaliyetleridir, örgütün faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar ve terör örgütünün kurucu, yönetici ve sair üyeleridir. Suçun oluşabilmesi içi, propagandanın belirli bir terör örgütü ile ilişkilendirilmesi gerekir. Propagandanın özelliği, belirli veya belirsiz kişileri muhatap almasıdır; yani belirli veya belirsiz kişileri etkilemek amacıyla yapılmasıdır. Bu yönü itibarıyla propaganda suçu ancak doğrudan kastla işlenebilen bir amaç suçtur ve burada sanıkların bilme, isteme ve yayma kastının tespit edilmesi gerekir.
    Propaganda suçu, somut bir suç şüphesine istinaden yapılan adli soruşturma ve kovuşturma neticesinde mahkeme hükmüyle terör örgütü olduğu tespit edilen bir örgütsel yapının varlığının ve faaliyetlerinin "meşruiyetini" kabul etmeleri yönünde kişilere bulunulan çağrıyı ifade etmektedir. Bu çağrı bağlamında terör örgütü ve suç oluşturan faaliyetleri övülmektedir. (Prof. Dr. İzzet Özgenç, Terörzmin ve Terör Örgütünün Propagansası Suçu ve Ceza Hukuku Sorumluluğu, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi)
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2016/729 Esas, 2020/67 Karar sayılı ilamında başkanın muhalefet şerhinde de belirtildiği gibi;
    "... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, şiddeti teşvik ve tahrik edici nitelikte olmayan silahlı terör örgütüyle ilgili propagandayı istikrarlı bir şekilde ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi üzerine bu kararlara uyum sağlama amacıyla 3713 sayılı Yasa'nın 7. Maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik ile her türlü terör örgütü propaganda suçuna; terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru göstermek veya övmek ya da teşvik etmek unsurunu ilave etmiştir..."
    Terör örgütünün propagandasını yapmak suçunun 3713 sayılı Kanunun 7/2. maddesinde 11.04.2013 tarihli 6459 sayılı Kanunun 8. maddesiyle yapılan değişiklik sonucu; "Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde propagandasını yapan kişi ... cezalandırılır." şeklinde yeniden düzenlendiği, Dairemizin kararları da bu doğrultuda verildiği, bu kriterler gözönüne alınarak yardımın özel bir şekli olan propaganda suçunun esasında örgüte maddi olmayan yardım mahiyetini taşıdığı, manevi yardım niteliğindeki yardımın ise propaganda suçunu oluşturduğu yargı kararlarında kabul edilmiştir.
    Ancak; Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 03.03.2009, 2008/9-184 E, 2009/43 K, yargıtay Ceza Genel Kurulu 12.02.2008, 2007/9-230 E, 2008/23 K, yargıtay 16. Ceza Dairesi 12.09.2019, 2019/7004 E, 2019/5220 K. Bu mülahazayladır ki, "... Lisesi duvarına terör örgütünün propagandası niteliğinde yazı yazılması" fiili, silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturduğu ve bu suçtan dolayı cezaya hükmedilmesi gerektiği kabul edilmiştir. (Yargıtay CGK, 23.02.2010, E. 2010/9-7, K. 2010/37). Başka bir ifadeyle Yargıtay, terör örgütünü öven ifadelerin sprey boyayla duvarları yazılması fiilini, terör örgütünün propagandası olarak değil, örgüte yardım olarak değerlendirmiştir (Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 17.10.2019, E. 2019/6477, K. 2019/6216).
    Görüldüğü gibi Yargıtay tarafından daha önce terör örgütü propagandası olarak kabul edilen eylemler Yargıtay 16. Ceza Dairesi tarafından sonraki uygulamalarında örgüte yardım olarak değerlendirildiği, içtihatlar arasında farklılıklar bulunduğu, esasen Yargıtay 16. Ceza Dairesi tüm kararlarında toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde pankartlara yazılmış terör örgütünü övücü nitelikteki yazıları terör örgütü propagandası kabul ettiği halde duvara yazılan yazıları propaganda olarak kabul etmemesi, Yargıtay Ceza Genel Kurulu önceki ve sonraki kararlarındaki kabul edilen esas kriter olan maddi nitelikteki yardımların terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçunu, manevi nitelikteki yardımların ise propaganda suçunu oluşturduğu kabulünün değiştiği aşikardır.
    Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, Yargıtay 16. Ceza Dairesinin kabulüne devam ederek bu tür eylemleri örgüte bilerek isteyerek yardım etmek olarak kabul etmesi ve bunun maddi nitelikteki yardım olduğu yönündeki kabulü yasal düzenlemeye uygun olmadığı, Terörle Mücadele Kanununun 7/2. maddesinde düzenlenen propaganda suçunun yukarıda belirtildiği gibi örgüte yardımın özel bir şekli olduğu, maddi nitelikte olmayan yardımların propaganda suçunu oluşturduğu, maddi nitelikte olan yardımların ise terör örgütüne yardım suçunu oluşturacağını, zira pankart taşımayı (burada yazılan terör örgütünü övücü yazı) propaganda olarak kabul edip, duvara yazılan yazıyı ve esas itibariyle propaganda niteliğini taşıyan geçip görenler açısından propaganda niteliği taşıyan duvara yazı yazma olayını örgüte yardım kabul etmesi eyleminde açık bir çelişki olduğu ve ana kriterin bertaraf edilerek karar verilmesinin bu suçların ayrımında karmaşıklık meydana getirdiği bir gerçektir.
    Anılan sebeplerle dosyadaki deliller birlikte değerlendirildiğinde sanığın eyleminin terör örgütünün propagandasını yapmak suçunu oluşturduğu düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.


    Hemen Ara