Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/13751 Esas 2013/18283 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2013/13751
Karar No: 2013/18283
Karar Tarihi: 19.12.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2013/13751 Esas 2013/18283 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, miras bırakanın tapulu taşınmazındaki hisseyi kardeşine muvazaalı bir şekilde devretmesi nedeniyle açılmıştır. Mahkeme, dosya içeriği ve delilleri değerlendirdikten sonra davanın reddine karar vermiştir. Ancak Yargıtay içtihatlarına ve İnançları Birleştirme Kararı'na göre, muvazaalı sözleşmelerde tarafların gerçek iradelerine uymadığından, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler. Mahkeme bu ilke çerçevesinde yeterli soruşturma yapmadığından ve dosyayı eksiksiz değerlendirmediğinden, davanın yeniden incelenmesi gerektiğine karar vermiştir. Kararda, muvazaalı sözleşmelerin geçersizliğine ilişkin olarak Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerine atıfta bulunulmuştur.
1. Hukuk Dairesi         2013/13751 E.  ,  2013/18283 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma isteği değerden reddedilip gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan ...n çekişme konusu 98 ada 65 parsel sayılı taşınmazdaki 34/60 payını satış suretiyle davalı kardeşi..."a temlik ettiği, murisin çocuksuz olarak ölümüyle geriye davacılar ve davalı ile dava dışı kardeşi Sebahat"ın mirasçı olarak kaldıkları, anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince; mahkemece, yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Keza mahallinde keşif yapılarak satış akdine konu olan pay bakımından akitteki değer ile gerçek değer arasında fark olup olmadığı araştırılmadığı gibi miras bırakanın temlik tarihinde başka taşınmazları da bulunmasına rağmen davaya konu edilen payın murise ait tereke içerisindeki oranı belirlenmemiştir.
    Hal böyle olunca; yukarıda belirlenen ilkeler çerçevesinde inceleme ve araştırma yapılması hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacılarının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.12.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara