Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/11367 Esas 2011/13447 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/11367
Karar No: 2011/13447
Karar Tarihi: 22.12.2011

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2011/11367 Esas 2011/13447 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, 570 parseldeki 15 ve 16 nolu dükkanlarının tahliye işlemleriyle uğraşırken, davalı tarafından haksız yere işgal edildiğini öğrendi. Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2009/61 Değişik İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporları da bunu teyit etti. Davacı elatmanın önlenmesi ve tahliyeye karar verilmesi istemiyle dava açtı. Mahkeme davacının lehine karar verdi fakat davalı temyiz etti. Paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Ancak, paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa, el atmanın önlenilmesi davası açamaz. Özel bir parselasyon planı ya da harici/fiili taksim yoksa uyuşmazlık, müşterek mülkiyet hükümleri çerçevesinde çözülür. Kanun maddeleri: M.K.'nun 706, B.K.'nun 213, T.K.'nun 26, M.K.'nun 2.
1. Hukuk Dairesi         2011/11367 E.  ,  2011/13447 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BEYKOZ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 21/06/2011
    NUMARASI : 2010/249-2011/195

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, 570 parselde yer alan, 2005 yılından beri maliki olduğu 15 ve 16 nolu dükkanlarının tahliye işlemleri ile uğraşırken, anılan dükkanların bir kısmının suntalarla bölünerek   davalı tarafından haksız yere işgal edildiğini öğrendiğini, bu durumun Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/61 Değişik İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporları ile de tespit edildiğini ileri sürerek, elatmanın önlenmesi ile tahliyeye karar verilmesini  istemiştir.
    Davalı,  çekişme konusu parselde kendisinin de paydaş olduğunu, hissesine karşılık dava konusu yerin satıldığını, iddiaların doğru olmadığını  belirterek, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacıya ait çekişme konusu dükkanlara, davalının haklı ve geçerli bir nedeni olmadan elattığı  gerekçesi ile  davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Karar, davalı  tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü.
     Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine  ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden;  çekişme konusu 570  parselde kayıtlı müfrez arsa vasıflı taşınmazın  paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, tarafların ve dava dışı kişilerin taşınmazda paydaş bulundukları, davacının; anılan parselde bulunan  binada yeralan 15 ve 16 nolu dükkanların maliki olduğu halde, davalının bu dükkanların bir kısmını suntalarla bölerek ayrı bir bağımsız bölüm gibi kullanmak suretiyle yerini işgal ettiğini, bu hususun Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/61 Değişik İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporları ile de sabit olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığı, davalının da; taşınmazda bulunan payına karşılık çekişme konusu yeri kullandığını belirterek davanın reddini savunduğu anlaşılmaktadır. 
    Bilindiği üzere, paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine el atmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa, açacağı el atmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu el atmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.   Öte yandan, yurdumuzda sosyo-ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere yönelen aşırı akım ve nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle oluşan hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler kurulduğu bir gerçektir. M.K."nun 706, B.K."nun 213, T.K."nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz ise de, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şüyuun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması "ahde vefa" kuralının yanında M.K."nun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde pekçok kimse zarar görecek, toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. 
    O halde, paydaşlar arasındaki el atmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planı olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, M.K."nun müşterek mülkiyet hükümleri çerçevesinde çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; çekişme konusu parsel üzerinde 2 bodrum kat, bir zemin kat, bu zemin katla bağlantılı asma kat, 6 normal kat ve bir çatı katlı binanın bulunduğunun belirlendiği, ancak kat irtifakı ve kat mülkiyetine geçilmeyen  taşınmazla ilgili  olarak paydaşlar arasında özel bir parselasyon planının bulunup bulunmadığı veya fiili kullanım biçiminin oluşup oluşmadığının açıkça saptanmadığı  görülmektedir.
    Hal böyle olunca; yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, paydaşlar arasında tüm paydaşları bağlayan özel bir parselasyon ya da kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise dava konusu yerlerin hangi paydaşın payına özgülendiğinin açıklığa kavuşturulması, aksi takdirde davacı yönünden intifadan men olgusu gerçekleşip gerçekleşmediğinin saptanması tarafların bu yönlere ilişkin tüm delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken  noksan soruşturmayla yetinilerek karar verilmiş olması  doğru değildir.
    Kabule göre de; Beykoz Sulh Hukuk Mahkemesi"nin 2009/61 Değişik İş sayılı tespit dosyasında, davalının taraf olarak gösterilmediği ve tespit neticesinde alınan bilirkişi raporları da davalı tarafa tebliğ edilmediği halde, tespit dosyasından  alınan bilirkişi raporu ile yetinilerek hüküm kurulmuş olması da  isabetsizdir.
    Davalının, belirtilen sebeplerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün 12.01.2011 tarihinde kabul edilen ve 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Hemen Ara