Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, kayden maliki olduğu 6697 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan 3 katlı binadan davalının mahkeme kararı ile uzaklaştırılmasına karar verildiği halde davalının işgalinin devam ettiğini ileri sürerek elatmasının önlenmesi ve 6.500.-YTL ecrimisilin tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, çekişmeli taşınmazın evlilik birliği içinde edinilen mallardan olduğunu,
binanın kendisi tarafından yaptırıldığını, davacının ev hanımı olduğunu, haksız kullanımın bulunmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur.
Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, dairece; “hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan soruşturma sonucu dava konusu 3 parsel sayılı taşınmazdaki 3 katlı binanın aile konutu olarak davalı tarafından tasarruf edilen orta kattaki bağımsız bölüm yönünden elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğinin reddedilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının, anılan bağımsız bölüme yönelik temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Ancak, dava konusu binanın giriş ve üst katındaki iki ayrı bağımsız bölüm yönünden de bozma ilamına uyularak mahallinde tanıklar dinlenmiş dava reddedilmişse de; mahkemece davanın red gerekçesinin hukuki dayanağının kararda açıklanmaması doğru olmadığı gibi keşif mahallinde dinlenen tanıklardan biri "... binanın ana giriş kapısının anahtarının davalı tarafından kendisine verilerek, giriş ve üst katı kiralamak isteyen olursa kira gelirini davacı eşine vereceği" yönündeki beyanı ve tarafların halen boşanmış oldukları bir bütün halinde değerlendirildiğinde, dava konusu bağımsız bölümlerde kiracı olmayıp, boş olmasına karşın halen davalı tarafından, kayıt malikine karşı muaraza yaratıldığı izlenimi edinilmektedir. Hal böyle olunca; çekişmeli taşınmazdaki giriş ve üst kattaki bağımsız bölümler yönünden, davalının, davacının tasarrufuna engel olup, olmadığının duraksamaya yer vermeyecek biçimde açıklıkla saptanması, ondan sonra hukuki gerekçesi de yazılmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik tahkikatla yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir” gerekçesiyle bozulması üzerine bozma ilamına uyularak mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve ecrimisil isteğine ilişkin olup, hükmüne uyulan bozma ilamı sonrasında davanın reddine karar verilmiştir.
Ne var ki, hükmüne uyulan bozma ilamında duraksamaya yer bırakmayacak şekilde mahkemece yapılacak işler açıkça belirtilmiş olduğu halde bozma gereği yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.
Oysa, dosya içeriği ve tüm delillerden; davalının çekişmeli yeri kullandığı, ancak yargılama aşamasında kullanımına son verdiği sabit olduğu halde davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.
Hal böyle olunca; yargılama aşamasında davalının dava konusu taşınmaza elatmasına son verdiğine göre elatma olgusu konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ile ayrıca, dava tarihine kadar aile konutu dışındaki yerler bakımından belirlenen ecrimisile karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
Davacının bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün(6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.