1. Hukuk Dairesi 2011/11043 E. , 2011/14057 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 8 sayılı imar parseline davalının yapılanmak suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalı, binasını iyi niyetle inşa ettiğini belirtip davanın reddini savunmuş; birleştirilen karşı davası ile de, temliken tescil istemiştir.
Asıl davanın reddine, karşı davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar, dairece; “dosya içeriği ve toplanan delillerden, 311 ada 14 sayılı ana kadastral parselin 17575 m2. tarla vasfıyla 1983 yılındaki kadastro tespitinde tapu kaydına dayanılarak paylı biçimde 29 kişi adına tescil edildiği, 29 kişi arasında 180/1866 pay maliki davalı-karşı davacı ..."ın da bulunduğu ve 1990 yılında taşınmazda çekişmeye konu evi inşa ettiği, 22.05.1991"de ise 180/1866 payının tamamını ...... isimli kişiye satarak taşınmazla kayden ilgisini kestiği; davacı-karşı davalı ..."ın da 21.07.1988"de 210/18666 pay satın alma suretiyle taşınmazda paydaş olduğu; 1993 yılında yapılan imar uygulamasında ..."ın payına karşılık kendisine 8 sayılı imar parselinin tahsisen tescil edildiği, ..."ın 1990 yılında inşa ettiği evinin büyük kısmının da 8 sayılı imar parselinde, küçük bir kısmının ise dava dışı kişiye ait komşu 9 sayılı imar parselinde kaldığı anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, davalı-karşı davacı ... ana kadastral parselde paydaş iken evini inşa ettiğine göre, söz konusu evin payla bağlantılı olarak inşa edildiği, sonradan payını kayden satıp taşınmazla mülkiyet ilişkisini kesmesiyle, ev yönünden de artık bir hakkının kalmadığı, böylece 3194 Sayılı İmar Yasa"sının 18. maddesinin uygulama yeri de bulunmadığı kabul edilmelidir. Diğer taraftan, temliken tescil isteği kişisel bir hak olup, ancak yapının inşa edildiği andaki taşınmaz malikine karşı ileri sürülebileceği tartışmasızdır. Öte yandan, bilirkişilerce keşfen belirlenen değerler karşısında, TMK."nun 724. maddesinde düzenlenen temliken tescil koşullarından olan “yapı kıymetinin taşınmazın değerinden açıkça fazla olması” koşulunun gerçekleştiğini söyleyebilme olanağı da yoktur. Hal böyle olunca, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise reddine karar verilmiştir.
Karar, dahili davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi ...’ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Hükmüne uyulan bozma kararında, gösterildiği şekilde işlem yapılarak karar verilmiştir. Dahili davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün (6100 sayılı HMK."nın geçici 3/2. maddesi gereğince) ONANMASINA, aşağıda yazılı 134.40.-TL. bakiye onama harcının temyiz eden dahili davalılardan alınmasına, 29.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.