Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/5585 Esas 2022/3204 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/5585
Karar No: 2022/3204
Karar Tarihi: 01.06.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/5585 Esas 2022/3204 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2022/5585 E.  ,  2022/3204 K.

    "İçtihat Metni"

    I-TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.01.2022 tarih ve 2021/157143 sayılı yazısı ile Cumhurbaşkanına hakaret suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 02/12/2019 tarihli ve 2019/17346 soruşturma, 2019/9859 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Elazığ 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 24.03.2020 tarihli ve 2020/887 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Şüphelinin kendisine ait facebook isimli sosyal medya hesabından "İsrailin uşağı erdoğan Kudusü seçim propagandası yapma" şeklinde paylaşımda bulunması nedeniyle Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Cumhurbaşkanına hakaret suçundan başlatılan soruşturma kapsamında kovuşturma izni talep edilmesi üzerine, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 15.10.2019 tarihli kararı ile kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini müteakip, Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığınca 02.12.2019 tarihli kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin verilen karara karşı yapılan itirazın Elazığ 1. Sulh Ceza Hakimliğince reddine karar verilmiş ise de;
    Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığınca öncelikle Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünce tanzim edilen 15.10.2019 tarihli ve 75723908 - 106 - 03 - 10264 -2019-E.35717 sayılı kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair kararın, idari yargı yoluna başvurma imkanı bulunan mağdura tebliğ edilip edilmediği hususunun araştırılması gerektiği, anılan kararın mağdura tebliğ edilmediğinin tespit edilmesi halinde ilgili birim tarafından gerekli tebliğ işleminin yapılarak kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair kararın kesinleştiği anlaşıldıktan sonra kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiği cihetle,
    Somut olayda, dosya kapsamına göre bu yönde bir araştırma yapılmadığı ve anılan kararın mağdura tebliğ edilip, idari yargı yoluna başvurma imkanı tanınmadığı gözetilmeden, itirazın bu yönden kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 14.12.2021 gün ve 94660652 - 105 - 23 - 19197 - 2021 - Kyb sayılı yazılı
    istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak, dairemize gönderilmiştir.
    II-OLAY;
    Konya Emniyet Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün 01.06.2018 tarihli açık kaynak ve araştırma raporu ile facebook isimli sosyal paylaşım sitesinde "erdal.kilic.1612" kullanıcı adlı, Erdal Kilic isimli facebook kullanıcısının hesabında "FETÖ Propagandası ve Cumhurbaşkanına Hakaret" içeren paylaşımlarda bulunduğu ve bahse konu hesaptan elde edilen bilgilerden polnet sisteminde yapılan araştırmada, kullanıcının açık kimlik bilgileri tespit edilen ve mernis kayıtlarında adresinin Kazakistan ülkesinde bulunduğu belirlenen ... isimli şahıs olabileceği değerlendirilmiştir.
    Raporda yer alan ekran görüntüleri incelendiğinde, 16.05.2018 tarihinde "İsrailin uşağı erdoğan Kudüsü seçim propagandası yapma." şeklinde görselin paylaşıldığının belirtildiği görülmüştür.
    İl Emniyet Müdürlüğünün 21.06.2018 tarihli yazısı ile hesabın kullanıcısının ayrıntılı kimlik bilgileri belirlenen ... adlı şahıs olabileceği ve veri tabanında yapılan sorgulamada hakkında adli işlem kaydına rastlanılmayan şahsın mernis adresinin Kazakistan ülkesinde olduğu belirtilerek, bahse konu açık kaynak raporu değerlendirilmek üzere Konya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
    Silahlı terör örgütüne üye olma iddiasından, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/1284 ihbar dosya numarasına kaydedilen evrak, Cumhuriyet Başsavcılığının 14.08.2018 tarih, 2018/1284 ihbar dosya no ve 2018/423 karar sayılı ihbar dosyası yetkisizlik kararı ile ihbar edilenin Elazığ nüfusuna kayıtlı olması nedeni ile Elazığı Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
    Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Soruşturma Bürosunun 25.07.2019 tarih, 2019/10496 sayılı yazısı ile FETÖ/PDY silahlı terör örgütü lehine paylaşımlarda bulunduğunun tespiti üzerine soruşturma başlatılan şahsın 16.05.2018 tarihli paylaşımının Cumhurbaşkanına hakaret suçunu oluşturabileceği değerlendirilerek, tahkikat evrakları Cumhuriyet Başsavcılığının ilgili bürosuna gönderilmiştir. Bu kapsamda evrak 2019/10578 soruşturma sayısına, 26.07.2019 tarihinde kaydedilmiştir.
    Cumhuriyet Başsavcılığının, 06.09.2019 tarihli yazısı ile Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğinden, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yürütülen soruşturmada, çağrı üzerine başsavcılığa gelmediği ve kendisine çağrı yapılamadığı, tüm aramalara rağmen kendisine ulaşılmadığından şüpheli hakkında, ifadesinin alınması ve alındıktan sonra da serbest bırakılması hususunda CMK'nın 98/1 maddesi uyarınca yakalama emri çıkartılması talep edilmiştir.
    Elazığ 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 06.09.2019 tarih, 2019/2081 D.İş sayılı kararı ile şüpheli hakkında CMK'nın 98/1 maddesi uyarınca, ifadesinin alınması ve alındıktan sonra da serbest bırakılması hususunda yakalama emri çıkartılmasına karar verilmiştir.
    Cumhuriyet Başsavcılığının 12.09.2019 tarih, 2019/21 sayılı fezlekesi ile
    16.05.2018 tarihli "İsrailin uşağı erdoğan Kudüsü seçim propagandası yapma." şeklinde yorum yaparak sosyal medya hesabında paylaşımda bulunan ve yurt dışında bulunduğundan savunmasının alınamadığı belirtilen şüphelinin Cumhurbaşkanına hakaret suçunu işlediği anlaşıldığından, TCK'nın 299/3 maddesi uyarınca hakkında kovuşturma izni verilmesi Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden istenilmiştir.
    Şüphelinin paylaşımının saygı sınırlarını aşan nezaket dışı bir ifade olmakla birlikte ağır eleştiri kapsamına girdiği, bu nedenle Cumhurbaşkanına hakaret eylemi kapsamında değerlendirilemeyeceği kanaatine varıldığından kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün düşüncesine, 15.10.2019 tarihinde Bakan adına, Bakan yardımcısının imzası ile olur verilmiştir.
    Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığının 02.12.2019 tarih, 2019/17346 soruşturma ve 2019/9859 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı ile özetle, Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yürütülen soruşturmada, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 15.10.2019 tarihli yazısı ile "soruşturma izni" verilmediğinden, şüpheli hakkında atılı suçtan kamu adına kovuşturmaya yer olmadığına, ifadesi alınmayan şüpheliye kararın tebliğine yer olmadığına, "kararın kendisine tebliğinden itibaren" itiraz hakkının bulunduğuna CMK'nın 172, 173 maddeleri gereğince karar verilmiştir.
    13.03.2020 tarihli müzekkere ile karar, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanlığı Bürosu, Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğüne gönderilmiştir.
    Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığı ile Elazığ Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmek üzere Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan, 18.03.2020 havale tarihli dilekçesi ile Cumhurbaşkanı vekili, kovuşturmaya yer olmadığına dayanak teşkil eden Adalet Bakanlığının kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair idari dava konusu edilebilecek kararın taraflarına tebliği yapılmadan karar verilmesinin usule aykırı olduğunu, Danıştay 8. Dairesinin emsal kararında soruşturma veya kovuşturma izninin verilmemesine dair kararların yargı denetimi dışında tutulmasının düşünülemeyeceğini, niteliği itibari ile idari yargı denetimine tabi, kesin ve yürütülmesi zorunlu, idari davaya konu olabilecek bir işlem olduğunun belirtildiğini, bu nedenle Bakanlığın kovuşturma izni verilmemesine dair kararı kendilerine tebliğ edilmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, esas yönelik olarak ise paylaşımın hakaret maksatlı ve Cumhurbaşkanını toplum nezdinde küçük düşürmeye yönelik olması nedeni ile belirttiği emsal kararlar ışığında atılı suçun yasal unsurları oluştuğunu, paylaşımların ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına yönelik Elazığ Sulh Ceza Hakimliğine itirazda bulunmuştur.
    Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığının 20.03.2020 tarihli müzekkeresi ile itiraz hususunda karar verilmek üzere soruşturma evrakı, Elazığ 1. Sulh Ceza Hakimliğine gönderilmiştir.
    Elazığ 1. Sulh Ceza Hakimliği, 24.03.2020 tarih, 2020/887 değişik iş sayılı

    kararı ile CMK'nın 173/3 maddesi uyarınca itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir. Kararın gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
    "...Tüm dosya kapsamına göre; soruşturmaya konu olan suçun 5237 sayılı TCK'nın 299. maddesinde düzenleme altına alınan "Cumhurbaşkanına Hakaret" suçu olduğu, söz konusu suçun TCK 299/3 madde uyarınca kovuşturmasının yapılabilmesinin Adalet Bakanının iznine bağlı kılındığı, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 15/10/2019 tarihli yazısı ile kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, bu haliyle Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığının kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair kararında usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığı, müşteki tarafından kovuşturma izni verilmemesi kararına idari yargıda dava açılabileceği, açılan davanın kabul edilmesi halinde bu durumun 5271 sayılı CMK'nın 172/2 madde uyarınca "yeni delil" olarak değerlendirilebileceği, şüpheli hakkında yeni delil elde edilmesi nedeniyle ve yeterli şüphe sebeplerinin varlığı halinde kamu davasının açılabileceği dikkate alındığında mevcut delil durumu itibariyle, itirazın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir..."
    06.09.2021 tarihli dilekçesi ile Cumhurbaşkanı vekili, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne, merci kararına yönelik kanun yararına bozma yoluna başvuru şartlarının oluştuğu, kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair karara yönelik emsal yargı kararları uyarınca idari dava konusu yapılmasının mümkün olması karşısında, bahse konu kararın taraflarına tebliğ edilmeden kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verileyeceği ayrıca esasa yönelik olarak atılı suçun unsurlarının oluştuğu gözetilmeden itirazın reddine karar verilmesi nedenleri ile merci kararının açıkça hukuka aykırı olduğundan bahisle kanun yararına bozulması ihbarında bulunmuştur.
    Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığının 18.10.2021 tarihli yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne, verilen mercii kararında hukuka aykırılık bulunmadığından kanun yararına bozma yoluna gidilmemesi hususunda görüşte bulunulmuştur.
    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 14/12/2021 tarih, 94660652 - 105- 23- 19197-2021-Kyb sayılı yazılı istemi ile Elazığ 1. Sulh Ceza Hakimliğinin 24/03/2020 tarihli ve 2020/887 değişik iş sayılı kararının kanun yararına bozulması istenilmiştir.
    III- HUKUKİ UYUŞMAZLIK;
    Cumhurbaşkanına hakaret suçundan Adalet Bakanınca kovuşturma izni verilmeyen şüpheli hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile bu karara vaki itirazın reddine dair mercii kararında isabet bulunup bulunmadığına yönelik uyuşmazlık bulunmakta ise de öncelikli sorun, istemin kanun yararına bozmaya konu olup olamayacağı hususundadır.
    IV- HUKUKİ MEVZUAT:
    A-)5237 sayılı TCK'nın
    Cumhurbaşkanına hakaret
    Madde 299- (1) Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2)(Değişik: 29/6/2005-5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi halinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır.
    (3) Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.
    B-)5271 sayılı CMK'nın
    Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar
    Madde 172 – (1) Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar, suçtan zarar gören ile önceden ifadesi alınmış veya sorguya çekilmiş şüpheliye bildirilir. Kararda itiraz hakkı, süresi ve mercii gösterilir.
    (2) (Değişik: 2/1/2017-KHK-680/10 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/9 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildikten sonra kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak yeni delil elde edilmedikçe ve bu hususta sulh ceza hakimliğince bir karar verilmedikçe, aynı fiilden dolayı kamu davası açılamaz.
    (3) (Ek: 11/4/2013-6459/19 md.) Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın etkin soruşturma yapılmadan verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmesi veya bu karar aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yapılan başvuru hakkında dostane çözüm ya da tek taraflı deklarasyon sonucunda düşme kararı verilmesi üzerine, kararın kesinleşmesinden itibaren üç ay içinde talep edilmesi hâlinde yeniden soruşturma açılır.
    Cumhuriyet savcısının kararına itiraz
    Madde 173 – (1) Suçtan zarar gören, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir.
    (2) İtiraz dilekçesinde, kamu davasının açılmasını gerektirebilecek olaylar ve deliller belirtilir.
    (3) (Değişik: 18/6/2014-6545/71 md.) Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir.
    (4) (Değişik: 25/5/2005 - 5353/26 md.) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir.
    (5) Cumhuriyet savcısının kamu davasının açılmaması hususunda takdir yetkisini kullandığı hâllerde bu madde hükmü uygulanmaz.
    (6) (Değişik: 2/1/2017-KHK-680/11 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7072/10 md.) İtirazın reddedilmesi halinde aynı fiilden dolayı kamu davası açılabilmesi için 172 nci maddenin ikinci fıkrası uygulanır.
    C-) Adalet Bakanlığının 18/1 sayılı Genelgesi;
    5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299’uncu maddesi gereğince kovuşturma yapılması Adalet Bakanının iznine bağlı olan “Cumhurbaşkanına hakaret” suçu nedeniyle yapılan soruşturma işlemleri ile anılan Kanun'un “Türklüğü, Cumhuriyeti, Devletin kurum ve organlarını aşağılama” kenar başlıklı 301’inci maddesinde yer alan suçlardan dolayı kovuşturma yapılmasının Adalet Bakanının iznine bağlı olmaktan çıkarıldığına ilişkin hususları vurguladığımız 01/01/2006 tarihli ve (18) No'lu Genelgenin; TCK'nın 301'inci maddesinde 30/4/2008 tarihli ve 5759 sayılı Kanun’un 1'inci maddesi ile yapılan değişiklik sonucu bu maddede yazılı suçlarda soruşturma yapılmasının Adalet Bakanının iznine bağlanması karşısında güncellenmesine ihtiyaç duyulmuştur.
    Bu kanuni düzenleme sebebiyle; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 299 ve 301'inci maddelerinde yer alan suçların soruşturma evresinde, işin sürüncemede kalmaması için lüzumsuz yazışma ve gecikmelere sebebiyet verilmemesi bakımından aşağıda yer alan hususların hatırlatılmasında yarar görülmüştür.
    Bilindiği üzere; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 24’üncü maddesinde din ve vicdan hürriyeti, 25’inci maddesinde düşünce ve kanaat hürriyeti, 26’ncı maddesinde düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti, 27’nci maddesinde ise bilim ve sanat hürriyeti düzenlenmiş bulunmaktadır.
    Öte yandan; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9'uncu maddesinde düşünce, vicdan ve din özgürlüğü, 10'uncu maddesinde ise ifade özgürlüğü yer almıştır.
    Nitekim, Avrupa İnsan Haklan Mahkemesi kararlarına göre de, temel hak ve özgürlüklerden biri olan “düşünceyi açıklama özgürlüğü”; demokratik bir toplumun zorunlu temellerinden ve toplumun ilerlemesi ve her bireyin özgüveni için gerekli temel şartlardan birini oluşturmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince yapılan yorumunda bu “hürriyet”; sadece toplumda beğenilen, kabul gören, zararsız veya kayıtsızlık içeren bilgiler veya fikirler için değil aynı zamanda kırıcı, şok edici veya rahatsız edici olanlar için de geçerli sayılmış ve bunun demokratik bir toplumun olmazsa olmaz unsurlarından olan çok seslilik, tolerans ve hoşgörünün gereği olduğu vurgulanmıştır.
    Diğer taraftan; 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
    ...
    Bu itibarla:
    İzne bağlı olan bu suçlar hakkında yapılan soruşturmalarda, soruşturma veya kovuşturma yapılmasının Adalet Bakanının iznine bağlı tutulmasındaki amaç da göz önünde bulundurularak:
    A) TCK'nın 299'uncu maddesi gereğince "kovuşturma" yapılması Adalet Bakanının iznine bağlı "Cumhurbaşkanına hakaret" suçlarında:
    1- Soruşturmanın, kolluk makam ve memurlarına bırakılmayarak bizzat Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği bir Cumhuriyet savcısı tarafından yapılması.
    2- Soruşturma evresi sonunda toplanan delillerin, kamu davası açılmasını gerektirecek şekilde suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturması halinde, düzenlenecek evrakın, buna ilişkin gerekçeli düşünce de belirtilmek suretiyle fezlekeye bağlanarak ağır ceza Cumhuriyet başsavcılığı aracılığıyla Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesi, aksi durumda soruşturma evrakı gönderilmeden kanuni gereğinin mahallinde takdir ve ifa olunması.
    3- Kovuşturma yapılması izne bağlı olan suçu işlediği iddia olunan şüphelilerden hangilerinin tutuklu olduğunun fezlekede açıkça belirtilmesi yanında, fezlekenin sağ üst köşesine de "Tutuklu-İş" ibaresinin belirgin bir şekilde yazılması.
    4- Şüpheliye isnat edilen suçun: ne şekilde ve hangi sözlerin sarf edilmesi suretiyle işlendiğinin fezlekede açık bir şekilde belirtilmesi.
    5- Olayın failine ait nüfus kayıtları ile akıl hastalığına duçar veya akli maluliyete müptela olanların raporlarının mutlaka soruşturma evrakına eklenmesi.
    6- Kovuşturması izne bağlı suçun birden fazla olması durumunda, şüphelinin bütün suçları ile ilgili olarak izin talebinde bulunulması.
    7- Kovuşturma izni alınmadan kamu davasının açılması ve mahkemece bu durumun tespiti ile durma kararı verilerek dosyanın Bakanlığımız Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne gönderilmesine karar verilmesi durumunda: sanığın hangi suçundan dolayı izin istenildiğinin açıkça belirtilmesi ve bu takdirde dahi evrakın Cumhuriyet savcısı tarafından fezlekeye bağlanarak gerekçeli düşünce belirtilmek suretiyle sunulması...
    Konularında gereken dikkat ve özenin gösterilmesini rica ederim.
    V- HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
    Ayrıntıları, 14.11.1977 tarih, 3-2 sayılı içtihadı birleştirme kararı ile Yargıtay Ceza Genel Kurulunun Dairemizce de benimsenen istikrar kazanmış kararlarında (03.04.2012 tarih 2011/10-438 - 2012/141 sy. 10.05.2011 tarih 6-80-90 sy. 14.12.2010 tarih 4-210-259 sy. 15.06.2010 tarih 9-117-146 sy. 23.06.2009 tarih 9-30-177 sy. gibi) açıklandığı üzere: 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesinde, olağanüstü bir kanun yolu olarak düzenlenen kanun yararına bozma ile; hakim ya da mahkemelerce verilen ve temyiz veya istinaf incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar yahut hükümlerdeki gerek maddi gerekse usule ilişkin hukuka aykırılıkların hem ilgilisi hem de toplum açısından giderilmesi ile ülkede uygulama birliğinin sağlanması amaçlanmaktadır. Ancak kesin kararlara karşı kabul edilmesi nedeniyle bu amaçlara hizmet etmeyen, sadece yapılan uygulamanın hatalı olduğunun tespiti ile yetinilmesi sonucunu doğuran hukuka aykırılıkların bu yolla çözülmesinde kanun yararı olmadığı gibi bu uygulamanın kesin hükmün otoritesini sarsacağı da açıktır.
    Aynı nedenlerle olağan yasa yollarına göre, kapsamının dar ve sınırlı olması,
    hukuka aykırılığın, davanın özüne ve cezaya esaslı bir şekilde etki etmesi, tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerekmektedir.
    Ciddi boyuta ulaşmayan, maddi meseleye ilişkin olan, hakimin kanaat ve takdir yetkisi kapsamında kalan hususlar ile infaz aşamasında, soruşturma ya da kovuşturma safhasında alınacak bir kararla giderilebilecek nitelikte olanlar gibi başka bir yol ve yöntemle giderilmesi mümkün olan hukuka aykırılıkların kanun yararına bozma konusu olamayacağı kabul edilmektedir.
    Kanun koyucu belli suçların veya belli kişilerin bazı durumlarda işledikleri iddia edilen suçların soruşturulmamasında, “kamu yararı” görmüş ve bu hallerde soruşturma başlatılmasını izne bağlamıştır.
    Cumhurbaşkanına hakaret suçu, takibi şikayete bağlı suçlardan olmayıp resen soruşturulan suçlardandır. Ancak kamu davası yoluyla yargılamasının yapılması "Adalet Bakanının olur" una tabi kılınmıştır.
    İzin, Devletin iddia makamının sorması üzerine bir diğer devlet makamınca müşahhas olayda dava açılmasına kamu menfaati görüldüğünde belli suçlar bakımından kanunun koymuş olduğu engelin kaldırılmasıdır. İzin tam serbest değerlendirme yetkisine dayanan idari bir işlem olup ceza davasının açılmasındaki mecburilik prensibini yumuşatan bir çaredir (Kunter Yenisey, 5.12 (50) Muhakeme Dalı Olarak Ceza Muhakemesi Hukuku/ 11 Baskı).
    Suçun soruşturulması için verilen izin, geri alınabilirken, kişiler için verilen izin geri alınamaz. Gerçekten iznin kabulünü gerektiren sebepler onu geri alınmasını da haklı gösterirler. Bu suçlardan dolayı muhakeme yapılmasının uygunluğunu takdir yetkisi bir makama verildiğinde ve hadise ve şartlara göre takdirin sonucu değişebileceğine göre evvelce izin verilmesinde mahzur görülebileceğini kabul etmek gerekir. Bu yetki ilk kez 1945 yılında Adalet Bakanı tarafından kullanılmıştır. (Kunter Yenisey,a.g.e 5.12 (50). dip not 90,) .
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde,
    Cumhurbaşkanına hakaret suçundan başlatılan soruşturmada Adalet Bakanınca kovuşturma izni verilmeyen şüpheli hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediği gerekçesi ile verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda esas itibari ile bir hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu`nun 2. maddesinde, idari işlemlere karşı yetki, şekil, neden, konu ve amaç yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenlerin iptal davası açabileceği belirtilmiştir. Takdir yetkisi kullanılarak verilen kovuşturma izni verilmesine yer olmadığına dair Bakan işleminin hukuka uygunluğunun denetimi ya da denetimine tabi tutulup tutulmayacağı idari yargının konusudur. Bu bakımdan kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, soruşturma izni verilmemesine ilişkin idari işleme karşı dava açılmasına engel bir hal teşkil etmediği gibi, 5271 sayılı Kanunun 172 ve 173 maddeleri çerçevesinde safahatta olağan usul ve yöntemlerle telafisi mümkün bulunan kararın, kanun yararına bozma yasa yoluna tabi olamayacağı anlaşılmakla talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
    VI-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 20.01.2022 tarih ve 2021/157143 sayılı kanun yararına bozma isteğinin, CMK'nın 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi

    Hemen Ara