Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, 915 parsel sayılı taşınmazla ilgili olarak açtıkları davada taşınmazın 1/15’er payının adlarına tesciline karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, ancak tedbirin kalkması ile kararın infazını engellemek amacıyla muvazaalı olarak temlikler yapıldığını, alan ve satanların akraba olup yapılan işlemlerin kararın infazını engellemeye yönelik olduğunu ileri sürerek tapu iptal ve tescile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılardan N., tapu kaydına güvenerek iyiniyetli olarak pay aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazda yapılan temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı H.B. hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Karar, davalılardan Necmiddin tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Çekişme konusu 915 parsel sayılı taşınmazın 1/15’er payının Hatay 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1995/231-486 E.K. sayılı kararı ile davacılar adına tesciline karar verildiği ve kararın 10.05.1996 tarihinde kesinleştiği, anılan karar sicile yansımadan bir kısım paydaşların paylarını davalılara satış suretiyle temlik ettiği, kayıt maliki davalılar N., B. ve M.’in keyfiyeti bilen veya bilmesi gereken konumunda olup, TMK’nun 1023 maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı saptanmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak isabetsizlik yoktur. Davalı N.’in bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine,
Ne varki, eksiğin tamamlatılması yolu ile getirtilen kayıt ve belgelerden, çekişme konusu 915 parsel sayılı taşınmazın yargılama sırasında imar uygulamalarına tabi tutulduğu, kadastral parselin kaydının kapatıldığı anlaşılmaktadır. Tapu sicillerinin tutulmasında, Devletin doğru sicil oluşturma yükümlülüğü bulunduğu tartışmasızdır.
Bu durumda, 915 parseldeki davalılar N., B.ve M.’in paylarının hangi imar parsellerine gittiği saptanarak, bu payın ait olduğu taşınmazın kendilerine özgülendiğinin tespiti halinde bu parseller üzerinden hüküm oluşturulması gerekirken, anılan husus göz ardı edilerek kapalı kayıt üzerinden infazı mümkün olmayacak şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalılardan N.’in, temyiz itirazı değinilen yön itibariyle yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.