Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/18582 Esas 2013/18402 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/18582
Karar No: 2013/18402
Karar Tarihi: 23.12.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/18582 Esas 2013/18402 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacılar, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım istemektedir. Mahkeme, davanın kabulüne hükmetmiştir. Dosya incelendiğinde çekişmeli muhtesatların imar öncesi hangi kadastal parselde kaldığı ve davalının ilgili kadastral parselde korunmaya değer bir hakkının bulunup bulunmadığı belirlenmeden sonuca gidilmiştir. Bu nedenle, mahkemece yeniden keşif yapılması gerekmektedir. Kabulüyle hüküm, BOZULMUŞTUR. Kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu' nun 684. maddesi, 6785 sayılı Yasa'nın 1605 sayılı Yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18. maddesi, 2981 sayılı Yasa'nın 3290 sayılı Yasa ile değişik 10/c maddesi.
1. Hukuk Dairesi         2013/18582 E.  ,  2013/18402 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ-YIKIM

    Yanlar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar taraf vekillerince yasal süre içerisinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 18.09.2012 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ... ile diğer temyiz edenler vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, imâr parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, kaim bedel ödenmeksizin davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; 7113 ada 17 nolu imar parselinin davacılar adına kayıtlı olduğu, yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre davalılara ait çekişme konusu ev, bahçe ve bahçe duvarının 17 nolu parsel içinde kaldığı, taşınmazın 28.1.2009 tarihinde 3l94 sayılı İmar Kanunu"nun l8. maddesi uyarınca yapılan uygulama ile oluştuğu, muhtesatların imâr işleminin çok öncesinde davalılar tarafından yapıldığı anlaşılmaktadır.
    Öte yandan, eksiği tamamlatılmak suretiyle getirtilen belgelerden, çekişmeye konu 7113 ada 17 nolu imar parselinin 392 ada 13,14 ve 15 nolu kadastral parsellerin şuyuulandırılması ile oluştuğu, 392 ada 13 ve 14 nolu kadastral parsellerde davalı ..."nın paydaş olduğu görülmektedir.
    Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus Türk Medeni Kanunu"nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne var ki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı Yasanın l605 sayılı Yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı İmar Kanunu"nun l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imâr parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı ya da ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
    Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
    298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
    Gerçekten bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş, imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
    Somut olaya gelince; mahkemece yapılan keşif sonucu, çekişme konusu muhtesatların imâr öncesi hangi kadastral parsel içinde kaldığı, davalı tarafın ilgili kadastral parselde korunmaya değer bir hakkının bulunup bulunmadığı belirlenmeden sonuca gidilmiştir.
    Hâl böyle olunca; mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda yeniden keşif yapılarak çekişmeye konu muhtesatların imar öncesi hangi kadastral parsel içinde kaldığı ve imâr parselinin öncesi kadastral parsellerinin sınırlarının denetime olanak verecek şekilde krokide gösterilmesi, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
    Tarafların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 900.00.-TL. duruşma avukatlık parasının karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, 23.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Hemen Ara