Taraflar arasındaki davadan dolayı Tekirdağ 1.Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 16.10.2006 gün ve 1997/176 esas 2006/ 791 karar sayılı hükmün bozulmasına ilişkin olan 07.02.2011 gün ve 13990-980 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, tapu iptali, taşınmazın sicil kaydının kütükten terkini, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkin olup, önceden hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen kararın temyizi üzerine, 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa hükümleri uyarınca hak düşürücü süreden dolayı davanın reddine karar verilmesi gereğine değinilerek bozulmuştur.
Gerçekten de işin esası bakımından 5841 Sayılı Yasanın yürürlüğü döneminde davanın hak düşürücü süreden reddedilmiş olması doğrudur. Ancak, anılan yasa Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarih 2009/31 E. 2011/77 K. sayılı kararı ile iptal edilmiş ve karar 23.7.2011 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak iptal hükmü yürürlüğe girmiştir.
Öyle ise, kesin hüküm halini almamış ve kazanılmış hakkın istisnasını teşkil eden bu durum karşısında 5841 Sayılı Yasa hükümleri uyarınca davanın reddine ilişkin olarak kurulan hükmün, verildiği tarih itibarıyla doğru olduğu düşünülse de, meydana gelen Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra meydana gelen değişiklik karşısında doğru olduğu söylenemez.
Buna göre, işin esasının 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı birleştirme Kararına göre belirlenen kıyı kenar çizgisine göre çözüme kavuşturulacağı açıktır.
Öte yandan, çekişme konusu 1068 parsel sayılı taşınmazda davanın devamı sırasında (karardan önce) kat irtifakı kurularak oluşan bağımsız bölümlerde davalı ile birlikte dava dışı bir çok kişiler adına sicil kaydının oluştuğu anlaşılmaktadır.
O halde; bu tür davalarda, isteğin niteliğine göre kayıt malikleri arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğunun kabulü ile 1068 parsel sayılı taşınmazda tüm bağımsız bölüm maliklerinin davada yer almalarının sağlanması zorunludur.
Hal böyle olunca, dava dışı kayıt maliklerinin davada yer alması sağlanmadan yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmiş olmasıda doğru değildir.
Tarafların, karar düzeltme isteğinin H.U.M.K."nun 440. maddesi hükmü uyarınca kabulü ile Dairenin 07.02.2011 tarih, 2010/13990 Esas, 2011/980 karar sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, mahkemenin 16.10.2006 tarih, 1997/176 Esas-2006/791 karar sayılı kararının açıklanan gerekçelerle 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesine göre) HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.