Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/1227 Esas 2022/3201 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/1227
Karar No: 2022/3201
Karar Tarihi: 01.06.2022

Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2022/1227 Esas 2022/3201 Karar Sayılı İlamı

3. Ceza Dairesi         2022/1227 E.  ,  2022/3201 K.

    "İçtihat Metni"

    I- TALEP:
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.12.2021 tarih ve 2021/135107 sayılı yazısı ile Terör örgütü propagandası yapma suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 17/08/2021 tarihli ve 2020/26924 soruşturma, 2021/9389 esas, 2021/1670 sayılı iddianamenin iadesine dair Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 23/08/2021 tarihli ve 2021/208 iddianame değerlendirme sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/09/2021 tarihli ve 2021/559 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
    Benzer bir olaya ilişkin olarak Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 31/10/2016 tarihli ve 2016/15416 esas, 2016/16813 karar sayılı ilâmında, "... 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunun 170/2. maddesine göre soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenleyerek kamu davası açar. Aynı yasa maddesinin 3. fıkrasında ise iddianamede gösterilmesi ve bulunması gereken unsurlar sayılmıştır. Şüphelinin ifadesinin veya savunmasının alınmasında belirtilen madde açısından bir zorunluluk bulunmamaktadır.
    Bu itibarla, Ceza Muhakemesi Hukukunun temel amacı olan maddi gerçeğe ulaşılmasıdır. İddianamede belirtilen suç vasfı değerlendirildiğinde, suçun takibinin şikayete bağlı olmadığı ve uzlaşma ile önödeme hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, dosya kapsamında müşteki beyanlarını doğrular nitelikte iki tanığın ifadesine yer verildiği, bu kanıtların kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturduğu tartışmasızdır. Şüphelinin ifadesi veya savunması dosya içerisindeki bu deliller karşısında suçun sübutuna mutlak etki eden bir kanıt niteliği de taşımamaktadır. Dolayısıyla şüphelinin ifadesinin alınmasında bu fıkra açısından da bir zorunluluk bulunmamaktadır.
    Sonuç olarak, şüphelinin ifadesinin alınmaması sebebiyle iddianamenin iadesine karar verildiği, bu hususun ikmali amacıyla yapıldığı anlaşılan iddianamenin iadesi ve bu karara yapılan itiraz üzerine verilen kabul kararı yerinde görülmekle, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir..." şeklinde açıklandığı üzere,


    Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesince, şüphelinin ifadesinin alınmadığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı Kanun’un 174/1. maddesinde iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, aynı Kanun’un 170/2. maddesinde yer alan “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.” hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukuki nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği, somut olayda Cumhuriyet savcısı tarafından toplanan delillerin kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturması sebebiyle iddianame düzenlenmiş olması ve iddianamenin iade sebepleri arasında şüphelinin savunmasının alınmamış olmasının sayılmadığı cihetle, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
    5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 01/11/2021 gün ve 94660652-105-63-21099-2021-Kyb sayılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak, Dairemize gönderilmiştir.
    II- OLAY;
    Emniyet Genel Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığınca internet üzerinde yer alan ve herkese açık olan kaynaklarda ve sosyal medya platformlarında umuma açık yapılan paylaşımlara dair yürütülen sanal devriye hizmetleri esnasında, 05.08.2020 tarihli araştırma raporu ile facebook adlı sosyal medya sitesinde bulunan, "... ..." görünen ismi ile "ID" ve "kullanıcı adı" tespit edilen ve iddianame konusu olan hesaptan, suç unsuru içerir paylaşımlarda bulunulduğu tespit edilmiştir.
    05.08.2020 tarihli araştırma raporunda, tanzim tarihi itibari ile ekran görüntüleri sunularak tespitleri yapılan paylaşımlarda, özetle;
    - 03.11.2019 tarihinde "Rojava save// rojava" yazısını içerir, kalabalık bir kitle tarafından örgüt sembollerinin bulunduğu sözde bayrak veya flamaların taşındığı fotoğrafın,
    - 27.09.2017 tarihinde, kamuflajlı örgüt militanının bulunduğu fotoğrafın,
    - 20.03.2014 tarihinde "Londra nevruzundan kareler" yorumu ile örgüt lideri Abdullah Öcalan ile YPG/PKK terör örgütlerinin flama ve sözde bayraklarının bulunduğu fotoğraf ve konum paylaşımında bulunulduğu görülmüştür.
    Yine araştırma raporunda, ekran görüntüleri de belirtilerek; hesapta ve hesabın künye bilgilerinde, kullanıcının Londra'da yaşadığı bilgisi ile kişisel ve ailevi diğer bilgilerine yer verildiği, başkaca fotoğraflarına yorumlarda bulunulduğu ve şahsa ait olduğu değerlendirilen fotoğrafın paylaşıldığı ile hesapla bağlantılı "..." adına olan mail adresinin tespitinin yapıldığı, elde edilen teyide muhtaç

    bilgilere istinaden polnet sisteminde yapılan sorgulama neticesinde, şüpheli ...'in kimliği ve nüfus bilgileri ile yurt dışı adresi tespit edilerek, hesabın kullanıcısı olabileceği değerlendirilmiştir.
    Adres sorgusunda yurt dışında ayrıntıları belirtilen adreste kaydının ve tahdit sorgusunda da 24.12.2019 tarihinde yurt dışı çıkış kaydının bulunduğu belirtilerek tanzim olunan 31.08.2020 tarihli fezleke ile gönderilen tahkikat evrakları, Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının, 2020/23464 soruşturmasına kaydedilmiştir.
    Cumhuriyet Başsavcılığının, terör örgütü propagandası yapmak suçundan yürütülen soruşturmada aramalara rağmen kendisine ulaşılamadığı belirtilerek şüpheli hakkında yaptığı, ifadesinin alınması ve alındıktan sonra da serbest bırakılmasına yönelik, CMK'nın 98/1 maddesince yakalama emri düzenlenmesine ilişkin 08.09.2020 tarihli talebine istinaden, Şanlıurfa 4. Sulh Ceza Hakimliğinin 09.09.2020 tarih ve 2020/3097 değişik iş sayılı kararı ile şüpheli hakkında atılı suçtan ifadesinin alınması ve alındıktan sonra da serbest bırakılmasına yönelik CMK'nın 98/1 maddesince yakalama emri çıkartılmasına karar verilmiştir.
    Cumhuriyet Başsavcılığının 10.09.2020 tarih, 2020/23464 soruşturma ve 2020/1605 birleştirme nolu kararı ile soruşturma evrakının, yakalamalı şahıslar hakkında yürütülen 2020/6296 soruşturma evrakı ile birleştirilerek, bu numara üzerinden soruşturmaya devam olunmasına, 2020/23464 soruşturma numaralı kaydın ise kapatılmasına karar verilmiştir. Süreçte, 01.10.2020 tarih, 2020/6296 soruşturma ve 2020/2637 karar sayılı ayırma kararı ile de şüpheli hakkında yürütülen soruşturma evrakının tefrik edilerek 2020/26924 soruşturma numaralı evraka kayıt edilmesine karar verilmiştir.
    Cumhuriyet Başsavcılığının 11.08.2021 tarihli müzekkeresi ile kolluğa, şüphelinin yakalanıp yakalanmadığı hakkında bilgi verilmesi, yakalanmamış ise yakalama çalışmalarına devam edilmesi, halen örgüt içerisinde bulunup bulunmadığı, herhangi bir şekilde yakalanan örgüt üyeleri tarafından teşhis edilip edilmediği, son zamanlarda Suriye ve Irak ülkelerinde yaşanan savaş nedeniyle ölüp ölmediğinin araştırılması, çatışma sonucu ölmüş ise hakkında herhangi bir teşhis işleminin olup olmadığına dair düzenlenecek evrakın gönderilmesini, yakalanırsa mevcutlu getirilmesini, yakalanamadığı takdirde üç ayda bir düzenli olarak bilgi verilmesi talimatı verilmiştir.
    Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının 17.08.2021 tarih, 2020/26924 soruşturma, 2021/9389 esas ve 2021/1670 iddianame nolu iddianamesi ile sabıka kaydı bulunmayan ve süreçte hakkında yakalama kararı çıkartılan ve infaz edilmediğinden ifadesi de alınamayan, yurt dışında ikamet ettiği belirtilen şüphelinin, terör örgütü propagandası yapmak suçundan, 3713 sayılı TMK'nın 7/2- 2 cümle, TCK'nın 43/1 ve 53/1 maddelerince cezalandırılması, Şanlıurfa Ağır Ceza Mahkemesinden istenmiştir.
    UYAP sistemi detaylı evrak işlem kütüğü bilgilerine göre 17.08.2021 tarihinde elektronik olarak imzalanan iddianame aynı tarihte Başsavcı tarafından okunmuştur.

    İddianamede özetle; savunmasının alınması için yapılan aramalarda bulunamadığı ve hakkında 09.09.2020 tarihinde yakalama emri çıkarıldığı ancak uzun süre geçmesine rağmen yakalanamadığı belirtilen şüphelinin, açık kaynak araştırmaları neticesinde facebook adlı sosyal paylaşım sitesinde "....ozdemir.9026" url adresi ile "... ..." kullanıcı adıyla açılan hesaptan, 27 eylül 2017 tarihli paylaşımında örgüt üyesi leşker kıyafetli ve silahlı örgüt militanının bulunduğu görüntüyü paylaştığı, 20 mart 2014 tarihli paylaşımında örgüt lideri Abdullah Öcalan ile YPG/PKK terör örgütlerinin flama ve sözde bayraklarının bulunduğu bez parçalı Londra Nevruz etkinliği adı altındaki görüntü ve konum paylaşarak, zincirleme şekilde atılı suçu işlediğinin iddia olunduğu belirtilmiştir.
    Şanlıurfa 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 23.08.2021 tarih ve 2021/208 iddianame değerlendirme nolu kararı ile CMK'nın 174/1-b maddesi gereğince iddianamenin iadesine, itiraz kanun yolu açık olmak üzere karar verilmiştir. İddianamenin iadesi kurumunun getiriliş amacı da belirtilerek, Yargıtay 13. Ceza Dairesinin kararına da atıfla verilen iade kararının gerekçesi özetle, ilgili kısımda şöyle belirtilmiştir;
    "...şüpheli ... hakkında 09/09/2020 yılında CMK 98. Madde uyarınca yakalama emri çıkarıldığı, o tarihten günümüze kadar şüphelinin ifadesinin alınmasına yönelik başkaca bir işlem yapılmadığı, 31/08/2020 tarihli Şanlıurfa Valiliği İl Emniyet Müdürlüğü tarafından gönderilen yazı cevabında şüphelinin adresinin ... London/Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı olduğu bildirilmesine rağmen herhangi bir istinabe işleminin yapılmadığı, şüphelinin ifadesi alınmadan, savunma hakkı verilmeksizin iddianame tanzim edildiği anlaşılmıştır.
    CMK 170/2 maddesinde "soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler" hükmüne yer verildiği, madde metninde anlaşılacağı üzere yeterli şüphe kavramına tüm deliller toplandıktan sonra başvurulabileceği, bu haliyle iddianamenin 5271 Sayılı CMK'nın 170 ve 174. Madde ile hükümlerine aykırı olarak düzenlediği anlaşılmakla;... düzenenlenen iddianamenin iadesine oy birliği ile karar verilmiştir..."
    UYAP sistemi detaylı evrak işlem kütüğü bilgilerine göre iade kararı, 26.08.2021 tarihinde imzalanmıştır.
    Cumhuriyet savcısı 26.08.2021 tarihli dilekçesi ile iade kararına yönelik mahkemesine itirazda bulunmuştur. İtiraz nedeni olarak özetle, Yargıtay 18. Ceza Dairesi ve Yargıtay 16. Ceza Dairesi kararlarına atıfla terör örgütü propagandası yapmak suçu bakımından şüphelinin ifadesinin alınmasının toplanması gereken delillerden olmadığı, şüpheli hakkında 09.09.2020 tarihinde yakalama kararı çıkarıldığı ve üzerinden makul süre geçtiği halde yakalanamadığı belirtilerek, şüphelinin ifadesinin alınmaması nedeni ile iade kararı verilemeyeceği belirtilmiştir.
    28.07.2021 tarihli, mahkeme Başkanının imzası bulunan müzekkere ile itiraz yerinde görülmediğinden, CMK'nın 268. maddesince incelenmek üzere dosya, Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.

    Cumhuriyet savcısı, Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu 14.09.2021 tarihli mütalaada özetle; itirazın reddi yönünde karar verilmesini istemiştir.
    Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.09.2021 tarih, 2021/559 D.İş sayılı kararı ile Cumhuriyet savcısının iddianamenin iadesine dair yaptığı itirazın reddine, kesin olarak, oy birliği ile karar verilmiştir. Kararın gerekçesi belirtildiği şekli ile şöyledir;
    "Dosyanın tetkikinde; Şanlıurfa Cumhuriyet Savcılığı'nın 26/08/2021 tarihli iddianamenin iadesine itiraz kararına yönelik itirazın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur."
    Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının 17.09.2021 tarihli yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden, Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin, 2021/559 D. İş. sayılı kesin kararının, itiraz dilekçesinde ileri sürülen nedenler ile birlikte ayrıca kararda herhangi bir gerekçeye yer verilmediğinden usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek, kanun yararına bozulması ihbar ve görüşünde bulunulmuştur.
    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 01.11.2021 tarih, 94660652- 105- 63-21099-2021-Kyb sayılı yazısı ile Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.09.2021 tarihli ve 2021/559 değişik iş sayılı kararının bozulması istenmiştir.
    UYAP sisteminde yer alan dokümanlarda yapılan incelemede;
    Şüphelinin yurt dışına çıkışına dair tahdit sorgulama kaydının bulunduğu, süreçte verilen talimat kapsamında tanzim olunan 04.09.2021 tarihli kolluk araştırma raporu ile de şüphelinin 24.12.2019 tarihinde İstanbul Havalimanı üzerinden yurt dışı çıkış kaydının bulunduğu ve giriş kaydının ise bulunmadığı, Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü arşiv sorgulamasında şahısla ilgili herhangi bir bilgi ve belge olmadığı, Umum İl Emniyet Müdürlükleri ile yapılan yazışmalar ve iltisaklı kurum ile yapılan şifai görüşme neticesinde şahsın örgütün dağ kadrosunda bulunup bulunmadığı, herhangi bir şekilde yakalanan örgüt üyeleri tarafından teşhis edilip edilmediği, son zamanlarda Suriye ve Irak ülkelerinde yaşanan savaş nedeniyle şahsın ölüp ölmediği ile ilgili tarafımıza ulaşan herhangi bir bilgi ve belgenin olmadığı, şahsın yakalanamadığı yakalamaya yönelik çalışmaların devam ettiği bildirilmiştir.
    17.10.2021 tarihinde şüpheli yakalanarak ifadesi alınmıştır. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Anadolu Yakalama Bürosunda, 17.10.2021 tarihinde, Cumhuriyet savcısına verdiği ifadesinde şüpheli özetle; baro tarafından müdafii görevlendirilmesini istemediğini, ... isimli olarak kullandığı Facebook hesabının bulunduğunu ve bu hesabına belirttiği mail adresinden girdiğini, daha önceden ... ... isimli bir hesabının olduğunu ve "mehmetozdemir" rumuzunu kullandığını ancak sonradan bu hesapla ilgili başkaları tarafından hesabıma girildiği bilgilerinin mesaj olarak facebook tarafından gönderilmesi üzerine hesabını kapattığını, "....ozdemir.9026" rumuzlu kullanıcı ile ilgisinin olmadığını ve gösterilen terör örgütü PKK ve YPG ile ilgili olan fotoğrafları paylaşmadığını beyanla suçlamaları kabul etmediğini beyan etmiştir.
    Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığının 30.03.2022 tarihli yazısı ile Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden, şüphelinin 17.10.2021 tarihinde

    ifadesinin alınmış olması nedeniyle iddianamenin iadesine dayanak gerekçenin ortadan kalkmış ve dosyanın tekemmül etmiş olması nedeniyle kanun yararına bozma yoluna gitmekten vazgeçilmesi gerektiği anlaşıldığından, ilgi sayılı kanun yararına bozma talebinin işlemsiz iadesi istenilmiş ise de; Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 31.03.2022 tarihli yazısı ile dosyanın değerlendirilip Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesi nedeni ile istem gereği yapılamadığından evrakın işlemsiz olarak iade edildiği bildirilmiştir.
    III-KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNE İLİŞKİN UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI:
    Terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan yürütülen soruşturmada ifadesine başvurulamadığından hakkında yakalama kararı çıkartılan şüphelinin cezalandırılması istemi ile düzenlenen iddianamenin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/1-b maddesi gereğince iade edilmesinde ve bu karara karşı yapılan itirazın reddine dair verilen kararda hukuka aykırılık bulunup bulunmadığına ilişkindir.
    IV-HUKUKSAL DEĞERLENDİRME:
    EMSAL DAİRE KARARININ UYARLAMASINDA;
    Konu ile ilgili yasal düzenlemeler şöyledir:
    5271 sayılı CMK'nın
    Kamu davasını açma görevi
    Madde 170 – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir.
    (2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler.
    (3) Görevli ve yetkili mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;
    a) Şüphelinin kimliği,
    b) Müdafii,
    c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,
    d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,
    e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,
    f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,
    g) Şikâyetin yapıldığı tarih,
    h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,
    i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
    j) Suçun delilleri,
    k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama tarihleri ile bunların süreleri,
    Gösterilir.
    (4) İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.


    (5) İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil, lehine olan hususlar da ileri sürülür.
    (6) İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.
    İddianamenin iadesi
    Madde 174 – (Değişik: 25/5/2005 - 5353/27 md.)
    (1) Mahkeme tarafından, iddianamenin ve soruşturma evrakının verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde soruşturma evresine ilişkin bütün belgeler incelendikten sonra, eksik veya hatalı noktalar belirtilmek suretiyle;
    a) 170 inci maddeye aykırı olarak düzenlenen,
    b) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Suçun sübûtuna doğrudan etki edecek mevcut bir delil toplanmadan düzenlenen,
    c) (Değişik:17/10/2019-7188/20 md.) Önödemeye veya uzlaştırmaya ya da seri muhakeme usulüne tâbi olduğu soruşturma dosyasından açıkça anlaşılan işlerde önödeme veya uzlaştırma ya da seri muhakeme usulü uygulanmaksızın düzenlenen,
    d) (Ek:17/10/2019-7188/20 md.) Soruşturma veya kovuşturma yapılması izne veya talebe bağlı olan suçlarda izin alınmaksızın veya talep olmaksızın düzenlenen,
    İddianamenin Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verilir.
    (2) Suçun hukukî nitelendirilmesi sebebiyle iddianame iade edilemez.
    (3) En geç birinci fıkrada belirtilen süre sonunda iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır.
    (4) Cumhuriyet savcısı, iddianamenin iadesi üzerine, kararda gösterilen eksiklikleri tamamladıktan ve hatalı noktaları düzelttikten sonra, kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesini gerektiren bir durumun bulunmaması halinde, yeniden iddianame düzenleyerek dosyayı mahkemeye gönderir. İlk kararda belirtilmeyen sebeplere dayanılarak yeniden iddianamenin iadesi yoluna gidilemez.
    (5) İade kararına karşı Cumhuriyet savcısı itiraz edebilir.
    Ayrıntıları, Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulunun, 06.04.2010 gün ve 76/77, 15.11.2005 gün ve 132/128, 07.04.2009 gün ve 2008/9-271-2009/2 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere kanun yararına bozmanın kesinleşen hükümde verildiği zaman yürürlükte bulunan usul ve maddi hukuka ilişkin hukuka aykırılıkların giderilmesi ile sınırlı olarak yapıldığı ve 5271 sayılı CMK'nın 266. maddesi de nazara alındığında, şüphelinin ifadesinin alınması nedeni ile iddianamenin iadesine dayanak gerekçenin ortadan kalkmış ve dosyanın tekemmül etmiş olması nedeniyle dosyanın iadesine dair istem üzerine Adalet Bakanlığınca yapılan başvurunun geri alınmaması karşısında, şüphelinin sonraki tarihte ifadesinin alınmış olması, incelemeye engel teşkil bir hal olarak değerlendirilmiştir.
    Ceza muhakemesinin amacı, maddi gerçeğin insan onuruna yaraşır biçimde araştırılıp bulunmasıdır.
    Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka

    bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır.
    CMK’nın 160/1 maddesinde yer alan “bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hal” ifadesinden de anlaşılacağı üzere belli bir suç şüphesine karşı soruşturmaya başlanılabilmesinin maddi koşulu, o suça ilişkin başlangıç şüphesinin var olmasıdır. Başlangıç şüphesi, soyut bir izlenimle değil; suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıalar ile oluşur. Cumhuriyet savcısı, başlangıç şüphesinin olup olmadığını yani, suçun işlendiği izlenimini uyandıran somut vakıaların bulunup bulunmadığını değerlendirerek soruşturmaya başlayacaktır. Kısaca, başlangıç şüphesinin bulunup bulunmadığını değerlendirme yetkisi, Cumhuriyet savcısına aittir (Veli Özbek, Nihat M. Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Ceza Muhakemesi Hukuku, Seçkin Yayınlar, Ankara, 2011, sayfa 186 ve devamı).
    Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı iddianame düzenler. "Yeterli şüphe", şüphelinin müsnet suçtan yargılanması için gerekli ve yeterli olan şüphe derecesini ifade eder. Bu şüphenin, hukuka uygun olarak elde edilmiş her türlü delile dayanması gerektiğinde kuşku yoktur. Cumhuriyet savcısı topladığı delillerin iddianame düzenlemek için yeterli olup olmadığını takdir edecek, delilleri olaylarla ilişkilendirerek yeterli şüpheyi ortaya koyacaktır. Kamu davasının açılmasında yeterli şüpheden bahsedebilmede önemli olan, suçun işlendiğine yönelik tartışılabilirlik ve mahkûmiyetin ne derecede mümkün olabilirliğidir.
    Soruşturma aşamasında toplanan deliller sonucunda yeterli şüphenin oluşmaması durumunda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesi, yargılama aşamasında hakim veya mahkemece verilen kararlar ile kanun yolu aşamalarında delillerin hukuka uygunluk denetiminin yapılacağına dair düzenlemelerin yanı sıra; iddianamenin iadesi müessesesinin de delilin denetimine olanak tanıdığının kabulü gereklidir. Ancak Anayasanın 38, 5271 sayılı CMK'nın 206/2 maddelerindeki düzenlemeler kapsamında, bu olanağın çok geniş yorumlanmaması gerektiği CMK'nın 172/1 maddesinin doğal sonucudur.
    Şüphelinin savunmasının alınmasını zorunlu kılan açık bir hükme CMK’nın 170 ve 174. maddelerinde yer verilmemiştir. Ancak bu durum her koşulda savunma alınmadan dava açılabileceği şeklinde de yorumlanmamalıdır.
    Ancak müsnet suçla ilgili olarak dava açmayı gerektiren yeterli şüphe oluşturacak somut delillerin ikame olunduğu ve fakat şüphelinin kaçması nedeni ile ifadesinin alınma imkanının bulunmadığı, hakkında çıkartılan yakalama emrinin üzerinden somut olaya özgü makul sürenin geçtiği anlaşılan durumlarda, özellikle "yargılamanın makul sürede tamamlanması" ilkesi kapsamında ikame olunan delillerin mahkemece de toplanmasını teminen iddianame düzenlenmesinin gerekebileceği de gözetilmelidir.
    Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, tanzim edilen açık kaynak araştırma raporu ile tespiti ve incelemesi yapılan hesapta paylaşılan kişisel bilgilere istinaden polnet sisteminden yapılan sorgulamada kimlik ve adres bilgilerinin tespiti
    ile hesabın gerçek kullanıcısı olduğu ve atılı suça konu paylaşımlarda bulunduğu değerlendirmesinde bulunulan, profilinde fotoğraflarını ve kişisel bilgilerini paylaştığı görülen, gerek süreçte tanzim edilen tutanaklarda gerekse UYAP sisteminde yer alan kayıtlarda yurt dışında belirtilen adreste ikamet ettiği belirlenen, temin edilemediğinden atılı suçtan ifadesinin alınmasına yönelik 09.09.2020 tarihinde hakkında çıkartılan yakalama kararı infaz edilemediğinden de ifadesi alınamayan ve bu yönde bir işleme de tevessül edilmeden cezalandırılması istemi ile hakkında 17.08.2021 tarihli iddianame düzenlenen şüphelinin, atılı suçu işlediğine yönelik yeterli şüphe oluştuğuna dair Cumhuriyet savcısınca yapılan değerlendirmede hukuka aykırılık görülmediğinden ve de 17.10.2021 tarihinde yakalanarak ifadesinin alınması aksi halde dahi paylaşılan fotoğrafının ve nüfus kaydını da adı geçen akrabalarının isimleri ile uyumlu şahıslar tarafından yapılan yorumlarının yer aldığı hesaba ekli kişilerin tespiti ile bilgilerine başvurulması veya "Ceza İşlerinde Karşılıklı Adli Yardım Avrupa Sözleşmesi" ve 6706 sayılı Kanun hükümleri kapsamında istinabesi sureti ile araştırma yapılmasının kovuşturmada aşamasında da mümkün olması karşısında, yakalama emrinin ifası makul süre beklenildikten sonra müsnet suçun nitelik ve mahiyetine göre iddianame düzenlenmesinde hukuka aykırılık bulunmadığından istemin kabulüne karar verilmiştir.
    V-SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
    Kanun yararına bozma talebine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Şanlıurfa 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 14.09.2021 tarihli ve 2021/559 değişik iş sayılı kararının CMK'nın 309/4-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde icrasına, dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 01.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara