Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacı Hazine, davalının üzerinde kilise binası yer alan 9 parsel sayılı taşınmaza, mülkiyeti şirkete ait taşınmazlar ile deniz arasında bulunan kıyı ve kıyı kenar çizgisi arasındaki Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bölüme dolgu yapmak, ayrıca deniz yüzeyini yat çekecek yeri olarak kullanmak suretiyle müdahale ettiğini, 9 parseldeki kilise binası içinde ve çevresinde izinsiz çalışmalar yapıldığını, çekişme konusu yerin 2. derece doğal sit alanı olduğunu ileri sürerek, elatmanın önlenmesine ve yapılan dolguların yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, ruhsatlı yat limanı işletmeciliği yapıldığını, marina projesine uygun olarak dolgu yapıldığını, kiralama müracaatları ile ilgili işlemlerin sürdüğünü, işletmenin ilgili kurumların izni ile oluştuğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının 9 parsel sayılı taşınmaza ve kiliseye bir müdahalesinin olmadığını, yat limanı projesi ve revizyon imar planının onaylandığı, davalı şirkete ön izin verildiği ve haksız elatma olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, asıl ve birleşen davada, davacının mülkiyeti Hazine’ye ait taşınmaza ve Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanlar ile deniz yüzeyine davalı şirket tarafından haksız olarak dolgu ve yat çekecek yeri yapılmak suretiyle müdahale edildiğini ileri sürerek eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında yapılan ilk keşif ile davalının müdahale ettiği alanların tespit edildiği, davalı şirket tarafından projeye uygun olarak faaliyet gösterildiği ve çekişme konusu yerlerin kiralanması ile ilgili müracaatların bulunduğu, yargılama sırasında 21.08.2007 tarihli ön izin sözleşmesi ile çekişme konusu yerler için bütün birimlerden izin almak üzere davalı şirkete bir yıllık ön izin verildiği ve nihayet hükümden sonra kullanma izin sözleşmesi düzenlenip davalı şirket lehine irtifak hakkı tesis edilerek 09.08.2010 tarihinde tali yat limanı için yapı kullanma izni verildiği, böylece çekişme konusu bölümlerin yat limanı olarak kullanımı için gerekli ruhsat, izin ve kiralama gibi yasal prosedürlerin yargılama sırasında tamamlandığı anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen somut olgular bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davanın açıldığı tarih itibariyle davalının çekişme konusu taşınmazlara müdahalesinin haklı ve geçerli bir nedene dayanmadığı, davacı Hazine’nin dava açıldığı tarihte davasında haklı olduğu, yargılama sırasında verilen izin ile davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davanın konusuz kalması nedeniyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, değinilen hususlar gözardı edilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davacının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.