Esas No: 2013/30287
Karar No: 2016/4193
Karar Tarihi: 02.05.2016
Dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2013/30287 Esas 2016/4193 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ............ Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Dolandırıcılık
Dolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyetine ilişkin hükümler, sanıklar tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Sanıkların fikir ve eylem birliği içinde hareket ederek gerçekten istemedikleri halde sanık ........’i katılan ........ ile evlendireceklermiş gibi hareket ederek katılanlardan 5.000 TL yapacakları masraflar için para aldıkları, kendisini ........ olarak tanıtan sanık .......’in aracılık parası olarak 500 TL aldığı, düğün hazırlıkları için sanıklar ......, kendisini üvey baba olarak tanıtan ........... ve annesi .........."in altın takıları da almak amacıyla Beypazarı"na geldikleri, burada kızları ......."e altın ve giyim eşyaları aldırdıkları, sonrasında .........’in çeşitli bahanelerle kaçmaya çalıştığı ancak gerçekleşmeyince sanıklar .... ve ......’ın bu kez karakola gidip kızlarının kaçırıldığından bahisle şikayetçi oldukları olayda; dolandırıcılık suçunun oluştuğuna yönelik kabulde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanıklar hakkında adli para cezasının hesaplanmasında maddi hata sonucu eksik ceza tayini aleyhe temyiz bulunmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanıkların yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
TCK’nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 53/1-c bendindeki “velayet hakkından; vesayet ve kayyımlığa ait bir hizmette bulunmaktan yoksunluğun” sadece sanığın kendi altsoyu yönünden koşullu salıverme tarihine kadar süreceği, altsoyu haricindekiler yönünden ise yoksunluğun hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar devam edeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak, yeniden yargılanmayı gerektirmeyen bu hususlarda, aynı Kanun’un 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan hüküm fıkrasında yer alan; 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümlerin çıkartılıp yerine, “TCK"nın 53. maddesinin 3. fıkrası uyarınca 1. fıkranın c bendinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık haklarından koşullu salıverilme tarihine, 1. fıkrada yazılı diğer haklardan cezanın infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına” ibaresinin eklenmek suretiyle sair yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 02/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.