Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, bahçe niteliğinde olup üzerinde 4 katlı ev bulunan 52 parsel sayılı taşınmazdaki hissesini, dava dışı H. M."tan satın aldığını, taşınmazın eski paydaşlarından olan davalı E. ile onun akrabaları olan diğer davalıların haksız yere taşınmazı işgal ettiklerini, ihtar çektiği halde sonuç alamadığını ileri sürerek, elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında davalı Ö. yönünden davasından feragat ettiğini bildirmiştir.
Davalı E., çekişme konusu evi kendisinin yaptığını belirterek, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar savunma getirmemişlerdir.
Mahkemece, vaki feragat sebebi ile davalı Ö. yönünden davanın reddine, davacının kayden paydaş olduğu çekişme konusu taşınmaza diğer davalıların haklı ve geçerli bir nedenleri olmadan elattıkları gerekçesi ile onlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalılar E., T. ve A. E. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 52 parselde kayıtlı bahçe vasıflı taşınmazın 145/896 payının davacı adına kayıtlı olduğu, davacının, anılan taşınmaz üzerinde yeralan 4 katlı binayı H.M. isimli şahıstan satın aldığını, taşınmazın önceki maliklerinden olan davalı E. ile onun akrabaları olan diğer davalıların haksız yere binayı işgal ettiklerini, ihtar çektiği halde sonuç alamadığını ileri sürerek elatma istekli eldeki davayı açtığı, yargılama sırasında, davalı Ö. yönünden davasından feragat ettiği, davalılardan yalnızca E."in çekişme konusu evi kendisinin yaptırdığı yönünde savunma getirdiği anlaşılmaktadır.
Kararı temyiz eden davalılar tarafından ibraz edilen tapu kayıtlarından; davacının taşınmazdaki payını karar tarihinden önce 25.05.2011 tarihinde dava dışı F. A."a satış suretiyle temlik ederek taşınmazla ilgisinin kalmadığı görülmektedir.
Bilindiği üzere; dava açıldıktan sonrada sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanında doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş 1086 sayılı HUMK."nun l86. ve 6100 sayılı Yasanın 125. maddesinde dava konusunun taraflarca üçüncü kişiye devir ve temliki halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. 186.madde hükmüne göre iki taraftan biri dava konusunu (müddeabihi) bir başkasına temlik ettiği takdirde diğer taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse temlik eden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına temlik eden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Ancak; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasasının 125. maddesi, 1086 sayılı Yasanın 186. maddesinden farklı olarak dava konusunun davacı tarafından üçüncü kişiye devredilmesi halinde devralan kişinin davacı sıfatı ve buna bağlı olarak dava takip yetkisi kazanacağı ve davanın yeni davacı ile süreceği esasını getirmiştir.
Bu usul kuralının kendiliğinden (re"sen) gözetilmesi gerektiği de açıktır.
Hal böyle olunca, somut olayın özelliğine göre çekişme konusu payın F.A.a temliki nedeniyle 6100 sayılı HMK"nun 125/2. madde hükümlerinin gözetilmesi, payı devralan üçüncü kişinin davacı sıfatını alması halinde davalıların temyiz aşamasında ileri sürdükleri aynı taşınmazda miras bırakan babaları H. Z. E."nın paydaş olduğu yönündeki iddiaları da değerlendirilerek delillerin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir hüküm kurulması için karar bozulmalıdır.
Davalılar E., T. ve A."ın belirtilen sebeplerle temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.