Taraflar arasında birleştirilerek görülen davada;
Davacılar, 602 ada 27 parsel sayılı taşınmazın paydaşı olduklarını,28.12.1972 tarihinde yapılan satış işleminde E.H.’nun 5326/37920 payından 200/37920 payını satmasına rağmen hataen paydaların 18960 yazılarak paylarının iki katına çıkarılmış ve bu şekilde satışlar ve intikallerin yapılmış olduğunu,bu durumun imar uygulaması sırasında ortaya çıktığını,Türk Medeni Kanununun 917. (4721 Sayılı T.M.K.nun 1007.) maddesi gereğince Hazinenin de sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek, hazinenin ve tapu kaydı iki katına çıkmış olan davalıların tapularının iptali ile kendi hisselerine eklenmek suretiyle zararın giderilmesi isteğinde bulunmuşlardır.
Bir kısım davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece “.....Eksiğin tamamlanması yolu ile getirtilen kayıt ve belgelerden çekişme konusu 27 parselin imar uygulamasına tabi tutulduğu ve bu uygulama ile yeni imar parsellerinin ve yeni hak durumunun ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Çekişmeli imar parsellerinin dayanağını oluşturan idari işlem halen ayaktadır. Buna ilişkin encümen kararının dava konusu edildiği yada idari yargı yerinde iptal edildiği yolunda bir bilgi dosyada mevcut değildir. İdari karar ayakta durduğu sürece, eldeki davanın dinlenme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir” gerekçesiyle bozulmuş olup, Mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece, çekişme konusu 27 nolu parselde imar uygulaması yapıldığı, imar parsellerinin dayanağını oluşturan idari işlemin iptal edilmediği sürece davanın dinlenme olanağının bulunmadığı ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmuş, mahkeme bozma doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, 27 nolu parselin bir bölümünün imar uygulamasına tabi tutulduğu, diğer bölümünün ise varlığını koruduğu anlaşılmaktadır. Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak doğacağında kuşku yoktur. Ne var ki, Daire bozma kararının maddi hataya dayalı bulunduğu, maddi hataya dayalı bozma ilamına uyulmuş olmasının da usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil edeceği tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, işin esası hakkında bir karar verilmesi için karar bozulmalıdır. Davacıların temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü ( 6100 Sayılı HMK"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla) 1086 Sayılı HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.