Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/4557 Esas 2015/13844 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
18. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/4557
Karar No: 2015/13844
Karar Tarihi: 21.12.2015

Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/4557 Esas 2015/13844 Karar Sayılı İlamı

18. Ceza Dairesi         2015/4557 E.  ,  2015/13844 K.

    "İçtihat Metni"



    İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 25.11.2013 tarihli ve 2013/591 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21/02/2014 gün ve 64710 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.
    İstem yazısında; “5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/12. maddesi uyarınca mahkeme kararının hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kısmının itiraza tâbi olduğu, sanık hakkında tayin olunan cezaya ilişkin asıl hükmün ise, 5271 sayılı Kanun"un 231/11. maddesi de dikkate alınarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ortadan kaldırılması durumunda temyiz kanun yoluna tâbi olacağı, itirazın ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında da belirtildiği üzere 5271 sayılı Kanun"un 231. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının yanı sıra suçun sübutuna ilişkin de incelenmesi gerekeceği cihetle, sanık tarafından itiraz dilekçesinde belirttiği hususlar doğrultusunda hakkında beraat kararı verilmesi gerektiğinden bahisle söz konusu karara itiraz edildiğinin anlaşılması karşısında, merciince hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle suçun sübutuna ilişkin değerlendirme yapılmaksızın itirazın reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
    I-Olay:
    Hakaret suçundan yapılan yargılama sonucunda, İzmir 4. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 22.10.2013 tarihli kararıyla, sanığın 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve koşulları oluştuğundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, sanığın beraat etmesi gerektiği gerekçesiyle karara itirazı üzerine, mercii İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nce, şekil yönünden yapılan inceleme sonucu itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı kanun yararına bozma yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
    II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
    Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını itiraz üzerine inceleyen mercinin, hükmü usul ve esas yönünden denetleme yetkisinin bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
    III- Hukuksal Değerlendirme:
    5271 sayılı CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için, anılan maddenin 6. fıkrasında belirtilen objektif ve subjektif koşulların bulunması ve öncelikle sanığın isnad edilen suçu işlediğinin yapılan yargılama sonucu belirlenmesi gerekmektedir.
    CMK’nın 231. maddesinin 12. fıkrasına göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı itiraz yoluna başvurulabilecektir.
    Olağan kanun yollarından olan itiraz, 5271 sayılı CMK’nun 267 ila 271. maddeleri, arasında düzenlenmiş olup "İtiraz olunabilecek kararlar" başlıklı 267. maddesinde; "Hâkim kararları ile kanunun gösterdiği hâllerde, mahkeme kararlarına karşı itiraz yoluna gidilebilir" şeklindeki düzenlemeye göre, kural olarak sadece hakim kararlarına karşı gidilebilecek olan itiraz yoluna, kanunlarda açıkça gösterilmiş olunması kaydıyla mahkeme kararlarına karşı da başvurulması mümkündür.
    CMK’nın 270 ve 271. maddelerine göre, itiraz incelemesi kural olarak duruşmasız ve dosya üzerinden yapılacak, merci gerekli görürse Cumhuriyet savcısı, müdafii veya vekili de dinleyebilecektir. Bunun yanında merci, yazı ile cevap verebilmesi için itiraz istemini Cumhuriyet savcısı ve karşı tarafa bildirebilecek, kendisi de inceleme ve araştırma yapabileceği gibi gerekli gördüğünde bunların yapılması konusunda emir de verebilecektir.
    CMK’nın itirazla ilgili yukarıda yer verilen maddelerinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik itirazın yalnızca şekil yönünden inceleneceği, esasın inceleme dışı bırakılacağına dair bir düzenleme bulunmamaktadır.
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu da 22/01/2013 tarih ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararında; “İtiraz mercii, O Yer Cumhuriyet Savcısının suç vasfına yönelik aleyhe başvurusu üzerine incelemesini sadece şekli olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapmalı, gerekli gördüğünde cevap vermesi için itirazı sanık müdafiine tebliğ etmeli ve Cumhuriyet savcısı ile sanık müdafiini dinlemeli, yine ihtiyaç duyduğu konular varsa gerekli araştırma ve incelemeyi yapmalı ya da bunların yapılmasını sağlamalı ve bunun sonucunda da TCK"nun 191/2. maddesi gereğince verilen tedavi ve denetimli serbestlik kararının isabetli olup olmadığına karar vermelidir.” şeklindeki gerekçesiyle itirazın hem maddi hem hukuki yönden ele alınması ve her yönden hukuka uygunluğunun denetlenmesi gerektiğine karar vermiştir.
    İnceleme konusu somut olayda; sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yönelik mahkeme kararına, ifade özgürlüğünü kullandığını, hakaret kastı olmadığını ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığını belirterek itirazda bulunması üzerine, itirazı inceleyen merciice, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının yalnızca şekil yönünden incelendiği, esasa ve sübuta ilişkin inceleme yapılamadığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği görülmektedir.
    Yukarıda yer verilen Ceza Genel Kurulu kararında da vurgulandığı üzere, itirazı inceleyen merciin hem usul hem esas yönünden inceleme yaparak, her türlü hukuka aykırılıkları denetleyebileceği anlaşıldığından, itirazın yalnızca hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının bulunup bulunmadığı ile sınırlı yapılması ve kararın esası incelenmeksizin itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
    IV- Sonuç ve Karar:
    Yukarıda açıklanan nedenlerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
    1- İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 21.02.2014 tarihli ve 2013/591 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
    2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, 21.12.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.


    Hemen Ara