Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/14594 Esas 2011/13731 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/14594
Karar No: 2011/13731
Karar Tarihi: 27.12.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/14594 Esas 2011/13731 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2011/14594 E.  ,  2011/13731 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : SİNCAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 03/06/2010
    NUMARASI : 2008/371-2010/242

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı,1497 parsel sayılı taşınmazı malikin vekili olan davalı E.’den satın aldığını, ancak daha sonra kayıt maliki E.’un taşınmazın satışı için vekaletname vermediğini ileri sürerek, aleyhine açtığı tapu iptal tescil davası sonucu tapunun iptaline karar verildiğini, verilen kararın derecattan geçerek kesinleştiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 20.000.-TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili isteğinde bulunmuştur.
    Davalılardan Hazine vekili ve M. E. vekili, davanın reddini savunmuşlar, diğer davalılar davaya karşı beyanda bulunmamışlardır. 
    Mahkemece, TMK’nun 1007. maddesi gereğince Tapu Sicilinin tutulmasından doğan zararlardan hazinenin sorumlu olduğu gerekçesiyle davalı hazine yönünden davanın kısmen kabulüne, diğer davalılar bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Karar, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi  raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
     Dava, tapuda sahte vekaletname ile işlem yapılmasından kaynaklanan zararın tazminine ilişkindir. Mahkemece hazine yönünden davanın kısmen kabulüne diğer davalılar bakımından davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden toplanan delillerden, 1497 parsel sayılı taşınmazın Ankara 15.  Noterliğinde düzenlenen 24.10.2005 gün 29732 sayılı vekaletname gereğince taşınmaz maliki E.G.’e vekaleten davalılardan E. D. tarafından 12.12.2005 gün 24282 yevmiye sayılı akitle üzerinde bulunan 20000 lira ipotekle birlikte 25000 lira bedelle eldeki davanın davacısı M. satıldığı anlaşılmaktadır. Sincan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.06.2007 gün 2006/24 Esas, 2007/265 sayılı kararı ile asıl malik E. tarafından dava konusu taşınmazın sahte vekaletname kullanılmak suretiyle taşınmazın satışının gerçekleştirildiği iddiasıyla eldeki davanın davacısı aleyhine açtığı tapu iptal tescil davasında satışta kullanılan vekaletnamenin sahte olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, kararın derecattan geçerek 21.04.2008 tarihinde kesinleştiği, ilamın tapu sicilinde infaz edilerek taşınmazın asıl maliki adına sicil kaydının oluştuğu görülmektedir.
    Davacı sahte vekaletname ile kendisine tapuda satılan taşınmazın gerçek malikinin açtığı tapu iptali ve tescil davasını kazanması sonucu elinden çıktığını, zarara uğradığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır. Davacı yargılama esnasında davalılardan noter M.E. Ü.,emlakçı K. T.ile vekil E. D. hakkındaki davalarını takip etmeyeceklerini beyan etmiştir.
    Somut olayda, Sincan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01.06.2007 gün 2006/24 Esas, 2007/265 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucu satışta kullanılan vekaletnamedeki imzanın davacıya ait olmadığı, ayrıca vekaletname tanzimi sırasında Noter’e ibraz edilen nüfus cüzdanının da sahte olduğu sabittir.
    Hemen belirtilmelidir ki, davalı Hazinenin sorumluluğu Medeni Kanun’un 1007. maddesi gereğince kusursuz sorumluluktur. Diğer bir anlatımla zarar gören; davalının kusurunu kanıtlamak zorunda değil ise de, davalı kusurunun bulunmadığı savunmasının ötesinde uygun illiyet bağının kesildiğini kanıtlamak durumundadır. Kusursuz sorumlulukta illiyet bağının kesilebilmesi için zarar görenin ağır kusurunun olması veya üçüncü bir kişinin illiyet bağını kesebilecek nitelikte ağır kusurunun olması veya zararlandırıcı sonucun meydana gelmesinde öngörülmeyen bir halin bulunması gerekmektedir. Somut olayda sahte nüfus cüzdanını kullanarak, sahte vekaletname çıkaran üçüncü kişinin bu eylemi ile illiyet bağı kesilmiştir. Kaldı ki, davacı somut olayda işlemlerde dahli olanlar hakkındaki davanın takibinden sarfınazar etmiştir.
    Öyleyse, buna göre davalı hazine hakkındaki davanın reddi gerekirken yerel mahkemece Hazinenin sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, karar bu nedenle bozulmalıdır.
    Hal böyle olunca, davalı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Hemen Ara