Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, davalılara ait 1604 ada 2 nolu parselin kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürüp, taşınmazın kıyıda kalan kısmının tapusunun iptali ile üzerindeki binanın tecavüzlü kısmının yıkımını istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davanın süre yönünden reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, 3621 sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali, sicil kaydının kütükten terkini ve yıkım isteklerine ilişkin olup, mahkemece 3402 sayılı Kadastro Yasasının 12/3.maddesi hükmüne ilave düzenlemeler getiren 5841 Sayılı Yasa gereğince davanın hak düşürücü süreden reddine karar verilmiştir.
Gerçekten de, 5841 sayılı Yasanın yürürlüğü tarihi itibariyle kurulan hükümde bir isabetsizlik yok ise de, karardan sonra anılan yasa Anayasa Mahkemesi tarafından 12.05.2011 tarih, 31/77 sayılı kararla iptal edilmiş ve iptal hükmü 23.07.2011 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Dava, henüz derdest bulunduğuna ve kesin hüküm halini almadığına göre, iptal hükmünün eldeki davalarda da gözetilmesi gerekeceği tartışmasızdır.
O halde, 28.11.1997 tarih, 5/3 sayılı İnançları Birleştirme Kararı gereğince gerekli araştırma, uygulama yapılmak suretiyle işin esası bakımından 6099 Sayılı Yasa düzenlemeleri de gözetilerek bir hüküm kurulmak üzere karar bozulmalıdır.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.