Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 35 parsel sayılı taşınmazda 159/1539 pay oranında malik olduğunu, taşınmazın Narlı Belediyesince imar uygulamasına tabi tutularak tamamının tapusunun iptal edildiğini, oysa taksim sonucu kendisine bırakılan 5 dekarlık bölümün imar uygulaması dışında bırakıldığını ileri sürerek, imar uygulaması dışında kalan bölümün tapu kaydının yeniden oluşturulmasını ve kaydın tashihi isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece “.... öncelikle Belediyenin davada yer almasının sağlanması,ondan sonra üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla 35 nolu parselin kapsamının plan ve haritasına göre zemindeki yerinin keşfen belirlenmesi, sonra ifraz parsellerinin ve özellikle 439,440,441,442 sayılı imar parsellerinin ana parsel içinde nereye ait olduğunun saptanması daha sonra çekişmeli bölümün imar parselleri içinde kalıp kalmadığının bu parselin dışında fakat ana parsel içinde kaldığının anlaşılması durumunda 35 parselin tümünün imara tabi tutulduğu belediyece bildirildiği gözetilerek bu çelişkinin açığa kavuşturulması ve çekişmeli bölümün hangi sebeple imar dışı bırakıldığının üzerinde durulması gerekirken”gerekçesiyle bozulmuş olup, Mahkemece bozmaya uyularak davanın KABULÜNE karar verilmiştir.
Karar, davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Davacılar, paydaşı oldukları 35 parsel sayılı taşınmazın kısmen imara tabi tutularak 439,440,441 ve 442 sayılı parsellerin oluşturulduğunu, taşınmazın güneyinde yer alan çekişmeli bölüm hakkında imar işlemi yapılmadığı halde sanki taşınmazın tamamı imar uygulamasına tabi tutulmuş gibi kaydının kapatıldığını ileri sürerek yeniden payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, TMK"nun 999 maddesinin 2. fıkrasında tapuya kayıtlı bir taşınmaz kayda tabi olmayan bir taşınmaza dönüşürse tapu sicilinden çıkartılır denilmekte ise de, olayda böyle bir durum söz konusu değildir. Yapılan yargılama ve uygulama ile gerçekten çekişmeli yerin imar uygulaması sırasında 35 sayılı kadastro parselinin imar dışı kalan bölümü olduğu saptanmıştır. Ancak, taşınmaz öncesinde paylı mülkiyet üzere tapuda kayıtlıdır. Her ne kadar paydaşlar taşınmazın korunmasına yönelik işlemler yapabilir ve dava açabilirler ise de, bu olanak tapu iptal ve tescil davalarında söz konusu değildir. Zira böylesi bir davada mülkiyet söz konusu olduğundan paydaşların diğer paydaşları temsil etmesine yasal olanak yoktur.
Öte yandan, davacıların payı oranında davanın kabulü, bir kısım payların sicil dışı kalmasına yol açar ki, bu da dolu pafta sistemi ve doğru sicil ilkesi ile bağdaşmaz. O halde tüm paydaşlar yönünden zorunlu dava arkadaşlığı vardır.
Hal böyle olunca, 35 nolu parselin diğer paydaşlarının davada yer almalarının sağlanması ondan sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davalıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine uyarınca) 1086 Sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.