Esas No: 2015/5856
Karar No: 2015/13345
Karar Tarihi: 14.12.2015
Yargıtay 18. Ceza Dairesi 2015/5856 Esas 2015/13345 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
Hakaret suçundan yapılan soruşturma evresi sonucunda, Gazipaşa Cumhuriyet Başsavcılığı"nca verilen 15/11/2013 tarihli ve 2013/1575 soruşturma, 2013/834 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin, mercii Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 31/12/2013 tarihli ve 2013/1883 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18/04/2014 gün ve 132996 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, Gazipaşa Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/346 esası üzerinden yürütülen tapu iptal ve tescil davasında davalılar vekili olarak görev yapan müşteki avukatın, 24/09/2013 tarihli oturumda, hâkimin sorması üzerine bilirkişi raporuna karşı diyeceklerini söylediği, bu kez hâkimin davacı asile diyeceklerini sorması üzerine, "dilekçemde belirttiğim hususları aynen tekrar ederim, bedel ödeyerek davalıya ait yerden geçit hakkı istemiyorum. Avukat bey yalancıdır" şeklindeki sözlerle savunma sınırlarını aşarak müşteki avukata hakaret ettiği yönündeki şikayet üzerine, Gazipaşa Cumhuriyet Başsavcılığınca, yeniden keşif yapılması ile ilgili olarak yaşanan tartışma esnasında, müştekinin şüpheliye hitaben, "sen bana yalancı mı diyorsun?" şeklindeki sorusuna cevaben şüphelinin, "evet yalan söylüyorsun" demesi üzerine, müştekinin talebi doğrultusunda şüphelinin beyanının tutanaklara "avukat bey yalancıdır dedi" şeklinde geçtiği kabulüyle, suça konu sözlerin savunma sınırları içerisinde kaldığı, mağdurun aşırı duyarlılık ve alınganlık göstermiş olmasının sözlere tahkir niteliği kazandırmayacağı, suçun unsurunu başlı başına oluşturmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de, 24/09/2013 tarihli duruşma tutanağının aksi ispat edilinceye kadar geçerli olduğu, kaldı ki şüphelinin 15/11/2013 tarihli Gazipaşa Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazdığı dilekçede, yaşlı olduğundan ve tansiyonu çıktığından dolayı farkında olmadan yalancısın dediğini, bilerek ve isteyerek yapmadığını beyan etmiş olması karşısında, mevcut delillerin takdir ve değerlendirilmesinin mahkemesine ait olmak üzere şüpheli hakkında kamu davası açılması gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
I-Olay:
Müşteki avukata yönelik hakaret suçundan yapılan soruşturma sonucunda, Gazipaşa Cumhuriyet Başsavcılığı"nca, duruşmada karşı tarafın avukatına karşı davacı asilin söylediği sözlerin TCK"nın 128. maddesi kapsamında kaldığı ve tahkir kastı bulunmadığı gerekçesiyle takipsizlik kararı verildiği, müştekinin karara süresinde itirazı üzerine, mercii Manavgat 2. Ağır Ceza Mahkemesi"nce itirazın reddine karar verildiği, kesin olan bu karara karşı müştekinin müracaatı üzerine, kanun yararına bozma talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır.
II- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:
Kovuşturmaya yer olmadığına dair karara müşteki tarafından takipsizlik kararının hatalı olduğu gerekçesiyle yapılan itirazın reddine dair mercii kararının, hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
III- Hukuksal Değerlendirme:
CMK"nın 160/1. maddesinde, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 160/2. maddesinde "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür."" 170. maddesinin 2. fıkrasında, "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler. 172. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir."" hükümleri düzenlenmiştir.
Kovuşturmaya yer olmadığına dair kararı itiraz üzerine inceleyen mahkeme, kamu davası açılması için yeterli delil bulunmaması durumunda itirazın reddine, yeterli delil bulunması durumunda itirazın kabulüne veya eksik soruşturma nedeniyle soruşturmanın genişletilmesine karar verebilecektir.
Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.
Öte yandan kendilerine belirli idari yetkiler verilmiş görevlilerin, sözlerine ve eylemlerine getirilen eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiği AİHM içtihatlarında kabul edilmektedir. AİHM, kamu görevlilerine karşı yapılmış hakaret içerikli ifadelerle ilgili bir başvuruda, başvuruya konu sözlerin, kamuoyunun söz konusu görevlinin performansına duyduğu güveni ortadan kaldırmaya yönelik gerçek bir tehlike meydana getirip getirmediğini incelemektedir.
Yargılamaya konu somut olayda; sanığın davacı olarak yer aldığı tapu iptali ve tescil davasının Gazipaşa Sulh Hukuk Mahkemesi"nde görülen duruşması sırasında, davalılar vekili olan müşteki avukatın bilirkişi raporuna karşı beyanlarını ifade etmesi üzerine, mahkemeden söz hakkı alan sanığın “bedel ödeyerek davalıya ait yerden geçit hakkı istemiyorum, avukat bey yalancıdır” dediği, bunun üzerine davalı vekili müştekinin “sen bana yalancı mı diyorsun” sözüne karşılık “evet yalan söylüyorsun” şeklindeki sözlerinin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, TCK"nın 128. maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı, ağır eleştiri niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, hakaret suçunun unsurlarının somut olayda oluşmadığı anlaşıldığından, takipsizlik kararı yerinde olup, mercii tarafından verilen itirazın reddi kararı da yerinde görüldüğünden, kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.
IV- Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK"nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 14.12.2015 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.