Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/1171 Esas 2022/3208 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/1171
Karar No: 2022/3208
Karar Tarihi: 30.05.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/1171 Esas 2022/3208 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2022/1171 E.  ,  2022/3208 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Ceza Dairesi
    İlk Derece Mahkemesi : Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.02.2018 tarih ve 2017/66 – 2018/38 sayılı kararı
    Suç : Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma
    Hüküm : İlk derece mahkemesince sanıklar hakkında; TCK’nın 309/1, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi, TCK’nın 39/1 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkûmiyet kararlarının istinaf mahkemesince CMK'nın 280/2. maddesi uyarınca kaldırılarak sanık ... hakkında; TCK’nın 309/1, 311/1, 312/1 maddelerinde düzenlenen suçlardan CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca beraatine, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1 maddesi, TCK’nın 62, 53, 58/9, 63. maddeleri uyarınca mahkûmiyetine, sanık ... hakkında; 309/1, 311/1, 312/1 maddelerinde düzenlenen suçlardan CMK’nın 223/2-c maddesi uyarınca, TCK'nın 314/2 maddesinde düzenlenen suçtan CMK'nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine dair kararlar
    Temyiz edenler : Sanık ... müdafii, katılan T.C. ... vekili, bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısı
    Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
    Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    I- a) Katılan T.C. Cumhurbaşkanlığının cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etme (TCK 311/1) ve silahlı terör örgütüne üye olma (TCK 314/2) suçlarından yapmış olduğu temyiz talebinin incelenmesinde;
    Bu suçlardan doğrudan zarar görmeyen ve bu nedenle davaya katılma hakkı ile hükmü temyiz yetkisi bulunmayan T.C. Cumhurbaşkanlığının temyiz taleplerinin CMK'nın 298. maddesi uyarınca REDDİNE,
    b) Bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Duruşmalı yapılan yeniden yargılama neticesinde, 14.01.2019 tarihinde bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının yüzüne karşı verilerek tefhim edilen hüküm, 15.01.2019 tarihinde Cumhuriyet savcısınca CMK’nın 291. maddesi uyarınca müddeti muhafaza dilekçesi verilmek suretiyle 15 günlük temyiz süresi içerisinde sebep belirtilmeksizin temyiz edilmiş ise de, gerekçeli kararın 28.01.2019 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına tebliğ edilmiş olmasına rağmen, 07.02.2019 tarihinde ayrıntılı temyiz dilekçesinin CMK’nın 295. maddesinde belirtilen 7 günlük süreden sonra verildiği anlaşılmakla temyiz isteminin CMK’nın 298. maddesi gereğince REDDİNE,
    Gerekçeli kararın tebliğine dair mazbatada CMK’nın 295/1. maddesinde yazılı temyiz sebebi gösterilme zorunluluğuna ilişkin hususları havi ihtaratın bulunmaması karşısında, sanık ... müdafii tarafından verilen gerekçeli temyiz dilekçesinin süresinde olduğu kabul edilmekle diğer temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
    II) Katılan T.C. Cumhurbaşkanlığının her iki sanık hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme (TCK 309/1) suçundan kurulan beraat hükümleri ile sanık müdafiinin sanık ... hakkında terör örgütüne üye olmak (TCK 314/2) suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz talepleri ile ilgili olarak;
    Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre:
    Sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmü bakımından dosyada mevcut diğer delillerin atılı suçun sübutu için yeterli olduğu görülmekle, ByLock tespit ve değerlendirme tutanaklarının beklenilmeden karar verilmesi sonuca etkili görülmemiştir.
    Ayrıntıları kapatılan 16. Ceza Dairesinin 14.07.2017 tarih 2017/1443-4758 sayılı kararında açıklandığı üzere; 15 Temmuz 2016 günü işlenen somut darbe
    teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulunduğu mahal ve konumuna uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai (ya da garantör olunan hallerde ihmali) harekette bulunarak bu suça iştirakin her halinin mümkün olduğunun kabulü gerekir.
    TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
    Şayet emrin konusu suç teşkil ediyorsa, Anayasanın 137/2 ve TCK'nın 24/3 maddeleri gereğince böyle bir emrin yerine getirilmesinden emri veren azmettiren, yerine getiren ise fail olarak sorumlu tutulacaktır. (Dairenin 2017/1443-4758 sayılı kararı) Azmettirenin sorumluluğu, kanunda hazırlık hareketleri ayrıca suç olarak düzenlenmemişse failin eyleminin en azından teşebbüs aşamasına ulaşmasına bağlıdır. Konusu suç teşkil eden emirle azmettirilenden garantörlük yükümlülüğünü yerine getirmemesi isteniyorsa, eylemin teşebbüs aşamasına ulaşması için yasaklayıcı normun ihlaline yönelen icrai bir hareketin gerçekleşmesi, failin de neticeyi önleme hukuki yükümlülüğünü yerine getirmemesi gerekmektedir.
    Olay tarihinde sanık ...’in Erzincan İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde komiser rütbesi ile asayiş büro resmi ekipler amiri olarak görev yaptığı, sanık ...’ın aynı birimde komiser yardımcısı rütbesi ile görevli olduğu, ...’in personelin Çarşı Polis Merkezi Amirliğinde toplanmasını istediği, 23.30 – 24.00 sıralarında gerçekleşen bu toplantıda askerin darbe girişiminde bulunduğunu, talimatsız, fevri hareket edilmeyeceğini, askere silah doğrultulmayacağını, silah kullanılmayacağını ifade ettiği, 23.57 sıralarında sanık ...’in talimatı ile sanık ...’ın polis memuru ...’in telefonundan asayiş büroda görevli personellerin bulunduğu Whatsapp grubuna “Arkadaşlar baş müdürün talimatı hiçbir şekilde kesinlikle askere silah doğrultulmayacak bu şekilde takip edelim tamam”, sonrasında ise “Bahadır komiserin talimatı” mesajı attıldığı somut olayda;
    PVSK'nın 1. maddesi gereğince, sorumlu oldukları bölgede işlenen suçu hal ve koşullara uygun olarak engelleme görevi bulunan sanıkların yasadan kaynaklanan bir hukuki yükümlülük/garantörlük altında olduğunda kuşku bulunmamakla birlikte, ihmali davranış kapsamında verdikleri yerine getirilmeyen, sonuca katkı sunan fonksiyonel bir etkisi de bulunmayan emirlerle, ülke genelinde icra edilen darbe suçunun icrası ile ortaya çıkan somut tehlike arasında uygun illiyet bağının varlığından bahsedilemeyeceği gibi sorumluluk bölgesinde darbeye teşebbüs eylemine ilişkin icrai bir hareketin gerçekleştirilmemesi ya da kişilere karşı icrai ya da ihmali davranışla işlenebilecek araç suç niteliğindeki suçların icra edilmemesi karşısında; icrai davranış olarak değerlendirilemeyeceğinde tartışma olmayan bu emrin, darbeye teşebbüs kapsamında icrai/cebri hareketlerin gerçekleşmemesi nedeniyle emri alan azmettirilenlerin de önleme yükümlülüğünün yerine getirilmesi bağlamında teşebbüs aşamasına ulaşan bir eylemlerinden bahsetme imkanı bulunmadığından işlenmekte olan amaç suç yönünden hazırlık hareketi niteliğinde kaldığının kabulünde zorunluluk bulunmakla;
    Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, silahlı terör örgütüne üye olma suçu bakımından eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı, Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek suçu yönünden sanıkların beraatine ilişkin gerekçelerin gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğu anlaşılmakla, katılan T.C. Cumhurbaşkanlığının, sanık ... müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle beraat ve mahkumiyet hükümlerinin ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Erzincan 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin bilgi için Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.05.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara