Esas No: 2011/12170
Karar No: 2011/13780
Karar Tarihi: 27.12.2011
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/12170 Esas 2011/13780 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacılar, davalıların maliki oldukları konutların bitişiğinde olan taşınmaza müdahale ettikleri için yıkım ve ecrimisil istemişlerdir. Mahkeme, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne; karşı davanın reddine karar vermiştir. Ancak, mahkemenin verdiği kararın bazı hükümleri yanlıştır ve 6100 Sayılı Yasa'nın 125. maddesi gözetilerek yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir. Davalı N.E. dışındaki tarafların temyiz itirazları yerindedir ve hüküm BOZULMASINA karar verilmiştir. Bu kararda Borçlar Kanunu'nun 299. ve 304. maddeleri ile HMK'nın 125. maddesi önemli rol oynamaktadır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : GÖLBAŞI(ANKARA) ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/06/2010
NUMARASI : 2007/917-2010/342
Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları N. Ö. adına kayıtlı 217 ada 11 parsel sayılı taşınmazın davalıların maliki oldukları konutların bitişiğinde olup, davalıların taşınmaz üzerine göl, havuz, amfi, sosyal tesis, trafo binası vb. Tesisler inşa etmek suretiyle müdahale ettiklerini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteminde bulunmuşlardır.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunarak karşı davalarında muhtesatın değeri ile ayrıca yıkımdan kaynaklanan doğacak zararlarına yönelik olarak maddi tazminatın hüküm altına alınarak hapis hakkı tanınmasına karar verilmesini istemişler, diğer davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle elatmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne; ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne; karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili ve bir kısım davalılar ile karşı davacılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, el atmanın önlenmesi,yıkım ve ecrimisil; karşı dava tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 7477 m2 miktarlı 217 ada 11 parsel sayılılı taşınmazın davacıların miras bırakanı N. Ö. adına kayıtlı olduğu, anılan taşınmazda yargılama devam ederken imar uygulaması yapılarak yeni imar parsellerinin oluştuğu ve tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır. Anılan uygulama sonucu 2370 m2 miktarlı 115/20 ada 1 sayılı imar parseli yine davacılar adına; 17277 m² miktarlı 115208 ada 1 sayılı imar parseli ise dava dışı kişiler adına kayıtlanmıştır.
Öte yandan, davalılardan N. E. tarafından kararın temyiz edildiği, Mahkemece anılan davalıya nispi temyiz harcının tamamlanması amacıyla çıkartılan ve ihtar içeren davatiyeye rağmen anılan davalının nispi temyiz harcını süresi içerisinde yatırmadığı anlaşıldığından davalı N. E."in temyiz dilekçesinin reddine karar verilerek diğer tarafların temyiz itirazları incelendi;
Bilindiği üzere, dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği,hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur.Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 1086 Sayılı HUMK.nun l86.maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir.Söz konusu madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir. Nevarki; 01.11.2011 tarihinde yürülüğe giren 6100 Sayılı HMK"nun 125. maddesi hükmü; “(1) Davanın açılmasından sonra, davalı taraf, dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse, davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir:
a) İsterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde davacı davayı kazanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur.
b) İsterse, davasını devreden taraf hakkında tazminat davasına dönüştürür.
(2) Davanın açılmasından sonra, dava konusu davacı tarafından devredilecek olursa, devralmış olan kişi, görülmekte olan davada davacı yerine geçer ve dava kaldığı yerden itibaren devam eder” şeklinde düzenlemeler getirmiştir.
O halde, mahkemece yerinde yeniden uygulama yapılarak 11 kadastral parselin imar şuyulandırmasından sonra nereye diğer bir deyişle hangi imar parsellerine ve bu parsellerin hangi bölümlerine isabet ettiğinin duraksanmayacak biçimde belirlenmesi, tamamının ya da bir kısmının 115208 ada 1 parselde kaldığının saptanması durumunda yukarıda sözü edilen HMK"nun 125. maddesi hükmünün somut olayda uygulanabilirliğinin değerlendirilmesi, sonucuna göre işlem yapılması zorunludur.
Diğer taraftan, davalıların çekişme konusu taşınmazı uzun süredir kullandıkları dosya kapsamı ile sabittir. Davacılar bu süre içerisinde davalı tarafa bir ihtar veya uyarı yapmış değillerdir. Öyle ise taraflar arasında Borçlar Kanunu"nun 299. maddesi hükmü uyarınca ariyet sözleşmesinin yapıldığının kabulü gerekir. Süresiz olan bu kullanıma ses çıkartılmamış olması sebebiyle ayın yasanın 304. maddesi hükmü uyarınca dava açılmakla ariyete son verildiği düşünülmelidir. O halde dava tarihinden önceki dönem için davalıların fuzuli şağil sayılamayacağı gözetilerek ecrimisil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması da doğru değilidir.
Hal böyle olunca, 6100 Sayılı HMK"nun 125. maddesinin de gözetilerek bir karar verilmesi gerekeceği açıktır.
Davalı N. E. dışındaki tarafların bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.