Esas No: 2021/6261
Karar No: 2022/3545
Karar Tarihi: 15.06.2022
Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/6261 Esas 2022/3545 Karar Sayılı İlamı
3. Ceza Dairesi 2021/6261 E. , 2022/3545 K."İçtihat Metni"
Kars 2.Ağır Ceza Mahkemesinin 20.03.2020 tarih ve
Suç : Cebir ve tehdit kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek,Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etmek, silahlı terör örgütüne üye olmak
Bölge adliye mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenlerin sıfatı,başvuruların süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Sanıklar ... ve ... ile sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... müdafiilerinin duruşmalı inceleme taleplerinin, ilk derece ve bölge adliye mahkemesinde, silahların eşitliği ve çekişmeli yargılama ilkesi doğrultusunda, savunmaya yeterli imkanın sağlanması ve bu hakkın etkin şekilde kullandırılmış olması, istinaf aşaması ve temyiz denetiminde sınırsız şekilde yazılı savunma imkanının kullanılabilme olanağının bulunması karşısında savunma hakkının kısıtlanması söz konusu olmadığından, 01.02.2018 tarihli ve 7079 sayılı Kanunun 94. maddesi ile değişik CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca takdiren REDDİNE,
I- Katılanlar ... ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı vekillerinin sanıklar ..., ... ve ... hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçu yönünden verilen beraat hükümlerine yönelik başvularının incelenmesinde;
Bölge adliye mahkemesinin, sanıklara atılı silahlı terör örgütüne üye olmak suçu açısından katılanlar ... ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı’nın nitelikleri itibarıyla suçtan doğrudan zarar görmemeleri nedeniyle davaya katılmalarına imkan bulunmadığından CMK'nın 279/1-b maddesi uyarınca verdiği istinaf başvurusunun reddine dair karar, anılan maddenin son cümlesine göre itiraza tabi olup temyizi mümkün olmadığından temyiz incelemesine yer olmadığına, dosyanın incelenmeksizin mahalline İADESİNE,
II- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... hakkında ilk derece mahkemesince Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmeye yardım suçundan verilen mahkumiyet kararları ile sanıklar ..., ..., ... hakkında Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından verilen beraat kararlarına yönelik bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz taleplerinin incelenmesinde;
Adı geçen sanıklar hakkında ilk derece mahkemesince verilen hükümlere yönelik ilk derece Cumhuriyet savcısı tarafından aleyhe istinaf başvurusunda bulunulmadığının anlaşılması karşısında; sanıklar hakkında verilen mahkumiyet ve beraat kararlarına ilişkin bölge adliye mahkemesinin esastan reddine dair kararlarına yönelik bölge adliye mahkemesi Cumhuriyet savcısının temyiz yoluna başvuru hakkı olmadığından temyiz talebinin CMK'nın 298/1. maddesi uyarınca REDDİNE,
III- Sanıklar ..., ... ve ... hakkında, katılan ...'nin, Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme, katılan ... vekilinin ise Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme suçları yönünden temyiz taleplerinin incelenmesinde,
Anılan suçların niteliği itibariyle doğrudan doğruya zarar görmeyen ve bu nedenle davaya katılma hakları bulunmayan T.C. Cumhurbaşkanlığı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi vekillerinin temyiz taleplerinin CMK'nın 298/1. maddesi gereğince REDDİNE,
Diğer temyiz taleplerinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
Öncelikle, sanıkların üzerilerine atılı suçların unsur ve nitelikleri hususunda genel değerlendirme yapılacaktır.
Ayrıntıları Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 22.03.2019 tarih 2018/7103 esas, 2019/1953 sayılı kararında açıklandığı üzere:
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçunun maddi unsuru/tipik eylem, cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye elverişli vasıtalarla teşebbüs etmektir.
Suçun bu amaçla kurulmuş bir örgüt faaliyeti kapsamında işlenmesi, korunan amaçlara matuf fiillerin elverişliliğinin değerlendirilmesi bakımından önem taşımakta ise de, bu husus suçun unsuru değildir.
Suç, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmak, bu düzen yerine başka bir düzen getirmek veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemek amacına matuf doğrudan genel kast ile işlenebilen bir suçtur.
Suç tanımında belirtilen amaçları gerçekleştirmeye yönelik bir fiil işlenmesi hususunda iştirak iradeleri bulunan sanıklar hakkında Türk Ceza Kanununun 309. maddesinde düzenlenen Anayasayı ihlal suçu yönünden iştirakin her şeklinin uygulanması mümkündür, Yüksek Yargıtayın istikrar kazanmış uygulamalarına göre ise; (Ceza Genel Kurulu 10.12.1990 tarih, 9-301/329 sayılı Kararı, Yargıtay 9. Ceza Dairesi 24.03.2011 tarih 869-187, 15.07.2009 tarih ve 2008/21722, 2009/8587, 1999/1673, 2000/345) elverişli nitelikteki belirli bir araç fiilin işlenişine katkı sunmakla birlikte, sunduğu katkı tek başına vahamet arz etmiyorsa ve fail, fiilin işlenişi üzerinde müşterek hakimiyet kurmamışsa niceliği ve niteliği itibariyle bu gibi suçlarda fer'i iştirak hükümlerinin uygulanması mümkün olmadığından, failin sorumluluğunun TCK'nın 309. maddesine yardım etmek olarak değil ve fakat konumu, eylemin niteliği ve delil durumu itibariyle TCK'nın 314/2 ya da 220/6 veya 220/7 maddesi delaletiyle 314/2 veya 315 maddeleri kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir
Suça iştirakten söz edebilmek için amaca yönelik bir fiil işleme hususunda iştirak iradelerini ortaya koyan kişilerin hepsinin bu amaçla kurulmuş bir örgütün üyesi olması da gerekmez.
15 Temmuz 2016 günü, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Anayasal düzeninin değiştirilmesi amacıyla, Türk Silahlı Kuvvetlerine sızmış FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensubu olan ve/veya bu örgütsel faaliyeti destekleyen 8.000'in üzerinde askeri personel tarafından savaş uçakları dâhil 35 uçağın, 3 geminin, 37 helikopterin, 74'ü tank olmak üzere 246 zırhlı aracın ve 4.000'e yakın hafif silahın kullanılarak; Cumhurbaşkanına suikasta teşebbüs edilmiş, TBMM ve Cumhurbaşkanlığı Külliyesi başta olmak üzere birçok stratejik merkez bombalanmış, Başbakanın konvoyuna silahlı saldırı gerçekleştirilmiş, kalkışmaya karşı koyan güvenlik görevlileri ile sokaklara çıkan sivillere devletin silahlı kuvvetlerine ait bu uçak, helikopter, tank ve silahlarla saldırılarak 4'ü asker, 63'ü polis ve 183'ü sivil olmak üzere toplam 250'den fazla kişi şehit edilmiş, 23'ü asker, 154'ü polis ve 2.558'i sivil olmak üzere toplam 2.735 kişi de yaralanmıştır.
Somut darbe teşebbüsü, TCK'nın 309. maddesinde sayılan amaçlara matuf zarar tehlikesi doğuran vahim eylemler vasfını aşarak, Anayasal düzeni doğrudan ortadan kaldırma neticesine yönelmiş, örgütün ülke genelindeki organik bütünlüğünden ve etkinliğinden istifade edilerek planlanıp uygulanmış, neticesi ve başarısı eş zamanlı, senkronize hareketlere bağlı hukuki anlamda tek bir fiil olarak ortaya çıkmıştır. Bu nedenle örgütsel koordinasyon veya iştirak iradesi gereğince ve iş bölümü doğrultusunda bulundukları mahal ve konumlarına uygun, amaca hizmet eden ve katkı sunan icrai harekette bulunanların, icra aşamasına geçerek amaç suç yönünden somutlaştığında ve elverişliliğinde tartışma bulunmayan bu fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurdukları gözetilerek TCK'nın 37. maddesi kapsamında "doğrudan fail" olduklarının kabulünde zorunluluk vardır.
Mensup olduğu örgütle kurduğu bağ nedeniyle örgütsel faaliyet kapsamında işlenen Anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan haberdar olmak suretiyle darbeye teşebbüs suçunu sevk ve idare edenler tarafından verilen emirleri/görevleri kabullenerek ülke çapındaki icra hareketleriyle illi bir değer taşıyan icra hareketlerini gerçekleştirenlerin ya da görev paylaşımı bağlamında henüz sırası gelmemiş icra hareketleri için gerekli hazırlıkları yapanların bu suç yönünden müşterek fail olarak sorumlu tutulmaları gerekmektedir.
Doğrudan kanuni tanımda öngörülen cebir ve şiddet içeren icrai hareket niteliğinde olmayan, somut zarar tehlikesinin gerçekleşmesini sağlayacak biçimde -faillerle birlikte- fiil üzerinde müşterek hâkimiyet kurmalarını temin edecek fonksiyonel bir mahiyet taşımayan, suç organizasyonu içinde bir iş bölümünün gereği olarak görevlendirilmeleri nedeniyle ika edildiği kanıtlanamayan ancak suçun icrasına başlanmasından sonra katılma iradesini açıkça ortaya koyan, zaman, nitelik ve yakın zarar tehlikesine yaptığı katkı itibariyle bütün olarak darbenin icrasını kolaylaştırmaya yönelen hareketleri gerçekleştiren sanıkların eylemlerinin, 5237 sayılı TCK’nın 309/1 ve 39/2-c maddeleri kapsamında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçunu oluşturacağı gözetilmeli, hukuki durumları buna göre tespit edilmelidir.
TCK'nın 309. maddesinde düzenlenen suç bir somut tehlike suçu olduğundan suçun oluşması için ayrıca bir neticenin gerçekleşmesi aranmamaktadır. Bu itibarla sanığın amaca matuf eylemi ve/veya işlediği elverişli araç suç ile suçun konusu üzerinde meydana gelen somut tehlike arasında illiyet bağının bulunması gerekli ve yeterlidir. Suça teşebbüsün kabulü için aranan elverişli vasıtalarla cebri eylemlere başlanıp başlanmadığı araştırılırken ve vasıtanın elverişliliği takdir edilirken tek tek yapılan eylemlerle amaçlanan hedefler arasında doğrudan doğruya bağ kurmak yoluna gidilemez. Ancak her halükarda ülke genelinde gerçekleştirilmek istenen amaca matuf cebri/icrai fiilin, sanığın bulunduğu mahalde/sorumluluk sahasında da doğrudan doğruya ya da araç suçlar yönünden icrasına başlanması aranmalıdır. Sanığın bu icrai fiile yine icrai bir hareketle katılması mümkün olduğu gibi garantörlük yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle de iştirak edebileceği görülmektedir.
Bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK'nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yok ise de, aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK'nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan cezalandırılmaları imkânı bulunmamaktadır.
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde yerine getiren ile emri veren sorumlu olur (1982 Anayasasının 137/2, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/3. maddesi). Askeri hizmete müteallik hususlarda verilen emir bir suç teşkil ederse bu suçun işlenmesinden emri veren mesuldür. Ancak amirin emrinin adli ve askeri bir suç maksadını ihtiva eden bir fiile müteallik olduğu kendisince malum ise, maduna da faili müşterek cezası verilir (1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B).
Fakat Anayasasının 137/3, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 24/4 ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu 41/3-B maddeleri, TCK'nın 30. maddesi bağlamında birlikte değerlendirildiğinde, askeri bir hizmete ilişkin olmak kaydıyla mutlak itaat kuralı gereğince konusu suç teşkil eden emrin yerine getirilmesi halinde de hukuka uygunluk nedenlerinin maddi şartlarında hata kurumunun olaysal olarak değerlendirilmesi ve şartları oluştuğunda uygulanması mümkündür.
IV- SOMUT OLAY VE SANIKLARIN HUKUKİ KONUMLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ:
Sanıklardan Albay ...'ün 2016 yılı tayin döneminde Kars İl Jandarma Komutanı olarak atandığı, 14 Temmuz'da İl Jandarmaya katılışının yapıldığı, normalde yerine atandığı İl Jandarma Komutanı ile birlikte 15 gün görev yapması gerekirken bir önceki İl Jandarma Komutanı olan Albay Murat Kınay'ın izne ayrılmış olduğu, yerine vekaleti Yarbay ...'e bıraktığı, Albay Murat Kınay'ın resmi olarak ilişik kesmediğinden emir komutanın yerine vekaleten bakan Yarbay ...'te ait olduğu, 15 Temmuz günü Albay Murat Kınay'ın izinde olması nedeniyle ... ile Susuz, Arpaçay, Akyaka ilçe Jandarma Komutanlıkları ve bağlı birliklerini ziyaret edip 19:30-20:00 sıralarında İl Jandarma Komutanlığına geri döndükleri, devamında Albay ...'ün İl Jandarmada bulunan misafirhanede istirahate çekildiği, 22:13 civarında elektronik ortamda ''Harekat Yıldırım'' ve ''Sıkıyönetim'' mesajlarının İl Jandarma Komutanlığına gelmeye başladığı, gelen ilk mesajların çıktısını alan Uzman Çavuş ...'ın mesajları günün nöbetçi amiri olan Astsubay ...'ya verdiği, ...'nın 22:40 civarında İl Jandarma Komutan Vekili olan Yarbay ...'ü arayarak sıkı yönetim ilan edildiğine ilişkin mesajların geldiğini bildirdiği, o gün nöbetçi subayı olan Astsubay ...'a ''Alay Komutanına haber ver'' denmesi üzerine saat 22:50 civarında ...'un Albay ...'ün istirahat ettiği odaya giderek harekat merkezine harekat yıldırım koduyla mesajların geldiğini bildirdiği, bunun üzerine Albay ...'ün ne olduğunu sorduğunda üzerinde ''sıkı yönetim'' gibi ifadeler bulunduğunu söylediği, daha sonra Albay ...'ün saat 22:51 civarında ...'ü arayarak karargaha harekat yıldırım koduyla mesajların geldiğini bildirerek gelmesini söylediği, akabinde ...'ün harekat merkezine gittiği, nöbetçi amir olan ...'nın mesajların bulunduğu imza sirküsünü Albay ...'e getirdiği, Albay ...'ün mesajları okuduğu sırada içeriğini tam olarak öğrenmeden Kars 14. Mekanize Tugay Komutanı Tuğgeneral ...'nın aradığı ve Albay ...'ü karargaha çağırdığı, ...'ün ...'e dönerek ''aracı çekin tugaya gideceğiz sende gel'' dediği, ...'ün ...'ı kast ederek ''...'de gelsin'' dediği bunun akabinde ...'ün yanına gelen mesajları da alarak ... ve ... ile birlikte karargaha gitmek için birlikte yola çıktıkları, tugaya gitmeden önce harekat merkezinde bulunan rütbeli askerlere ülkede karışık bir durum olduğunu herkesin emniyet tedbirlerini almasını, kendisinin talimatı olmadan hareket edilmemesi gerektiğini, tüm sürecin ceride defterine kaydedilmesi emrini verdiği, ...'nın muhabere kısmına giderek ...'a ''komutanın emri mesajları ilçelere gönder'' dediği bunun üzerine ...'ın mesajları ilçelere gönderdiği,(23:07-23:10 arası), dosyada bulunan ifade beyanlarından da anlaşılacağı üzere Albay ...'un Albay ...'ün tugayda bulunduğu sırada bir kısım içtima alanında toplanan bir kısım askere sıkı yönetim emirlerini bildirerek ''size ateş eden polis mit kim olursa olsun sizde ateş edin'' dediği,
Albay ... ve ... aynı araç ile ...'ın ise makam şoförü olan Astsubay ... ile ayrı bir araçla tugaya gittikleri, burada tugay komutanı ...'nın odasına geçtikleri(23:20 civarı), ...'nın odada iken başka dosya sanığı eski kurmay başkanı ...'a birliğin emniyetinin alınması ve sözde sıkı yönetime dair emirler verdiği, bu esnada bir çok askerin odaya girip çıktığı, sanık ...'ün yanlış giden bir şeyler olduğunu fark etmesi üzerine Tugay komutanı olan ...'nın odasından birkaç kez çıkmak için girişimde bulunduğu, fakat ...'nın izin vermemesi üzerine odadan çıkamadığı, bu sırada ...'nın ...'e Kağızman'da bir unsuru bulunup bulunmadığını sorduğu, Albay ...'ün göreve yeni başlaması nedeniyle İl Jandarma Komutanlığına vekalet eden Yarbay ...'e döndüğü, ...'ün Kağızman'da unsurlarının bulunduğunu söylemesi üzerine ...'nın başka dosya sanığı Yarbay ...'ın Kağızman'dan getirtilip getirtilemeyeceğini sorduğu, bunun üzerine Yarbay ...'ün Kağızman'dan Yarbay ...'ın getirtilmesi için ...'a talimat verdiği, Kağızman'da olay günü İl Jandarma Komutanlığında görevli Astsubay ... ve ...'ın bulunduğu, ...'ın Kağızman'da bulunan ...'ü arayarak(23:30 civarı) ''Yücel hemen Kars'a dönüyorsunuz gelirken orada ki üst bölgesinden tabur komutanını da alın alaya gelin'' dediği, daha sonra bir askerin ...'ün yanına gelip İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı ...'nın kendisini yanına çağırdığını söylediği, ...'nın odasına gittiğinde odasında Yarbay ...'ın olduğunu gördüğü, ...'nın ...'e ''Yarbay ...'ün aradığını, Yarbay ...'ın tugaya götürüleceğini'' söylediği, ...'ünde kendisine ''komutanım haberim var'' dediği, daha sonra ... ile birlikte ...'ı tugaya götürdükleri, yola çıkarlarken ...'ın techizatlı olarak araca bindiği,
Sıkı yönetim mesajını alan Selim İlçe Jandarma komutanı ...'in kendisine bağlı karakolları aradığı, Bozkuş karakolunu aradığında öncelikle yeni atanan karakol komutanı ... ile görüştüğü, ...'un beyanına göre ''Vahit başçavuşun telefonu yok o yüzden seni aradım, Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu idareyi biz alıyoruz, tüm personel silahlı techizatlı hazır olsun aileleriniz varsa güvenliğini sağlayın'' dediği, ...'un cevaben ''ben kesinlikle tavrımı belirteyim, hükümetin kanunun tarafındayım bu işlerde yokum'' dediği, bunun üzerine ...'in '' televizyon seyretmiyormusun Vahit başçavuşu bana ver'' dediği akabinde ...'un telefonu ...'e verdiği, ...'in ...'e '' ben yeni İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı ..., birliğinizin emniyetini alın herkes üzerini giyinsin hazır kıta bekleyin birliğin emniyetini alın başka birşey yapmayın ... Başçavuş emirlerinizi dinlemezse tutuklayın'' dediği,
Tugay Komutanı ...'nın odada bulundukları sırada ... ve ...'e Ak Parti İl Başkanı, Emniyet Müdürü ve Belediye Başkanın evlerini bilip bilmediklerini sorduğu, ancak ... ve ...'ün bu kişilerin adreslerini bilmediklerini söyledikleri, yine ...'nın bu sefer emniyet güçlerinin işini engellemek için elektrik kesmek amacıyla Aras firmasının yerini bilip bilmediklerini elektriği nasıl kesebileceklerini sorduğu, bunun üzerine ...'ün ...'yı aradığı(23:55 civarı), ...'ün ...'ya 14. Mekanize Tugay Komutanlığından 2 tane ZPT aracın geleceğini bunların emniyet müdürlüğünün yanındaki trafodan elektrik kesmekle görevlendirildiğini bu ekibe yardımcı olmasını söylediğini, ...'nın trafodan anlamadığını söylediği, ...'ün ısrar etmesi ve ''işten anlayan birini bul'' demesi üzerine ...'nın Jeneratör teknisyeni ...'e hazırlanması yönünde talimat verdiği,
Albay ...'ün ...'nın makam odasında oturduğu sırada Yarbay ...'ün resmi telefonu ...'e vererek Jandarma Bölge komutanının aradığını söylediği, Korgeneral ...'nın Albay ...'e hitaben nerede olduğunu sorduğu, ...'ün tugayda olduğunu bildirmesi üzerine ...'nın karargahtan hemen ayrılmasını, Jandarmaya geçince kendisini aramasını söylediği, ...'ün bu vesileyle alaya dönmesi gerektiğini belirtip tugaydan ayrıldığı(01:00 civarı), saat 01:36 civarında ...'yı arayarak durumu bildirdiği, saat 01:50 civarı Tugay Komutanı ...'nın Albay ...'ü arayarak Aras Elektriği sorduğu, emirlere itaat etmezse sıkı yönetim mahkemesinde yargılanacağını söylediği sonrasında Binbaşı ...'nin ''Tugaydan bir üsteğmen geldi'' diyerek üsteğmeni harekat merkezine getirdiği, Albayın kendisine ''ARAS elektrik için geldiysen yardım etmeyeceğiz'' dediği, tanık olarak dinlenen ... ''Albay ...'ün İl Jandarma olarak darbeye karşı olduklarını talimatlarının neler olduğunu, kendisinin verdiği talimatlar dışında hareket etmeyeceklerini'' söylediğini beyan ettiği, İl Jandarma Ceride kayıtlarına göre 02:13'de Albay ...'ün Sarıkamış İlçe Jandarma ve bağlılarına nereden emir gelirse gelsin birlik dışına çıkmayacağı yönünde emir verdiği, 02:37'de Vali...'ın İl Jandarma Komutanılığını resmi telefondan arayarak Tugay komutanının il emniyet müdürlüğüne teslim olması hususunun bildirilmesinin istendiği, 02:41'de tugay komutanlığı aranarak Valinin talimatının iletildiği, 03:00 civarında Albay ...'ün ''emniyeti takviye edeceğiz zırhlı araçlarımızın durumu nedir'' diye sorduğu 04:00 civarı Selim İlçe Jandarmadan 1 adet takviye olarak kobra aracının İl Jandarmaya geldiği, 04:10 civarında emniyet güçlerini takviye amacıyla 2 kobra aracının çıkış yaptığı, emniyet kavşağında bir süre emniyet güçleri ile birlikte beklediği, sonrasında emniyet ile görüşülerek burada durmanın sakıncalı olduğu değerlendirilerek 04:30 civarı tekrar alaya dönüldüğü, saat 05:15 civarı Albay ...'ün talimatı ile Valinin Erzurum'dan Kars'a getirtilmesi için zırhlı araç ve personelle yola çıkıldığı, 16 Temmuz saat 09:00 civarı Valinin Kars iline getirilmesi sağlanarak Kars İl Jandarma komutanlığına geri dönüldüğü,
Ardahan Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen bir soruşturmada ifadesi alınan ve teşhis işlemi yaptırılan ...'ün ifadesinde, "sanık ...'ü askeri mahrem imam ...'in odasında gördüğünü, örgüt içerisinde Turan kod adını kullandığını" beyan ettiği, bu beyanların Kars Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ifadesi alınan ve teşhis işlemi yaptırılan ... tarafından da doğrulandığı, yine sanık ...'un Kars ilinde ki sabit hatlardan arandığı, ayrıca sanık ...'dan ele geçirilen dijital materyal incelemesinde örgütsel amaçla kullanılan "evernote" adlı uygulama kalıntılarının tespit edildiği, birleşen 2019/487 esas sayılı dosyasının incelenmesinde de, Jandarma Genel Komutanlığı'ndaki mahrem yapılanmaya ilişkin bilgi notunda sanığın askeri mahrem imam "..." adlı kişiyle ile irtibatının olduğu,
Anlaşılmıştır.
Şu hale göre:
Derece mahkemelerince sübutu kabul edilen olayın, Devletin Anayasal düzenini cebir ve şiddet kullanarak değiştirmek amacıyla, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü mensuplarınca, işgal ettikleri kamu görevinin verdiği yetkiye istinaden tasarruf etme imkânını haiz bulundukları devlete ait silah ve mühimmatı kullanarak gerçekleştirilen bir silahlı darbe teşebbüsü olduğunda ve bu kalkışmaya iştirak edenlerin eylemlerinin, 5237 sayılı TCK'nın 309, 311 ve 312. maddelerinde düzenlenen suçları oluşturacağında kuşku yoktur. Ancak aynı hukuki değerleri koruyan ve kapsamı itibariyle eylemlerin haksızlık muhtevasını tamamen ortadan kaldıran Anayasayı ihlal suçunun (TCK'nın 309. md.) tüm unsurlarıyla gerçekleştiği somut olayda sanıkların ayrıca, Türk Ceza Kanununun 311. ve 312. maddelerinde düzenlenen suçlardan ve keza aralarında geçitli /müterakki suç ilişkisi nedeniyle aynı Kanunun 314. maddesinde yer alan silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmaları imkânı bulunmadığından;
1- Sanık ... hakkında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçuna yardım etme; sanıklar ..., ... ve ... hakkında Anayasayı ihlal, TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmayı engellemeye teşebbüs etme suçlarından kurulan beraat hükümlerine yönelik yapılan temyiz istemlerinin incelenmesinde;
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, olay gecesi Kars İl Jandarma Komutanlığı'nda İl Jandarma Komutan Vekili olarak Yarbay rütbesinde görev yapan ve FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile kurduğu örgütsel bağ, konumu, rütbesi ve mesleki tecrübesi gözetildiğinde hakkında TCK'nın 24/1-4 ve 30. maddelerinin tatbik şartı bulunmayan sanık ...'ün, dosya kapsamına yansıyan eylemleri, FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün yönetimi tarafından planlanan genel darbe planı çerçevesinde kendilerine verilen ve ülke çapında gerçekleştirilen anayasal düzeni ihlal suçunun icra hareketleriyle de illi bir değer taşıyan ve tek başına vahamet arz etmeyen görevleri kabullenerek TCK'nın 39/2-c kapsamında anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçuna yardım olarak doğru kabul edilmiş, sanıklar ..., ... ve ...’ın Anayasayı ihlal, TBMM'yi ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmayı engellemeye teşebbüs etme suçlarından beraatlerine ilişkin kabulde bir isabetsizlik bulunmamış, tüm bu gerekçelerle, katılanlar Türkiye Büyük Millet Meclisi ve T.C.Cumhurbaşkanlığı vekilleri ile sanık ... ve müdafinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdükleri itirazlar yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle mahkumiyet ile beraate ilişkin hükümlerin ayrı ayrı ONANMASINA,
2- Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a) Sanıklar ... ve ... yönünden;
Kars İl Jandarma Komutanlığı'nda İstihbarat Şube Müdürü olarak Binbaşı rütbesinde görev yapan sanık ...'ın;
Olay günü, bir başka dosya sanığı Tugay Komutanı ...'nın talimatı, İl Jandarma Komutan Vekili ...'ün emri üzerine, Kağızmanda bulunan ve hakkında beraat hükmü kurulan ...'ü arayarak(23:30 civarı) ''Yücel hemen Kars'a dönüyorsunuz gelirken orada ki üst bölgesinden tabur komutanını da alın alaya gelin'' şeklinde söylemesi, yine tugay komutanı ...’nın talimatı üzerine Kars ilinin elektriğinin kesilmesi hususunda ...'yı arayarak Aras Elektrik’ten birisine ait olan bir telefon numarasını vermesi;
Kars İli Jandarma Komutanlığında astsubay üstçavuş olan ve olay günü nöbetçi subay olarak görev yapan sanık ...'un;
İçtima alanında toplanan bir kısım askere sıkı yönetim emirlerini bildirerek ''size ateş eden polis mit kim olursa olsun sizde ateş edin'';
Şeklindeki eylemlerinin,
Amaç suç yönünden etkisi bulunmayan hazırlık hareketi niteliğinde kaldığının kabulünde zorunluluk bulunduğu, sanıkların darbe teşebbüsünü önceden bildiklerinin kanıtlanamaması da gözetildiğinde, eylemlerinin ülke çapında gerçekleştirilen darbeye teşebbüs suçunu kolaylaştıran icra hareketleriyle illi değer taşıyan eylemlerden olmadığı, ancak sanık ...'un Kars ilinde ki sabit hatlardan arandığına ilişkin araştırma raporu ile sanık ...'dan ele geçirilen dijital materyal incelemesinde örgütsel amaçla kullanılan "evernote" adlı uygulama kalıntılarının tespit edilmiş olması, birleşen 2019/487 esas sayılı dosyasının incelenmesinde Jandarma Genel Komutanlığı'ndaki mahrem yapılanmaya ilişkin bilgi notunda sanığın askeri mahrem imam "Osman Alp" adlı kişiyle ile irtibatının olduğunun anlaşılması karşısında; sanıkların TCK'nın 314/2. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan cezalandırılmaları cihetine gidilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde ve suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde Anayasayı ihlale teşebbüs suçuna yardım etmek suçundan mahkumiyetlerine karar verilmesi,
b) Sanıklar ... ve ... yönünden;
Darbenin planlama, organizasyon ve icrasını gerçekleştiren FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne mensubiyetleri ve örgütsel faaliyet kapsamında işlenen anayasayı ihlal suçuna ilişkin planlama, hazırlık ve icra organizasyonundan önceden haberdar oldukları kanıtlanamayan sanıkların, dosya kapsamına yansıyan olay günü muhabere harekat merkezine gelen harekat yıldırım ibareli emri amirlerine ve emir üzerine bağlı birliklere iletmek şeklindeki eylemlerinin, öncelikle ilgili birimlerden FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile iltisaklarının ve bağlantılarının olup olmadığı araştırıldıktan sonra, işledikleri fiilin bir haksızlık teşkil ettiğini bilmelerine rağmen esasen hukuk düzeninde kabul edilmeyen “konusu suç teşkil eden emrin ifası” nın, askeri hiyerarşi içinde mutlak itaat ve emrin muhtevasını sorgulayamama ilkelerinin sonucu olarak bağlayıcı olduğu hususunda kaçınılmaz bir yanılgıya düşüp düşmediklerinin, bilgi düzeyleri, gördükleri eğitim, yaşları, rütbe ve görevleri, içinde bulundukları sosyal ve kültürel çevre koşulları gibi kriterler muvacehesinde suç tarihi itibariyle yaşanan kalkışmanın olağanüstü şartları da dikkate alınarak değerlendirilmesi, mevcut irade ve bilgilerini, eylemin haksızlığını algılama, davranışlarını bu algılama doğrultusunda yönlendirme ve böylece haksızlığı tercih etmeme bakımından kendilerinden beklenebilen tercih ve tutum noktasında kullanıp kullanmadıkları ayrı ayrı tespite çalışılıp, hukuka uygunluk nedenlerinin varlığında kaçınılmaz bir yanılgıya düşüp düşmedikleri değerlendirilip, yanılgıya düştüklerinin saptanması halinde, kaçınılmaz izin yanılgısı kusuru tamamen ortadan kaldıracağından TCK'nın 30/4 maddesi delaletiyle, 5271 sayılı CMK'nın 223/3-d maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği gözetilerek sanıkların hukuki durumlarının buna göre tayin ve takdiri gerekirken, eksik inceleme, delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
c) Sanıklar ... ve ... yönünden;
Sanık ...'ün 14 Temmuz 2016 tarihinde Kars İl Jandarma komutanı olarak katılışının yapıldığı, yerine atandığı İl Jandarma Komutanı ile birlikte 15 gün görev yapması gerekirken bir önceki İl Jandarma Komutanı olan Albay...'ın izne ayrılmış olduğu, yerine vekaleti Yarbay ...'e bıraktığı, İl Jandarma Komutanlığına Yarbay ...'ün baktığı, 15 Temmuz günü ... ile Susuz, Arpaçay, Akyaka ilçe Jandarma Komutanlıkları ve bağlı birliklerini ziyaret edip 19:30-20:00 sıralarında İl Jandarma Komutanlığına geri döndükleri, sonrasında Albay ...'ün İl Jandarmada bulunan misafirhanede istirahate çekildiği, 22:13 civarında elektronik ortamda ''Harekat Yıldırım'' ve ''Sıkıyönetim'' mesajlarının İl Jandarma Komutanlığına gelmeye başladığı, günün nöbetçi amiri olan Astsubay ...'nın 22:40 civarında İl Jandarma Komutan Vekili olan Yarbay ...'ü arayarak sıkı yönetim ilan edildiğine ilişkin mesajların geldiğini bildirdiği, o gün nöbetçi subayı olan Astsubay ...'a ''Alay Komutanına haber ver'' denmesi üzerine saat 22:50 civarında ...'un Albay ...'ün istirahat ettiği odaya giderek harekat merkezine harekat yıldırım koduyla mesajların geldiğini bildirdiği, akabinde ...'ün harekat merkezine gittiği, nöbetçi amir olan ...'nın mesajların bulunduğu imza sirküsünü Albay ...'e getirdiği, Albay ...'ün mesajları okuduğu sırada içeriğini tam olarak anlamadan Kars 14. Mekanize Tugay Komutanı Tuğgeneral ...'nın aradığı ve Albay ...'ü karargaha çağırdığı, ...'ün ...'e dönerek ''aracı çekin tugaya gideceğiz sende gel'' dediği, ...'ün ...'ı kast ederek ''... gelsin'' dediği bunun akabinde ...'ün yanına gelen mesajları da alarak ... ve ... ile birlikte karargaha gitmek için birlikte yola çıktıkları, tugaya gitmeden önce harekat merkezinde bulunan rütbeli askerlere ülkede karışık bir durum olduğunu herkesin emniyet tedbirlerini almasını, kendisinin talimatı olmadan hareket edilmemesi gerektiğini, tüm sürecin ceride defterine kaydedilmesi emrini verdiği,
23:20 civarında tugaya geldiklerinde tugay komutanı ...'nın odasına geçtikleri, ...'nın ...'e Kağızman'da bir unsuru bulunup bulunmadığını sorduğu, Albay ...'ün göreve yeni başlaması nedeniyle İl Jandarma Komutanlığına vekalet eden Yarbay ...'e döndüğü, ...'ün Kağızman'da unsurlarının bulunduğunu söylemesi üzerine ...'nın başka dosya sanığı Yarbay ...'ın Kağızman'dan getirtilip getirtilemeyeceğini sorduğu, bunun üzerine Yarbay ...'ün Kağızman'dan Yarbay ...'ın getirtilmesi için ...'a talimat verdiği,
Tugay Komutanı ...'nın odada bulundukları sırada ... ve ...'e Ak Parti İl Başkanı, Emniyet Müdürü ve Belediye Başkanın evlerini bilip bilmediklerini, sorduğu, ancak ... ve ...'ün bu kişilerin adreslerini bilmediklerini söyledikleri, yine ...'nın bu sefer emniyet güçlerinin işini engellemek için elektrik kesmek amacıyla Aras firmasının yerini bilip bilmediklerini elektriği nasıl kesebileceklerini sorduğu, bunun üzerine ...'ün ...'yı aradığı(23:55 civarı),
Albay ...'ün ...'nın makam odasında oturduğu sırada yanlış bir şeyler olduğunu düşünerek, ...'nın makamından ayrılmak istediği, ancak ...'nın izin vermemesi üzerine ayrılamadığı, bir müddet sonra Yarbay ...'ün resmi telefonu ...'e vererek Jandarma Bölge komutanının kendisini aradığını söylediği, Korgeneral ...'nın Albay ...'e hitaben nerede olduğunu sorduğu , ...'ün tugayda olduğunu bildirmesi üzerine ...'nın karargahtan hemen ayrılmasını, Jandarmaya geçince kendisini aramasını söylediği, ...'ün bu vesileyle alaya dönmesi gerektiğini belirtip tugaydan ayrıldığı(01:00 civarı), saat 01:36 civarında ...'yı arayarak durumu bildirdiği, sonrasında da İl Valisini arayarak "darbeye karşı olduğunu, talimatlarının neler olduğunu, kendisinin verdiği talimatlar dışında hareket etmeyeceğini" söylediği, saat 01:50 civarı Tugay Komutanı ...'nın Albay ...'ü arayarak Aras Elektriği sorduğu, emirlere itaat etmezse sıkı yönetim mahkemesinde yargılanacağını ifade ettiği, sonrasında Binbaşı ...'nin ''Tugaydan bir üsteğmen geldi'' diyerek üsteğmeni harekat merkezine getirdiği, ...'ün üsteğmene ''ARAS elektrik için geldiysen yardım etmeyeceğiz'' dediği, İl Jandarma Ceride kayıtlarına göre 02:13'de Albay ...'ün Sarıkamış İlçe Jandarma ve bağlılarına nereden emir gelirse gelsin birlik dışına çıkmayacağı yönünde emir verdiği, 02:37'de Vali Rahmi Doğan'ın İl Jandarma Komutanlığını resmi telefondan arayarak Tugay komutanının il emniyet müdürlüğüne teslim olması hususunun bildirilmesinin istendiği, 02:41'de tugay komutanlığı aranarak Valinin talimatının iletildiği, 03:00 civarında Albay ...'ün ''emniyeti takviye edeceğiz zırhlı araçlarımızın durumu nedir'' diye sorduğu, 04:00 civarı Selim İlçe Jandarmadan 1 adet takviye olarak kobra aracının İl Jandarmaya geldiği, 04:10 civarında emniyet güçlerini takviye amacıyla 2 kobra aracının çıkış yaptığı, emniyet kavşağında bir süre emniyet güçleri ile birlikte beklediği, sonrasında emniyet ile görüşülerek burada durmanın sakıncalı olduğu değerlendirilerek 04:30 civarı tekrar alaya dönüldüğü, saat 05:15 civarı Albay ...'ün talimatı ile Valinin Erzurum'dan Kars'a getirtilmesi için zırhlı araç ve personelle yola çıkıldığı, 16 Temmuz saat 09:00 civarı Valinin Kars iline getirilmesi sağlanarak Kars İl Jandarma komutanlığına geri döndüğü,
Sanık ...'nın ise, olay gecesi Kars İl Jandarma Komutanlığı'nda Hizmet Muhafız Bölük Komutan Vekili ve Bakım Onarım Takım Komutanı olarak Üsteğmen rütbesinde görev yaptığı, İl Jandarma Komutan Vekili ...'ün olay günü saat 23:55 civarı ...'yı arayarak 14. Mekanize Tugayından 2 tane ZPT aracın geleceğini, bunların emniyet müdürlüğünün yanındaki trafodan elektrik kesmekle görevlendirildiğini, jandarmadan sanığın bu ekibe yardımcı olması gerektiği konusunda talimat verdiği, sanığa gelen araçlara binmesini, gelen askerlere yardımcı olmasını emrettiği, sanığın cevaben trafodan anlamadığını söylemesi üzerine ...'ün "anlayan birini bulup da git o zaman" dediği, sanığın jeneratör teknisyeni olan ...'e ...'ün elektriklerin kesilmesi yönündeki talimatını ileterek hazırlık yapmasını emrettiği, daha sonra sanık ...’ın sanığı arayarak Aras Elektrik’ten birisine ait olan bir telefon numarası verdiği, sanığa bu kişiyi alaya davet etmesini söylediği, ardından sanığın verilen bu numarayı aradığı ancak, bu numaradan aradığı kişinin telefonu açmadığı,
Şeklinde gerçekleşen eylemleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde,
Örgütsel bağı kesin olarak ortaya konamayan, icra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer alarak darbe girişiminden haberdar olduğu ve suç işleme kararı ile iradesine katıldığı kanıtlanamayan sanıkların dosya kapsamına yansıyan eylemleri hareket tarzları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, darbe teşebbüs suçuna yardım eden sıfatıyla katıldıklarına yönelik her türlü şüpheden uzak mahkumiyetlerine kuvvetli ve yeterli delil elde edilemediği haklarında CMK'nun 223/2-e maddesi gereğince beraatlerine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı şekilde mahkumiyetlerine yönelik karar verilmesi,
d) Sanık ... yönünden;
Ayrıntıları Dairemizin 2017/1809 esas ve 2017/5155 sayılı kararında ve Dairemizce de benimsenen, istikrar kazanmış yargısal kararlarda açıklandığı üzere;
Örgüt üyesi, örgüt amacını benimseyen, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olan ve bu suretle verilecek görevleri yerine getirmeye hazır olmak üzere kendi iradesini örgüt iradesine terk eden kişidir. Örgüt üyeliği, örgüte katılmayı, bağlanmayı, örgüte hakim olan hiyerarşik gücün emrine girmeyi ifade etmektedir. Örgüt üyesi örgütle organik bağ kurup faaliyetlerine katılmalıdır. Organik bağ, canlı, geçişken, etkin, faili emir ve talimat almaya açık tutan ve hiyerarşik konumunu tespit eden bağ olup, üyeliğin en önemli unsurudur. Örgüte yardımda veya örgüt adına suç işlemede de, örgüt yöneticileri veya diğer mensuplarının emir ya da talimatları vardır. Ancak örgüt üyeliğini belirlemede ayırt edici fark, örgüt üyesinin örgüt hiyerarşisi dahilinde verilen her türlü emir ve talimatı sorgulamaksızın tamamen teslimiyet duygusuyla yerine getirmeye hazır olması ve öylece ifa etmesidir.
Silahlı örgüte üyelik suçunun oluşabilmesi için örgütle organik bağ kurulması ve kural olarak süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk gerektiren eylem ve faaliyetlerin bulunması aranmaktadır. Ancak niteliği, işleniş biçimi, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı ve menfaatlerine katkısı itibariyle süreklilik, çeşitlilik ve yoğunluk özelliği olmasa da ancak örgüt üyeleri tarafından işlenebilen suçların faillerinin de örgüt üyesi olduğunun kabulü gerekir. Örgüte sadece sempati duymak ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemler örgüt üyeliği için yeterli değildir. (Evik, Cürüm işlemek için örgütlenme, syf. 383 vd.)
Örgüt üyesinin, örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, onun bir parçası olmayı istemesi, katılma iradesinin devamlılık arz etmesi gerekir. Örgüte üye olan kimse, bir örgüte girerken örgütün kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla kurulan bir örgüt olduğunu bilerek üye olmak kastı ve iradesiyle hareket etmelidir. Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçu için de saikin "suç işlemek amacı" olması aranır. (Toroslu özel kısım syf. 263-266, Alacakaptan Cürüm İşlemek İçin Örgüt syf. 28, Özgenç Genel Hükümler syf. 280)
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın olay gecesi Selim İlçe Jandarma Komutanlığı'nda İlçe Jandarma Komutanı olarak Yüzbaşı rütbesinde görev yaptığı, saat 23:00 sıralarında Nöbetçi Astsubay ...’nün sanığı arayarak "bölüğe gelmesi gerektiğini, İl Jandarmadan aradıklarını" söylediği, sanığın daha sonra Kars İl Jandarma Komutanlığı Asayiş Şube Müdürü Binbaşı ... ile görüştüğü, akabinde İlçe Jandarma Komutanlığı''na "sıkıyönetim" ibareli mesajların geldiği, sonrasında kendisine bağlı karakolları aramaya başladığı, sırasıyla bağlı karakollarından biri olan Akçakale karakol komutanı astsubay ...'nu, daha sonra Bozkuş Karakol'unu arayarak yeni atanan karakol komutanı Başçavuş ... ile görüştüğü, sanığın ...'a "Vahit Başçavuşun telefonu yok bu sebeple seni aradım, Türk Silahlı Kuvvetleri yönetime el koydu, idareyi biz alıyoruz, tüm personel silahlı teçhisatlı hazır olsun, aileleriniz varsa güvenliğini sağlayın" dediği, ...'un ise cevaben "ben kesinlikle tavrımı belirteyim, hükümetin kanunun tarafındayım, bu işlerde yokum" dediği, bunun üzerine sanığın ...'a "televizyon seyretmiyor musunuz, Vahit başçavuşumu telefona ver" dediği, akabinde ...'un telefonu mevcut karakol komutanı Başçavuş ...'e verdiği, sanığın ...'e "ben yeni ilçe jandarma komutanı yüzbaşı ..., birliğinizin emniyetini alın, herkes üzerini giyinsin, hazır kıta bekleyin, birliğin emniyetini alın, başka birşey yapmayın, ... başçavuşum emirlerinizi dinlemezse tutuklayın" dediği, akabinde sanığın ilçe kaymakamı ile yapmış olduğu telefon görüşmesinde ilçe kaymakamına "sadece beklemede olduğunu" beyan ettiği, söz konusu bu durumların tutanak altına alındığı,
Şeklinde gelişen olayda;
Öncelikle, sanığın komutası altındaki askerlerin kimlikleri tespit edilerek, dosyada bulunan ve olay gününe ait İlçe Kaymakamı ile ... ve ... tarafından tutulan tutanaklar da gözetilerek, sanığın olay günü gerçekleştirdiği eylemlerin neler olduğunun ayrıntılı olarak açıklattırılması, sanığın görev yaptığı İlçe Jandarma Komutanlığında kameraların bulunup bulunmadığı belirlenerek, bulunduğunun saptanması halinde sanığın olay günü ne şekilde hareket ettiğinin tespiti ile UYAP sisteminde bulunan örgütlü suçlar bilgi havuzu araştırılmak suretiyle sanık hakkında bilgi ve beyana rastlanması halinde varsa belgelerin duruşmaya getirtilip sanığa ve müdafiine okunması, varsa beyanda bulunan kişilerin duruşmada tanık olarak dinlenilmelerinin sağlanması, tüm bu deliller ışığında sanığın eylemlerinin darbe teşebbüsüne yönelik illi değer taşıyan ve icrai hareketleri kolaylaştırıcı olup olmadığının net bir şekilde ortaya konması, bu kapsamda sanığın eylemlerinin TCK'nın 309/1 ve 39. maddeleri kapsamında Anayasayı ihlal suçuna yardım suçunu ya da TCK'nın 314/2 kapsamında düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olmak suçunu oluşturup oluşturmadığının tartışmasız bırakılarak eksik araştırma sonucunda ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., sanıklar müdafiileri ile T.B.M.M. ve T.C.Cumhurbaşkanlığı vekillerinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, mevcut delil durumu, bozma nedeni ve tutuklulukta kaldıkları süreler nazara alınarak sanıklar ... ve ...'nın TAHLİYELERİNE, başka suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadıkları takdirde DERHAL SALIVERİLMELERİNİN sağlanması için ilgili yer Cumhuriyet Başsavcılıklarına müzekkere yazılmasına, belirtilen tahliyelerine karar verilen tüm sanıklar hakkında CMK'nın 109/3-a maddesi gereğince "yurtdışına çıkamamak" şeklinde ADLİ KONTROL TEDBİRİ UYGULANMASINA, bozma sebepleri ve tutuklu kaldıkları süre göz önünde bulundurularak diğer tutuklu sanıklar ve müdafilerinin tahliye istemlerinin reddine, 28.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren 20.02.2019 tarih ve 7165 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanunun 304. maddesi uyarınca dosyanın Kars 2. Ağır Ceza Mahkemesine, kararın bir örneğinin Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi