Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, 7195 ada 1 parsel sayılı taşınmazın muhtelif tarihlerde yapılan satış vaadi sözleşmesi gereğince davacılara satılıp, zilyetliğinin teslim edildiğini, bilahare tapunun devredildiğini ancak davalıların bina ve ahır yapmak suretiyle taşınmazı işgal ettiklerini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerinde bulunmuşlar, bilahare davalılardan Z., N.ve F. hakkındaki davalarından feragat etmişlerdir.
Davalı F., davanın reddini savunmuş, karşı davasında temliken tescil olmadığı takdirde muhtesat bedelinin tahsili isteğinde bulunmuş, davalı İ.davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalılardan İ.’ın taşınmazı haksız olarak işgal ettiği gerekçesiyle elatmasının önlenmesine, bilirkişi raporunda belirtilen muhtesatların yıkımına, ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne, davalılardan K.aleyhine açılan davanın açılmamış sayılmasına, davalılardan Z. N. F. aleyhine açılan dava ile karşı davacı F.tarafından açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı İrfan tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım, eski hale getirme ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Eksiğin tamamlanması için getirtilen kayıtlardan, elatıldığı iddia edilen çekişme konusu 7195 ada 1 parsel numaralı taşınmazn, karardan sonra 22 Eylül 2011 tarihinde 1 / 2 payının C. ve A. T.K.’lara satıldığı ve mülkiyetlerinin devredildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş, 1086 sayılı HUMK."nun l86. ve 6100 sayılı Yasanın 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. 186.madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Ancak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının 125.maddesi, 1086 sayılı Yasanın 186.maddesinden farklı olarak dava konusunun davacı tarafından üçüncü kişiye devredilmesi halinde devralan kişinin hukuk gereği davacı sıfatı ve buna bağlı olarak dava takip yetkisi kazanacağı ve davanın yeni davacı ile süreceği esasını getirmiştir.
Bu usul kuralının kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
Hal böyle olunca, somut olayın özelliğine göre taşınmaz sicil kaydı kendisine devredilen C.K. ve A. T. K.’a tebligat yapılarak onların huzuru ile davanın görülmesi ondan sonra iddia ve savunma doğrultusunda delillerinin toplanarak bir hüküm kurulması için karar bozulmalıdır.
Davalının, bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK."un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.