Taraflar arasında görülen davada;
Asıl ve birleşen davada, davacı; kayden maliki olduğu 326 ada, 22 parsel sayılı taşınmaza, komşu 6 parsel sayılı taşınmazdaki binanın taşkın olduğunu ileri sürüp, tecavüzlü kısmın ifrazının ve ifrazdan sonra kalan bölümde inşaat yapılmasının imar mevzuatına göre mümkün olması halinde muhik tazminat karşılığında ifrazı ile 6 parselle tevhidine aksi halde tecavüzlü muhdesatın yıkımına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, kat mülkiyeti kurulu 6 parsel sayılı taşınmazın sınırlarının 13/10/1993 tarihli imar uygulaması ile belirlendiğini, 17/01/1995 tarihinde ise yapı kullanma izin belgesi alındığını, çekişmeli binanın zemin+15 normal kattan ve 90 bağımsız bölümden oluşan bir yapı olduğunu, tapu kaydına dayalı bağımsız bölüm aldıklarını, davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğini, kendilerine husumet yöneltilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece; davanın kabulüne, 22 parselden 10.70 m²’lik kısmın ifrazı ile 6 parselle tevhidine, 7.490,00.-TL tazminatın asıl davanın davalılarından 12/12/2007 tarihinden, birleşen davanın davalılardan ise 22/02/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hâkimiraporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, taşkın inşaat nedeniyle muhik tazminat karşılığı iptal tescil olmadığı takdirde yıkım isteklerine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden ve kadastral yöntemlere uygun biçimde yapılan ölçüm sonucu; düzenlenen bilirkişi rapor ve krokisinden davalı tarafın kayden maliki olduğu 6 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki yapının davacıya ait 22 parsel sayılı taşınmaza 10.20 m2’lik kısmının taşkın olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece taşkın kısmın davacı parselinden ifrazı ile bedeli karşılığında davalı yana ait çaplı taşınmazla tevhidine ilişkin karar verilmiş, hüküm davacı tarafından tazminat bedeline hasren temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere, yerin mülkiyetinin taşkın yapı sahibine devredilebilmesi ve onun adına tescil olunabilmesi için yasada öngörülen öteki koşulların yanında bu bölümün ifrazının İmar Yasası uyarınca da mümkün olması gerekir. İmar Yasası kamu yararı ( kamu düzeni ) düşüncesiyle kabul edilmiş olan ve özellikle tarafların arzu ve rızası ile bertaraf edilmeyecek hükümler içeren bir yasadır. Bu niteliği ile ifraz hususunun davanın her aşamasında resen nazara alınması ve belediye encümen kararına dayalı olarak soruşturulup araştırılması zorunludur.
Somut olaya gelince, davacıya ait çekişmeli 22 parsel sayılı taşınmaza taşkın 10.20 metrekarelik bölümün davalı yana ait 6 parsel sayılı taşınmaza eklenmesinde sakınca bulunmadığına ilişkin 03.05.2010 tarihli İmar ve Şehircilik Müdürlüğü Belediye Başkan Yardımcısı imzalı cevabi yazılarında, “ifraz ve birleştirme işleminin encümen kararına dayanıp dayanmadığı” belirtilmemiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 15.maddesi hükmü gereğince ifraz veya tevhit işlemlerinin yapılabilmesinde karar mercii olarak görev 5393 Sayılı Yasanın 34.maddesine göre Belediye Encümenine aittir.
Hal böyle olunca, ifraz ve birleştirme işleminin Belediye Encümen Kararına dayalı olarak olanaklı olup olmadığı hususunun açıkça netleştirilmesi ondan sonra bir hüküm kurulması gerekirken değinilen yön üzerinde durulmaksızın yazılı olduğu biçimde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 27.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.