Esas No: 2021/2400
Karar No: 2022/3559
Karar Tarihi: 14.06.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/2400 Esas 2022/3559 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2021/2400 E. , 2022/3559 K."İçtihat Metni"
Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin
Suç : Silahlı terör örgütüne üye olma
İtiraz yazısı ile dava dosyası incelenip gereği düşünüldü:
I-İTİRAZIN KONUSU;
Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.05.2018 tarih ve 2018/334-297 sayılı kararı ile sanık ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan, TCK’nın 314/2 maddesi uyarınca neticeten “5 yıl 17 ay 15” gün hapis cezası ile mahkumiyetine dair verilen kararın, sanık ve müdafiince istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 12.07.2018 tarih ve 2018/2547-1866 sayılı ilamı ile bozulmasından sonra mahkemenin 22.03.2019 tarih ve 2018/784-2019/183 sayılı kararı ile bu kez sanığın neticeten 6 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası ile mahkumiyetine ilişkin kurulan hükme yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 20.05.2019 tarih ve 2019/1094-749 sayılı kararının, sanık müdafiince temyizi edilmesi üzerin Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 25.12.2019 tarih ve 2019/8238 - 2019/8310 sayılı ilmı ile onandığı ve iş bu onama kararına itirazda bulunulduğu anlaşılmıştır.
II-İTİRAZ NEDENLERİ;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 27.04.2020 tarihli İtiraz 2019/61382 sayılı yazısında;
"Sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan açılan davada Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/05/2018 tarih ve 2018/334-297 sayılı ilamı ile; sanığın, TCK’nın 314/2 maddesi uyarınca teşdiden 5 yıl 2 ay, 3713 sayılı Kanunun 5/1. maddesi uyarınca 7 yıl 9 ay, TCK’nın 62. maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak “6 yıl 5 ay 15” gün hapis cezası yerine hesap hatası ile neticeten “5 yıl 17 ay 15” gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş,
Kararın, sanık ve müdafiince istinafı üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesinin 12/07/2018 tarih ve 2018/2547-1866 sayılı ilamı ile;
“../..B)Sanık ... yönününden;
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 25.01.2018 tarih, 2017/2744 Esas ve 2018/136 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; UYAP kayıtlarının incelenmesinde, aynı suçtan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/110140 sayılı soruşturma dosyası ile sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan soruşturma yürütüldüğünün anlaşılması karşısında, ilgili dosyada dava açılması halinde bu dosya ile birleştirilmesi, karara çıkmış ise aslı veya onaylı örneğinin getirtilip sanığa yüklenen silahlı terör örgütüne üye olma suçunun temadi eden suçlardan olduğu da gözetilip, olaylar arasında hukuki veya fiili kesinti bulunup bulunmadığı, aynı olayları kapsayıp kapsamadığının tespiti bakımından bir bütün halinde değerlendirilip sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verildiği,
Anlaşıldığından, istinaf başvurusunda bulunan sanık ve sanık müdafiinin istinaf itirazları yerinde görüldüğünden, 5271 sayılı CMK'nın 280/1-d maddesi uyarınca HÜKMÜN BOZULMASINA,” karar verilmiş,
Bozma üzerine; istinaf kararında geçen soruşturma dosyası ile ilk derece Mahkemesince re’sen tespit edilen ikinci bir derdest soruşturma dosyasının evrakları istendiğinde, dosyaya ilave deliller eklenmiş olmakla birlikte, bozma ilamına konu 2018/110140 sayılı soruşturma kaydının sehven açıldığının(Güncel uyap kayıtlarında da yoktur), Mahkemece re’sen istenen diğer soruşturma dosyasının ise kovuşturma yapılmasına yer olmadığına kararı ile sonuçlandığının, sonuç olarak sanık hakkında aynı suçtan açılmış derdest ikinci bir dava bulunmadığının tespiti üzerine, 22/03/2019 tarih ve 2018/784-2019/183 sayılı karar ile; aynı uygulama maddeleri uyarınca bu sefer doğru hesap yapılarak, sanık aleyhine neticeten 6 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası ile mahkumiyetine karar verilmiş,
Sanık ve müdafinin istinafı üzerine bölge adliye mahkemesince verilen 17/05/2019 tarih ve 2019/1094-749 sayılı kararda, CMK’nın 283. maddesi gözetilmeksizin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş olup, bu karar hukuka aykırıdır. Zira;
5271 sayılı CMK’nın;
-İstinaf kanun yolunu düzenleyen 2. Bölümünde yer alan;
“Sanık Lehine Başvurma Halinde Verilecek Hüküm” başlıklı 283. maddesi;
“İstinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulmuş ise, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.” hükmünü, içermektedir.
Anılan emredici hükümden; ilk derece mahkemelerince verilen bir kararın sadece sanık lehine istinafı halinde istinaf mahkemesince yeniden verilecek yada CMK’nın 280. maddesi uyarınca vereceği bozma kararı üzerine ilk derece mahkemesince yeniden verilecek bir kararın daha önceki hükümle verilmiş olan cezadan daha ağır olamayacağı anlaşılmaktadır.
İstinaf ve temyiz yargılamalarının ayrı ve istinaf yargılamasının ilk derece yargılamasının devamı niteliğinde olduğu düşünülse dahi tek olağan kanun yolu öngören eski ceza muhakemeleri usulü kanununda olduğu gibi 5271 sayılı CMK’da, aleyhe bozma yasağı hem 307. maddede temyiz kanun yolu için hemde 283. madde de istinaf yargılaması/kanun yolu için getirilmiş olmakla birlikte, Kanun yararına bozma kararlarında da, madde 309/4-b uyarınca, yargılamanın yenilenmesi isteminin hükümlünün lehine olarak yapılması halinde de madde 323/2 uyarınca yeniden verilecek hüküm önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır bir cezayı içeremeyecektir.
Kanunun açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere; yaptırım ve sonuçlarını aleyhe değiştirme yasağının kapsamı yalnızca ceza miktarı ile sınırlıdır. Ceza miktarı yönünden kazanılmış hak ise; sanık veya onun lehine ilgililer tarafından istinaf/temyiz davası açıldığında, bozma üzerine yeniden kurulan hükümle belirlenen cezanın ve sonucun önceki hükümle belirlenen cezadan ve sonuçtan daha ağır olmamasıdır.
Diğer taraftan, yasal bir düzenlemeye dayanmamakla ve aksi görüşler bulunmakla birlikte yerleşik içtihatlar ve Ceza Genel Kurulunun 17.11.1998 gün ve 282-348, 23.03.2004 gün ve 41-70 ile 04.03.2008 gün ve 47-43, 24/04/2012 gün ve 2011/2-354-2012/167 sayılı kararlarında ayrıntılı olarak açıklandığı üzere; hatalı uygulamalar sonucunda doğacak lehe sonuçtan sanığın bir kez faydalanabilme imkanının olması halinin, diğer bir deyişle ikinci kez atıfetten faydalanmanın mümkün olmadığı kabulünün somut olayımızda söz konusu olmadığı da görülmektedir.
Bu sebeplerle; hukuk aykırı olan ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesinin 2019/1094-749 sayılı kararının onanmasına dair Yüksek Daire ilamına sanık lehine itiraz zorunluluğu doğmuştur."denilmiştir.
III- İTİRAZIN DEĞERLENDİRİLMESİ;
Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan sanık hakkında Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18/05/2018 tarih ve 2018/334-297 sayılı karar ile, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62. maddeleri uyarınca netice hapis cezasının, “6 yıl 5 ay 15” gün yerine TCK’nın 61/6. maddesine de muhalefet edilerek “5 yıl 17 ay 15” gün olarak noksan tayini usul ve yasaya aykırı ise de; anılan karar ile ilgili olarak aleyhe istinaf yoluna başvurulmadığının anlaşılmasına nazaran, İstinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulmuş ise, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacağı gözetilmeden (5271 sayılı CMK madde 283) ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin 12.07.2018 tarih ve 2018/2547-1866 sayılı bozma ilamı üzerine yapılan yargılama neticesinde bu kez sanığın aynı uygulama maddelerine istinaden “6 yıl 5 ay 15” hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ilk derece mahkemesinin 22.03.2019 tarih ve 2018/784-2019/183 sayılı kararı ile yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine dair Bölge Adliye Mahkemesi 3.Ceza Dairesinin 20.05.2019 tarih ve 2019/1094-749 sayılı kararında bu yönüyle hukuki isabet bulunmamakla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmiştir.
KARAR:
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınınitirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 25.12.2019 tarih ve 2019/8238 E - 2019/8310 K sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3 - Bölge adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların düzeltme dışında kanuni bağlamda şahsileştirilmek suretiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri sair nedenler yerinde görülmediğinden reddine. Ancak;
Silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan sanık hakkında Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18/05/2018 tarih ve 2018/334-297 sayılı karar ile, TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanunun 5/1, TCK’nın 62. maddeleri uyarınca netice hapis cezasının, “6 yıl 5 ay 15” gün yerine TCK’nın 61/6. maddesine de muhalefet edilerek “5 yıl 17 ay 15” gün olarak noksan tayini usul ve yasaya aykırı ise de; anılan karar ile ilgili olarak aleyhe istinaf yoluna başvurulmadığının anlaşılmasına nazaran, İstinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulmuş ise, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamayacağı gözetilmeden 5271 sayılı CMK'nın 283. maddesine aykırı davranılarak fazla cezaya hükmolunması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu nedenle BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususun CMK’nın 303/1-f. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan hükmün üçüncü maddesindeki “6 yıl 5 ay 15 gün” ibaresinin çıkarılarak yerine “5 yıl 17 ay 15 gün” ibaresinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin ... Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 14.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.