Taraflar arasındaki davadan dolayı Çorum 1. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 23.12.2010 gün ve 2008/357 esas, 2010/517 karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 22.9.2011 gün ve 5879-9291 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar Dairece onanmıştır.
Bilindiği üzere; yasal ayrıcalıkların dışında ayrılmaz parçanın (mütemmim cüz"ün) mülkiyeti ve buna bağlı olarak tasarruf hakkı üzerinde bulunduğu arza bağlıdır. Bu husus M.K.nun 684. maddesinde açıkca vurgulanmıştır. Ne varki, yürürlükten kalkmış olan 6785 sayılı yasanın l605 sayılı yasa ile değişik 42/c ve halen yürürlükte bulunan 3l94 sayılı imar yasasının l8. maddelerinde özel hükümler getirilmek suretiyle ayrılmaz parça (mütemmim cüz) olan yapı ile arz arasındaki hukuki ilişki kesilmiş bazı durumlarda yapı, üzerinde bulunduğu yerin malikinden başkasına bırakılarak imar parsellerinin oluşturulabileceği öngörülmüştür. Böylece yapıların bedelleri ilgili parsel sahiplerince yapı sahibine ödenmediği veya aralarında bu yönde bir anlaşma yapılmadığı yada ortaklığın giderilmesi davası açılmadığı sürece bu yapıların ömürlerini dolduruncaya kadar eski sahiplerine kullanma imkanı sağlanmıştır.
Öte yandan, zeminin maliki olan kişinin taşınmazı bizzat kullanma yetkisi sınırlanmış, ayrılmaz parça (mütemmim cüz) durumunda olan yapı üzerinde tasarruf etme gücü özel yasa ile kısıtlanmıştır.
298l sayılı Yasanın 3290 sayılı Yasa ile değişik l0/c maddesi de aynı doğrultuda hüküm getirmiştir.
Gerçekten, bir kimse kendisine veya yasanın himaye ettiği bir hakka dayanarak üçüncü bir şahsa ait bir taşınmaz üzerine ayrılmaz parça (mütemmim cüz) niteliğinde yapı inşaa etmiş imar uygulaması sonucu bu yer davacıya ait imar parseli içerisinde kalmış ise, kendi arzu ve iradesi dışında idari kararla oluşan bir durum söz konusu olduğundan kusurlu sayılamaz. İşte bu nedenle yukarıda değinildiği gibi yasa koyucu imar parseli malikine karşı yapı sahibini koruma zorunluluğunu duymuştur.
Somut oalaya gelince; davalıya ait 3 nolu imar parselinin 197 sayılı kadastral parselden, davalıya ait 4 nolu imar parselinin de 1247 sayılı kadastral parselden geldiği imar öncesi 1247 sayılı parselin yine davalıya ait olduğu, davalı taşınmazındaki fabrika binasının davacı taşınmazına taşkın olduğu yine davalıya ait bekçi kulübesinin de davacı taşınmazında kaldığı hususları sabittir.
Ne varki, taşkınlığın imar uygulaması sonucu oluşup oluşmadığı yeterli biçimde araştırılmış değildir. Şöyle ki, belediyeden gelen ve imar öncesi parselleri gösteren krokiden davalıya ait fabrika binasının imar uygulamasından önce yapıldığı izlenimi uyandığı gibi, keşifte bilgisine başvurulan inşaat bilirkişisi ..., krokide A ile gösterilen fabrika binası ile C ile gösterilen bekçi kulübesinin imar uygulamasından sonra yapılmış olabileceği kanaatinde olduğunu rapor ettiği halde, yine aynı keşifte dinlenen fen bilirkişisi ......raporunda yapıların imar uygulamasından önce de var olduğunu bildirmiş, mahkemece de bu çelişki üzerinde durulmamıştır.
Hal böyle olunca, krokide A ve C ile gösterilen yapıların imar uygulamasından önce mi, yoksa sonra mı yapıldığının duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanması, raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi imardan önce yapıldı ise 3194 sayılı Yasanın 18.maddesi uyarınca tecavüzlü yapı bedelleri mahkeme veznesine depo ettirildikten sonra elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğinin kabul, ecrimisil isteğinin reddedilmesi aksi halde bedel ödenmeksizin davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilirek ve çelişkili raporlara itibar edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Anılan hususlar, bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından davalının, karar düzeltme isteğinin 1076 sayılı HUMY"nın 440.maddesi uyarınca kabulüne, Dairenin 22.9.2011 gün, 2011/5879-9291 sayılı onama kararının ortadan kaldırılmasına, yerel mahkemenin 23.12.2010 gün 2008/357 esas, 2010/517 sayılı kararının 6100 sayılı HMY"nın geçici 3.maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMY."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.