Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları S. A.K."nın maliki olduğu 17 parsel sayılı taşınmazın mal kaçırmak amacıyla davalı 2.eşine satış suretiyle muvazaalı temlik ettiğini, davalının bu taşınmazı satarak gelen para ve murisin katkıları ile 1 parsel sayılı taşınmazdaki 3 nolu bağımsız bölümü satın aldığını ileri sürerek, miras payları oranında tapu iptali, tescil veya tazminat isteğinde bulunmuşlardır.
Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, çekişmeli taşınmazın bedeli karşılığı 3.kişiden satın aldığını, alım gücü bulunduğunu bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın davalıya intikalinin gizli bağış suretiyle yapıldığı, davada tenkis isteği bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.12.2011 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat ...ile temyiz edilen vekili Avukat .... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın yapılan işlemlerin gizli bağış niteliğinde olduğu ve tenkis talebinde de bulunulmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Gerçektende, TMK hükümlerine göre miras bırakanın sağlar arası yapmış olduğu ölüme bağlı tasarrufların aynı yasanın 560 ila 571 maddeleri arasında öngörülen tenkis davasına konu teşkil edeceği açıktır. Oysa somut olayda, miras bırakan S. A. maliki olduğu, Adana da bulunan ve üzerinde iki katlı bina olan 17 parsel sayılı taşınmazını 13.4.1992 tarihinde satış suretiyle ikinci eşi olan davalıya temlik etmiş ve davalı da edindiği bu taşınmazı dava dışı kişiye satarak elde ettiği para ile çekişmeye konu edilen taşınmazı satın almış ve iptal tescil davası da satın alınan bu parsele yönelik olarak açılmıştır. Çekişmeye konu edilen taşınmaz doğrudan miras bırakan tarafından davalıya temlik edilmediğine göre olayda 01.4.1974 tarih ½ sayılı İ.B.K.’ nın uygulama yeri bulunmamaktadır. Öyleyse çekişmeli taşınmaz bakımından açılan tapu iptali ve tescil isteğinin reddi bu gerekçelerle ve sonucu itibariyle doğrudur.
Ne var ki, miras bırakanın davalıya satış suretiyle devrettiği 17 parsel sayılı taşınmaz bakımından, bu temliki işlemin mirasçıdan mal kaçırma amacıyla gerçekleştirildiği ileri sürülerek eldeki dava açılmıştır. Taşınmaz satış suretiyle ahara intikal ettirildiğine ve bu taşınmaz bakımından da bir iptal ve tescil davası açılmadığına göre, mahkemece öncelikle yapılması gereken iş bu taşınmazın davalıya temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olup olmadığının tespit edilmesidir. Şayet yapılacak olan araştırma sonucunda gerçektende miras bırakanın temlikteki amacının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu kanaatine varılır ise davada tazminat isteminde de bulunulduğu gözetilerek, anılan taşınmazın gerçek satış değeri belirlenerek, bu değer üzerinden davacıların miras payları oranında bedelin hüküm altına alınması gerekirken yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Davacıların bu yönlere değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2010 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 825.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 20.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.