Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/9037 Esas 2016/9399 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
15. Ceza Dairesi
Esas No: 2014/9037
Karar No: 2016/9399
Karar Tarihi: 12.12.2016

Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/9037 Esas 2016/9399 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme, sanıkların nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkumiyeti ile aynı suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler hakkında temyiz başvurusunu inceledi. Hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz başvurusu yapılan sanığın vefat ettiği ve hakkındaki davaların düşürülüp düşürülmeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiği belirtildi. Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için, failin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp, onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerektiğine dair açıklamalar yer aldı. Mahkeme, sanıkların suç işleme kastıyla hareket edip etmedikleri, eylemin hukuki ihtilaf mahiyetinde olup olmadığı gibi hususların karar yerinde tartışılmasının gerektiğini belirtti. Hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi ve ceza tayininin yeterli gerekçeyle belirtilmemesi gibi sebeplerle hükümler BOZULDU. Kanun maddeleri olarak;
-TCK 158/1-h, 52, 53.
-TCK 158/1-h, 168/1, 62, 52/2, 53.
-CMK 231.
-5237 sayılı TCK’nın 64/1.
15. Ceza Dairesi         2014/9037 E.  ,  2016/9399 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
    HÜKÜM : a-TCK"nın 158/1-h, 52, 53. maddeleri gereğince mahkumiyet (sanıklar hakkında ayrı ayrı iki defa)
    b-TCK"nın 158/1-h, 168/1, 62, 52/2, 53. ve CMK’nın 231. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılması (sanıklar hakkında ayrı ayrı iki defa)

    Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanıkların mahkumiyeti ile aynı suçtan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümler sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
    1-Sanıklar hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    5271 sayılı CMK"nın 231.maddesine göre verilen ve davayı sonuçlandırıcı nitelikte olmayan "hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına" ilişkin karara karşı aynı Kanun"un 231/12. maddesine göre itiraz yolu açık olup temyiz olanağı bulunmadığından 5271 sayılı CMK" nın 264. maddesi uyarınca kabul edilebilir bir başvuruda kanun yolunda merciin belirlenmesinde yanılma, başvuran sanıkların haklarını ortadan kaldırmayacağından temyiz dilekçesinin itiraz dilekçesi olarak kabulü ile görevli ve yetkili ilk derece mahkemesince itiraz konusunda inceleme yapılması için, dosyanın incelenmeksizin iade edilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
    2-Sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Sanığın hüküm tarihinden sonra 25.11.2015 tarihinde vefat ettiğinin UYAP"tan temin edilen nüfus kaydından anlaşılması karşısında; hakkında açılan kamu davalarının 5237 sayılı TCK’nın 64/1. maddesi uyarınca düşürülmesine karar verilip verilmeyeceğinin mahkemesince değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
    3-Sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Ölen sanık ..."nin merkezi..."da bulunan ... adlı Turizm Seyahat Limited Şirketi’nin yetkilisi olduğu ve aynı zamanda şirketin ortağı olduğu ve 2008 yılında şirketin bir şubesini de ..."de açtığı, ölen sanık ..."ın oğlu olan sanık ..."nin de, ölen sanık ..."ın bilgisi dahilinde şirket genel müdürü sıfatını takınarak şirketin ...şubesini haricen idare etmeye başladığı, bu dönem içerisinde katılan ... Yalıtım Sistemleri Anonim Şirketi ve müşteki ...’ndan bedeli tahsil edilmesine rağmen tatil vaatlerinin yerine getirilmediği, sanık ..."nin şirket genel müdürü gibi taahhütnameler imzaladığı, bu şekilde sanığın, ölen sanıkla birlikte fikir ve irade birliği içerisinde hareket etmek suretiyle katılanlara yönelik nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğinin iddia edildiği olayda,
    Dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için; failin bir kimseyi, kandırabilecek nitelikte hileli davranışlarla hataya düşürüp,onun veya başkasının zararına, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. Hile nitelikli bir yalandır. Fail tarafından yapılan hileli davranış belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı,sergileniş açısından mağdurun inceleme olanağını ortadan kaldıracak nitelikte bir takım hareketler olmalıdır. Kullanılan hileli davranışlarla mağdur yanılgıya düşürülmeli ve bu yanıltma sonucu yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya bir başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hilenin kandırıcı nitelikte olup olmadığı olaysal olarak değerlendirilmeli,olayın özelliği, fiille olan ilişkisi,mağdurun durumu,kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmalıdır. Bu hukuksal olgular ışığında, somut olay değerlendirildiğinde, sanıklarla katılanlar arasındaki eylemin hukuki ihtilaf veya suç niteliğinde olup olmadığının belirlenmesinin gerektiği dikkate alınarak, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılması açısından, sanıklara ait şirketin muhasebe ve bilgisayar kayıtları ile ticari defterlerinin ve katılan ve müştekiyle yaptıkları sözleşmelerin ve bu sözleşmeler gereği alınan ödemelerin bulunduğu belgelerin asıllarının getirtilerek incelenmesi, sanıklarla katılan ve müşteki arasında suç tarihinden önce de sözleşmeler yapılıp yapılmadığı, aralarında önceye dayalı bir ticari ilişki bulunup bulunmadığının araştırılması, ilgili belgelerin incelenerek onaylı suretlerinin dosyaya konulması, katılan şirket ve müşteki baro yetkilisinin ayrıntılı olarak ifadelerinin alınarak, sanıkların şirketiyle aralarındaki ticari ilişkiye dair kayıtların neler olduğu, suç tarihinden önce sanıkların şirketiyle ticari ilişki içinde bulunup bulunmadıkları, sözleşmeyi imzalarken kiminle muhatap oldukları ve sanıklar tarafından zararlarının giderilip giderilmediğinin sorulması, sanıkların şirketteki görevlerinin ne olduğunun belirlenmesi açısından şirketin Ticaret Sicili kayıtlarının getirtilmesi, sanıkların kendi aralarında ne şekilde bir işbölümü olduğunun belirlenmesi açısından da, şirketin ana sözleşmesi ve eklerinin getirtilmesi, şirketin diğer idarecilerinin bilgi sahibi sıfatıyla dinlenerek, sanıkların ne şekilde şirkette çalıştıklarının sorulması, sanıkların suç kastının belirlenmesi için, suç tarihinde veya öncesinde, sanıkların aynı yöntemlerle başkalarından para alarak ortadan kaybolup kaybolmadıklarının araştırılması, ilgili belgelerin onaylı suretlerinin dosyaya konulması, sanıkların temyiz dışı sanık ...’ın, kendi bilgileri dışında katılan ve müşteki ile sözleşme yaptığını iddia ettikleri dikkate alınarak, adı geçen kişinin hangi tarihlerde ne şekilde görev yaptığına dair belgelerin getirtilmesi, bu kişi hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan bir soruşturma yürütülüp yürütülmediğinin araştırılması, böyle bir dosya varsa getirtilerek incelenmesi, onaylı suretinin dosyaya konulması, sözleşmelerdeki imzaların inkarı halinde kriminal inceleme yaptırılması, bütün delillerin toplanmasından sonra dosyanın bilirkişiye tevdiinin sağlanarak, sanıkların, sözleşme yaptıktan hemen sonra mı, belli bir süre sonra mı şirketi kapattıkları, şirketin paravan olup olmadığı, sanıkların başka kişilere yönelik aynı eylemlerde bulunup bulunmadıkları, şirket hakkında iflas veya başkaca bir tasfiye sürecinin başlayıp başlamadığı, varsa böyle bir sürecin ne zaman başladığı, sanıkların, sözleşmeleri yerine getirmeme sebeplerinin ne olduğu, başka kişilere yönelik aynı mahiyette eylemlerinin bulunup bulunmadığı, sanıkların şirketi imzaya veya idareye fiili veya resmi olarak yetkili olup olmadıkları, sanıkların katılan ve müştekinin zararlarını giderip gidermedikleri hususlarında denetime imkan verilecek şekilde rapor aldırılmasından sonra sanıkların suç işleme kastıyla hareket edip etmedikleri, eylemin hukuki ihtilaf mahiyetinde olup olmadığı, sanıkların ekonomik sıkıntılar nedeniyle mi yoksa suç işleme kastıyla mı hareket ettikleri için taahhütlerini yerine getirmedikleri hususlarının da karar yerinde tartışılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinin gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ve yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
    Kabule göre;
    Hapis cezası alt sınırdan tayin edildiği halde adli para cezası belirlenirken yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeyle tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle belirlenerek sanığa fazla ceza tayini,
    Kanuna aykırı olup, sanıklar müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükümlerin BOZULMASINA, 12/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Hemen Ara