Esas No: 2022/9767
Karar No: 2022/3134
Karar Tarihi: 30.05.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/9767 Esas 2022/3134 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2022/9767 E. , 2022/3134 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Ceza Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.01.2021 tarih ve 2016/121 - 2021/15 sayılı kararı
Suça sürüklenen çocuk : ...
Suç : Devletin birligini ve ülke bütünlüğü bozma, Nitelikli kişiyi hürriyetinden yoksun kılma
Hüküm : 1-Sanıklar ... ve ... hakkında;
a-TCK'nın 302/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 62, 53, 58/9 ve 63 maddeleri uyarınca kurulan ayrı ayrı mahkumiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
b-TCK’nın 109/2, 109/3-b, f, 43/2 delaleti ile 43/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK'nın 62, 53, 58/9 ve 63 maddeleri uyarınca kurulan ayrı ayrı mahkumiyet hükümlerine yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
2-Suça sürüklenen çocuk hakkında;
a-TCK'nın 302/1, 31/2, 62 ve 63 maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
b) TCK’nın 109/2, 109/3-b, f, 43/2 delaleti ile 43/1, 31/2, 62 ve 63 maddeleri uyarınca kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi
Bölge adliye mahkemesince verilen hükümler temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı, başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Suça sürüklenen çocuk ve sanıklar müdafilerinin duruşmalı inceleme istemlerinin 01.02.2018 tarih ve 7079 Sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
1-Suça sürüklenen çocuk hakkında nitelikli kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik yapılan temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Nitelikli kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi kararının CMK'nın 286/2-a maddesi gereğince kesin olup, temyizi kabil kararlardan olmadığı anlaşılmakla; suça sürüklenen çocuk ve müdafiinin temyiz talebinin 5271 sayılı CMK'nın 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
Temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
2-Sanıklar ... ve ... hakkında Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanıkların mensubu bulunduğu silahlı çete niteliğindeki PKK/KCK terör örgütünün ülke topraklarından bir kısmını devlet hakimiyetinden ayırıp, bu bölgede bağımsız ayrı bir devlet kurmak şeklindeki amacına yönelik olarak vahamet arz eden eylemler gerçekleştirmesi halinde 5237 sayılı TCK'nın 302. maddesinde tanımlanan suç oluşacaktır.
Dosya kapsamındaki delillere uygun yerel mahkemenin kabulüne göre, sanıkların eylem ve faaliyetleri bakımından silahlı terör örgütünün üyesi olduklarına kuşku yoktur. Tartışılması gereken husus suç tarihinde nüfus kaydına göre 15 yaşından küçük olan mağdurlar ... ve ...’ın örgüt üyesi olarak istihdam edilmek üzere bu örgütün kırsal alanındaki kamplarına hukuka aykırı şekilde veya zorla götürülmesinin amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli araç suç (vahim eylem) oluşturup oluşturmadığıdır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20.11.1989 tarihinde kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 17, 29 ve 30. maddeleri hükümlerini Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1923 tarihli Lozan Antlaşması hükümlerine ve ruhuna uygun olarak yorumlama hakkı saklı tutulmak suretiyle Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylanarak, 27.01.1995 tarih ve 22184 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak iç düzenleme haline dönüşmüştür. Sözleşme hükümlerine göre “18 yaşına kadar her insan çocuk sayılır”. (B.M.Ç.H. s/1. madde) Aynı doğrultuda (5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu 3/1-a, TCK 6/1-b maddeleri),
Taraf devletler, her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu kabul ederler. Çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterirler (a.g.s. 6. md.),
Her ne nedenle ve hangi biçimde olursa olsun, çocukların kaçırılmaları, satılmaları veya fuhuşa konu olmalarını önlemek için ulusal düzeyde devletler her türlü önlemleri alır (a.g.s. 35. md.),
Esenliğine herhangi bir biçimde zarar verebilecek her türlü sömürüye karşı çocuğu korurlar. (a.g.s 36. md.)
15 yaşından küçük çocukların çatışmalara doğrudan katılmaması için uygun önlemler alınır (a.g.s. 38. md.),
Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere, sözleşmeyle çocukların temel yaşama hakkının sağlanması her türlü müdahale, saldırılara ve sömürüye karşı korunması, özellikle 15 yaşından küçük çocukların çatışmalara doğrudan katılmasının engellenmesi için devletlere pozitif yükümlülük yüklenmiştir.
Ceza hukukumuzda, yaş küçüklüğü ceza sorumluluğunu azaltan nedenlerdendir. Çocuklarda 12-15 yaş diliminde, işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama davranışlarını yönlendirme yeteneği yeterince gelişmemiş ise ceza sorumluluğu yoktur. Bu yetenek gelişmiş ise yaşın kusurluluğu azaltıcı etkisi nedeniyle kanun koyucu cezada indirim öngörmüştür.
4721 sayılı TMK'nın 10. maddesi gereğince “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan her ergin kişinin fiil ehliyeti vardır”. 11. maddede ise erginlik yaşı 18 olarak kabul edilmiştir. 15 yaşını bitiren çocuk kendi isteği, velisinin rızası ve mahkeme kararı ile ergin kılınabilir. Görüldüğü üzere Medeni Hukukumuzda ergin kılınmak için 15 yaşın bitirilmesi kriter alınmıştır. Ceza Hukukunda ise kişinin şahsına sıkı sıkıya bağlı haklar yönünden rıza açıklamada 15 yaşın esas alındığı anlaşılmaktadır. Nitekim hukuka uygunluk nedeni olarak kabul edilen ilgilinin rızasına ilişkin TCK'nın 26/2 maddesindeki düzenlemede, geçerli bir rızanın varlığının kabulü için;
a-Kişinin üzerinde mutlak surette tasarruf edeceği bir hakka ilişkin olmalı,
b-Kişi rıza açıklamaya ehliyeti bulunmalı,
c-Rızanın fiilden önce, en azından fiilin işlendiği sırada açıklanmalıdır. Şartlarına tabi tutulmuştur.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunda ilgilinin rızasının hukuki değer ifade edebilmesi için, üzerinde tasarruf edebileceği bir hakka ilişkin olması, rıza açıklayanın olayları algılama ve davranışlarını yönlendirme yeteneğinin gelişmiş olmasının yanında, 15 yaşını bitirmiş bulunması ve fiilden önce en azından fiilin işlendiği sırada rızayı açıklaması gereklidir. Aksi takdirde geçerli bir rızanın varlığından söz etmek olanaklı değildir. Bu durumda 15 yaşını bitirmeyen kişinin cebir, şiddet, tehdit ya da hile kullanmaksızın hukuka aykırı şekilde hürriyetinin sınırlanması halinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun basit şekli oluşacaktır. Rıza hukuki değer ifade etmeyecektir.
Bu suçun, amaç suçu gerçekleştirmeye elverişli olup olmadığına gelince, kusurluluk yeteneği tam olarak gelişmemiş, Medeni Hukuk bakımından ergin olarak kabul edilmediğinden fiil ehliyetin bulunmayan çocukların, silahlı terör örgütlerinin emrine verilip, onların savaşçı olarak yetiştirilmesi örgütün amaçları doğrultusunda silahlı çatışmalara sürülerek gerek kendileri için gerekse başka şahıslar bakımından tehlikeli, suç makinesi haline dönüştürülmeleri, amaç suçu işlemeye elverişli kabul edilebileceğinden mahkemenin kabulünde isabetsizlik görülmemiş, yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip sanıkların üyesi bulunduğu silahlı terör örgütünün Devletin birliğini bozma ve ülke topraklarından bir kısmını Devlet idaresinden ayırma amacına yönelik olarak vahamet arz eden olayları gerçekleştirdiği, sübutu kabul olunan eylemlerinin amaç suçun işlenmesi doğrultusundaki örgütsel bağlılık ve ülke genelindeki organik bütünlüğüne göre amacı gerçekleştirme tehlikesi yaratabilecek nitelikte olduğu belirlenip kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçunun sübutu kabul edilmiş, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosya kapsamına göre mahkumiyete ilişkin hükümlerde bir isabetsizlik görülmemiş olduğu anlaşılmakla; sanıklar müdafilerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
3-Sanıklar hakkında nitelikli kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, suça sürüklenen çocuk hakkında Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçlarından kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a-Sanıklar hakkında nitelikli kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden yapılan incelemede;
Oluş, sanıkların savunmaları, mağdurların çelişkili beyanları ve tüm dosya kapsamına göre;
Sair temyiz itirazlarının reddine; ancak;
Sanıkların atılı suçu cebir, tehdit ve hile ile işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilememiş olması gözetildiğinde; suç tarihi olan 28.04.2015 tarihi itibariyle 15 yaşını ikmal etmemiş iki mağdura yönelik gerçekleştirilen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eyleminin TCK'nın 109/1 ve 43/2 delaletiyle 43/1 maddelerinde düzenlenen, zincirleme şekilde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı olduğu şekilde hükümler kurulması,
b-Suça sürüklenen çocuk hakkında Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu yönünden yapılan incelemede;
Silahlı terör örgütü üyesi olduğu dosya kapsamından tam olarak anlaşılamayan suça sürüklenen çocuğun öncelikle örgüt üyesi olup olmadığının tespiti bakımından örgütsel faaliyetleri ile ilgili beyanda bulunan ve koruma kararının kaldırılması sebebi ile dinlenilmesinden vazgeçilen ... isimli gizli tanığın duruşmada tanık sıfatıyla dinlenilmesi ve yine suça sürüklenen çocuk hakkında örgüt üyeliğine yönelik başkaca ifade, teşhis ve delilin bulunup bulunmadığı ilgili birimlerden araştırılıp, şayet suça sürüklenen çocuğun eylemleri örgüt üyeliği boyutuna ulaşır ise bu kapsamda dosyaya yansıyan eylemlerinin devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma, aksi halde bu haliyle eyleminin silahlı terör örgütüne yardım etme suçunu oluşturacağı gözetilmeden eksik araştırma sonucu yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,
Kanuna aykırı, suça sürüklenen çocuk ve müdafii ile sanıklar müdafilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin bu nedenlerle BOZULMASINA, istinaf aşamasında kesinleşmesi nedeniyle inceleme dışı kalan suça sürüklenen çocuk ... hakkındaki kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna yönelik mahkumiyet hükmü bakımından diğer sanıklar hakkındaki bozma sebebine göre bozma kararının CMK’nın 306. maddesi uyarınca SİRAYETİNE; suça sürüklenen çocuk ile sanıkların tutuklulukta geçirdikleri süre, bozma nedeni, atılı suç için kanun maddelerinde öngörülen ceza miktarı ve mevcut delil durumu gözetilerek tahliye taleplerinin reddi ile tutukluluk hallerinin devamına, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Hakkari 1. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Van Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.