Esas No: 2014/8991
Karar No: 2016/9398
Karar Tarihi: 12.12.2016
Nitelikli dolandırıcılık - Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2014/8991 Esas 2016/9398 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanıkların bir aracın gayri resmi olarak satışı ve parasının alınmasına rağmen aracın devrinin katılana yapılmaması üzerine yargılandığı dava sonunda, sanıklardan biri nitelikli dolandırıcılık suçundan mahkum edilirken diğerleri beraat etmiştir. Sanığın güveni kötüye kullanma suçundan ise zamanaşımı süresi içinde dava açılamayacağı belirtilmiştir. Ancak, mahkeme sanığın suç işlediğini tespit etmekle birlikte nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığına hükmetmiş ve sanığın beraatine karar vermesi gerektiği belirtilmiştir. Kararda TCK'nın 158/1-h, 52/2, 53, 58. maddeleri yer almaktadır. Ayrıca mükerrir olan sanık için 5237 sayılı TCK’nın 58/7. maddesi gereğince \"mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına\" karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık
HÜKÜM : a-Sanık ... hakkında; TCK"nın 158/1-h, 52/2, 53, 58.maddeler gereğince mahkumiyet
b-Sanıklar ... ve ... hakkında; beraat (ayrı ayrı)
Nitelikli dolandırıcılık suçundan sanık ..."ın mahkumiyetine, sanıklar ... ve ..."nın beraatlerine ilişkin hükümler katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü;
Sanık ... hakkında, İzzete yönelik hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan zamanaşımı süresi içinde dava açılması mümkün görülmüştür.
Sanıklar ..."nın adına kayıtlı olan aracını satmak üzere oto galericilik işi yapan sanık ..."a bıraktığı, sanık ..."nin de, aracı 12/04/2009 tarihinde gayri resmi olarak katılana sattığı, katılanın da, aracı almak üzere sanıkla pazarlık yaptıktan sonra kendisinin borçlu olduğu senedi sanık ..."ye verdiği, katılanın, senet bedelini ödedikten sonra sanık ..."den senedini geri aldığı, sanık ..."in bu satıştın haberinin olmadığı, sanık ..."nin sanık ..."e, aracını vadeli sattığını, parasını henüz alamadığını söyledikten bir süre sonra ortadan kaybolduğu, sanık ..."in de, aracını bulmak amacıyla, eşi olan diğer sanık ... ile bir senet yaptıkları, sanık ..."ın da, eşinin borçlu olduğu senet bedelinin ödenmediği gerekçesiyle sanık ... aleyhine icra takibi başlattığı, yapılan icra sonucunda sanık ... adına olan ve parası sanık ..."ye ödenen araç üzerine haciz konuduğu, böylece sanıkların eylem ve fikir birliği içinde hareket etmek suretiyle nitelikli dolandırıcılık suçlarını işlediklerinin iddia edildiği olayda,
1-Sanıklar ... ve ... hakkında verilen beraat hükümlerine yönelik temyiz incelemesinde;
Sanıkların, katılana yönelik herhangi bir hileli hareketlerinin bulunmadığı, kendi aralarında düzenledikleri muvazaalı senedi, kaybolan araçlarını bulmak üzere tanzim ettikleri ve bu nedenle senetle ilgili olarak borçlu olan sanık ... aleyhine icra takibinin başlatıldığı, söz konusu araca haciz konulması, senedin muvazaalı düzenlenmesi ile aracın katılandan alınarak sanıklara tesliminin gerekip gerekmemesi hususlarında taraflar arasında hukuki bir ihtilaf bulunduğu anlaşılmakla, mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.4.2004 gün ve 47/101 sayılı kararında açıklandığı üzere hükmedilen vekalet ücretinin katılan lehine tayini yerine vekilleri lehine hükmolunması,
Kanuna aykırı olup, hükümlerin bu nedenlerle 5320 sayılı Kanun"un 8.maddesi gereğince halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, fakat, bu aykırılığın yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun"un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan; hüküm fıkralarında yer alan 2.200 TL vekalet ücretinin sanıktan alınarak katılan vekiline verilmesine ilişkin bölümdeki “katılan vekillerine” ibaresi kaldırılarak “katılana” denilmek suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA
2-Sanık ... hakkında verilen mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;
Sanığın, bir ticari işletmenin faaliyeti kapsamında hareket ettiği ve fiilen bir işyerini de işlettiğinin dosya kapsamına göre sabit olduğu, buna göre, mahkemenin kabulü çerçevesinde, sanık hakkında TCK"nın 158/1-h maddesinin uygulanmasının usul ve yasaya uygun olduğu, ayrıca .... Ağır Ceza Mahkemesince yargılanan sanığın savunmasının, mahiyetinde Ağır Ceza Mahkemesi bulunmayan ... Asliye Ceza mahkemesince alınmasında usul ve yasaya bir aykırılık bulunmadığından ve bu şekildeki savunma alınmasının savunma hakkının ihlali kapsamında değerlendirilemeyeceği dikkate alınarak tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Sanığın, kendisine teslim edilen araçla ilgili olarak katılana gayri resmi satış yapıp katılandan araç bedelini aldıktan sonra aracın devrini katılana yapmayarak veya yapılmasını sağlamayarak ortadan kaybolduğu, sanığın, beraat kararı verilen diğer sanıklar ... ve ..."nın hazırladıkları muvazaalı senetle veya bu senedin icraya konulması ile de bir ilgisinin bulunmadığı, bu sanıklarla eylem ve fikir birliği içinde hareket edildiğine dair bir iddia bulunmadığı gibi bu hususta yeterli delil de bulunmadığı, buna göre, sanığın, katılana yönelik suç teşkil eden ve katılanı kandırmaya yönelik hileli bir hareketinin tespit edilemediği, sanığın, baştan itibaren katılana yönelik suç kastıyla hareket ettiğinin de belirlenemediği, satışı gayri resmi olarak yapılan ve parası da alınan aracın devrinin yapılmaması eyleminin tek başına suç teşkil etmediği, eylemin taraflar arasında hukuki ihtilaf mahiyetinde olduğu, buna göre somut olayda nitelikli dolandırıcılık suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı dikkate alınarak, sanığın 5271 sayılı CMK"nın 223/2-a maddesi gereğince beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü verilmesi,
Kabule göre;
Mükerrirlere özgü infaz rejimi ve denetimli serbestlik tedbirinin ne şekilde uygulanacağı, süresi ve bu konuda karar verecek mercii 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun"un 108. maddesinde düzenlenmiş olup aynı maddenin 5. fıkrası ile de tekerrür dolayısıyla belirlenen denetim süresinde koşullu salıverilmeye ilişkin hükümlerin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Denetimli serbestlik tedbirinin süresinin 5275 sayılı Kanun hükümleri uyarınca infaz aşamasında tayin ve tespit edilmesi gerektiği dikkate alınarak, mükerrir olan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK’nın 58/7. maddesi gereğince "mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına" karar verilmesi ile yetinilmesi gerektiği gözetilmeden, infazı kısıtlar biçimde bir yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca, hükmün BOZULMASINA, 12/12/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.