Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/9940 Esas 2015/1828 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
21. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/9940
Karar No: 2015/1828
Karar Tarihi: 09.06.2015

Yargıtay 21. Ceza Dairesi 2015/9940 Esas 2015/1828 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Sanıklar, resmi belgede sahtecilik suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmış ve hükmün açıklanması geri bırakılmıştır. Yapılan itiraz sonucu, açıklanması geri bırakılan hükme ilişkin itirazın reddine karar verilmiştir. Mahkemelerce incelenirken, suça ve sanığa ilişkin objektif (nesnel) uygulama koşullarının var olup olmadığının yanı sıra, suça konu belgenin iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda şüphe olması halinde, şüpheden sanık yararlanır ilkesine uyulması gerektiği belirtilmiştir. Kanun maddeleri: 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 204/1 ve 62/1, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. ve 309. maddeleri.
21. Ceza Dairesi         2015/9940 E.  ,  2015/1828 K.

    "İçtihat Metni"

    Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 27.10.2014 gün ve 2014/18349/63382 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07.11.2014 gün ve KYB.2014/364273 sayılı ihbarnamesi ile;
    Resmi belgede sahtecilik suçundan sanıklar ... ile ...’nun, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 204/1 ve 62/1 maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ... Ağır Ceza Mahkemesinin 25/06/2014 tarihli ve 2013/115 esas, 2014/236 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin ... Ağır Ceza Mahkemesinin 04/07/2014 tarihli ve 2014/850 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyanın incelenmesinde;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22/01/2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı uyarınca, itiraz merciinin yapacağı incelemeyi sadece 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesinin 6. fıkrasının (a) ve (c) bentlerinde yer alan suça ve sanığa ilişkin objektif (nesnel) uygulama koşullarının var olup olmadığı ile sınırlı olarak değil, hem maddi olay hem de hukuki yönden yapması gerektiği yönündeki açıklama nazara alınarak yapılan incelemede;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 14/01/2014 tarihli, 2013/8-409 esas, 2014/4 sayılı ilamında belirtildiği üzere “Mahkemece, mümkün olması halinde suçun konusunu oluşturan belge aslı getirtilerek resmi belgede bulunması gereken başlık, sayı, tarih, imza, mühür gibi zorunlu öğeler incelenmeli, nesnel olarak aldatma gücü olup olmadığı belirlenmeli, tereddüt halinde ise; mahkemeye yardımcı olma ve aydınlatma bakımından konusunda uzman bilirkişinin görüşüne başvurulmalıdır. Belgenin ele geçmediği durumlarda ise, suça konu belgenin somut olayda muhatapları öznel (subjektif) olarak aldatması, yani fiili iğfal tek başına yeterli görülmeyerek, mutlaka diğer yan deliller gözönüne alınmalı, bu bağlamda; evrakın varsa suretinin imza, mühür, şekil, sayı vb. yönlerden incelenmesi, mümkün olduğu takdirde evrakın ibraz edildiği muhatapların dinlenmesi gibi deliller değerlendirildikten sonra objektif olarak aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Bununla birlikte ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi olan, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" şeklinde, Latincede ise "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi uyarınca, suça konu belgenin iğfal kabiliyetinin bulunup bulunmadığı konusunda oluşacak şüphe sanık lehine yorumlanmalıdır” şeklindeki açıklamaları dikkate alındığında sanıkların beraatleri yerine yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, anılan kararın bozulması istenilmiş olmakla, Dairemize gönderilen dosya incelenerek gereği görüşüldü:
    Açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmünün, hükmün açıklanması, düşme kararı verilmesi veya yeni bir mahkumiyet hükmünün tesisinden sonra temyiz incelemesine konu olabilmesi, temyiz yasa yoluna başvurulmadan kesinleşmesi halinde ise koşulları bulunduğu takdirde kanun yararına bozma yasa yolu ile incelenebilme olanağının mevcut oluşu ve ancak bu aşamada hükmün içeriğindeki hukuka aykırılıkların denetlenebilecek olması karşısında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiği hallerde açıklanmayan hükmün içeriğine dahil bulunan hukuka aykırılıkların itiraz ya da kanun yararına bozma yasa yoluyla denetlenmesi olanağı bulunmadığı cihetle, sanıklar hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karara yönelik itirazın reddine dair mercii .... Ağır Ceza Mahkemesi"nin 04.07.2014 gün ve 2014/850 değişik iş sayılı kararında bir isabetsizlik bulunmayıp, ihbarnamede yer alan bozma düşüncesine iştirak edilmediğinden, kanun yararına bozma isteminin CMK"nun 309. maddesi uyarınca REDDİNE, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.06.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Hemen Ara